19. Ceza Dairesi 2019/34212 E. , 2020/395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık ... hakkında önceden kurulan KYOK ilişkin kararın yöntemince ilgilisi TAPDK kurumuna tebliğ edilmediği ve hakkındaki KYOK dair kararın kesinleşmediği değerlendirilerek yapılan incelemede;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun"da düzenlenmiş olan ve kısaca "tütün, tütün mamulleri ve alkol ürünlerinde bandrol, etiket, hologram, pul, damga ve benzeri işaret bulundurma zorunluluğuna aykırılık" olarak tanımlanan suçla korunan hukuki yarar, öncelikle tütün, tütün mamulleri ve alkol ürünlerinin ithali, satışı, üretimi, ticareti ve tüketiminin belirli kurallara bağlanılarak bireylerin yaşam haklarının güvenceye alınmasıdır. Bununla birlikte, bu ürünler üzerinde bulundurulması gerekli bandrol ve benzeri işaretlerle Devletin vergi, harç vb. Şekilde ortaya çıkan mali yararlarının da korunması amaçlanmaktadır. Bu itibarla tütün, tütün mamulleri ve alkol ürünlerinde bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulundurma zorunluluğuna aykırılık suçlarının mağdurunun da Devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan ve yaşam hakkını koruma yükümlülüğü altındaki bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle;
UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında 30/10/2011 tarihinde işlediği aynı suç nedeniyle açılan kamu davası üzerine Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 2011/754 Esas ve 2012/384 Karar sayılı kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün bulunduğunun anlaşılması karşısında;
Anılan dosya getirtilip incelenerek, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,
Kabule göre de;
1)5237 sayılı TCK"nin 3/1. maddesindeki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” düzenlemesi ile aynı Kanun"un 61. maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı unsurlarının dikkate alınması gerekmekte olup, dosya kapsamına göre sanığın benzer olaylarla karşılaştırıldığında fiili, eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozacak şekilde alt sınırdan uzaklaşarak teşdit uygulanmasını gerektirmediği halde, hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde sanık hakkında fazla ceza tayini,
2)Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, tebliğnameye aykırı olarak 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 27/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.