17. Hukuk Dairesi 2019/3477 E. , 2020/8766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi Tic.Ltd.Şti.
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 09.12.2020 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... Oto. Tem. Hiz. Turz. İnş. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av. ... geldi. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından ... 13. İcra Müdürlüğünün 2015/25491 sayılı dosyası üzerinden 04/09/2015 tarihinde borçlu ... Otomotiv Pet. Ür. İnş. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti"ne karşı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde davalı şirket tarafından borcun halen ödenmediğini, takibin kesinleştiğini, müvekkili tarafından yapılan araştırma neticesinde davalı-borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla kötü niyetle, üzerine kayıtlı araçların büyük bir kısmını devretmiş olduğunun anlaşıldığını, bu kapsamda borçlu şirketin müvekkiline olan borcunun doğum tarihinden sonra üzerine kayıtlı 8 adet aracın 31/07/2015 tarihinde, 6 aracın 06/08/2015 tarihinde diğer davalı şirkete devredildiğini belirterek, davalılar arasında yapılan satış-tasarruf işlemlerinin İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince müvekkili yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Otomotiv Tem. Hiz. Turz. İnş. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili; müvekkili şirketin ... Galericiler Sitesinde araç alım ve satım işleri ile iştigal ettiğini, müvekkili şirketin taşımacılık ve lojistik alanda faaliyet gösteren diğer davalı-borçlu şirket ile zaman zaman ticari ilişkileri olduğunu, davalı-borçlu şirketten araç satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Otomotiv Pet. Ür. İnş. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının davalı-borçludan olan alacağının gerçek olmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Bu tür davalar hukuki niteliği itibariyle, dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal, devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar. İptal davasının amacı, İİK 277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİK.nun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3.şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebilir. Diğer söyleyişle bu dava alacaklıya borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufla ilgili mal üzerinde alacağın tahsilini sağlama yetkisini verir. Bu yetki de alacak miktarı ile sınırlıdır.
Bu özelliklerin doğal sonucu olarak davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı diğer söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması, bir diğeri de alacağın aciz vesikasına bağlanmış olmasıdır. Bu özelliği nedeniyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişi aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını iddia ve ispat edebilir. Çünkü dava şartlarından birisi de tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir. Eğer tasarrufta bulunanın alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmelidir. Bu nedenledir ki 3. kişi davalının borcun gerçek olmadığı iddiası ve muvazaanın varlığı yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerekir. Eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olamayacağından iptal davasının dinlenmesi mümkün olmaz.
Diğer bir yönüyle de konu ele alındığında da, İİK. 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında takip borçlusundan hak iktisap eden 3. kişilerin davacının takip borçlusundan alacaklı olmadığına ilişkin savunmasının araştırılmasında zorunluluk vardır. Aksi takdirde takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması nedeniyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo senetlerine dayalı takibe karşı menfi tespit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen 3. kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki bunun kabulüne olanak yoktur. Hatta tasarrufta bulunurken borçlu olmayan kötü niyetli kişilerin malvarlığındaki bir unsuru iyi niyetli 3. kişilere devrettikten sonra hileli işbirliği halinde olduğu kimselere eski tarihli borç senedi vererek elinden çıkardığı malları iptal davası yoluyla dolaylı olarak geri alması dahi imkan dahiline sokulabilir. Elbette ki bunlar yasaca amaçlanan durumlar değildir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir.
Somut olayda 3. kişi konumundaki davalı ... Otomotiv Tem. Hiz. Turz. İnş. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından davacı şirketin davalı-borçlu şirketten takip konusu alacağının muvazaalı olduğu, bu davanın açılabilmesi için davalı-borçlu şirket ile davacı şirketin birlikte hareket ederek davanın dayanağı olan senedi muvazaalı olarak tanzim ettikleri, gerçek bir alacağın bulunmadığı ileri sürülmüştür. Mahkemece; icra takibine konu senedin düzenleme tarihinin 25/07/2015 ve vade tarihinin 31/07/2015 tarihi olmasına rağmen davacı şirketin defterlerine 01/09/2015 tarihinde kaydedildiği, davacı ile davalı borçlu şirketin yapmış olduğu ticaretin akaryakıt alımı üzerine olduğu, davalı borçlu şirketin gerçek faaliyet alanının karayolu ile şehirler arası yük taşımacılığı olduğu, davacı şirket ile borçlu şirket arasında 2012 – 2015 yılları arasında süre gelen ticari ilişkide akaryakıt dışında bir faturaya rastlanılmadığı, ilişkinin sona erdirildiği 25/07/2015 tarihinde tek sefere mahsus filmli kontraplak satışının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, takibe konu alacağın senedin tanzim tarihi itibariyle davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, davacının davalı-borçludan olan alacağının gerçek olmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olup varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Davacının yaptığı icra takibine konu olan alacağın dayanağı 25/07/2015 düzenleme 31/07/2015 vade tarihli ve 1.091.145,97 TL bedelli bonodur. Mahkemece; davacının işbu bonodan kaynaklı alacağının gerçek olup olmadığı konusunda alınan 13/03/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; Davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılında başladığı, akaryakıt alımıyla ilgili ticaretlerinin bulunduğu, davacının davalı borçlu şirketten senedin düzenlendiği 25/07/2015 tarihi itibariyle alacağının 6.813,11 TL olduğu, bunun dışında 25/07/2015 tarihinde filmli kontraplak satışına ilişkin 291.727,00 TL’lik fatura düzenlendiği, ancak dosya kapsamına göre davacının filmli kontraplak ürünlerini dava dışı ...ve Orman Ürünleri Şti’ne sattığı ve bunun tek istisnasının davalı ... Şti. olduğu, davalı borçlu ... şirketinin ana faaliyet konusunun karayolu ile şehirlerarası yük taşımacılığı olup filmli kontraplak satışının faaliyet alanına uygun olmadığı, bu nedenle dava konusu senede dayanak oluşturmak için bu faturanın düzenlendiği belirtilmiş ve bu bilirkişi raporu mahkemece hükme esas alınmışsa da; öncelikle davacı ile davalı ... Oto. Şti. arasında filmli kontraplak ürünlerinin satışına ilişkin olarak aralarında fatura düzenlenmiş ve söz konusu alışverişin davacı şirketin ticari defterlerine kaydedildiği tespit edilmiş olup, davalı borçlu şirketin ticari defterleri de incelenmeden bu alışverişin faaliyet alanına uygun olmadığı gerekçesiyle hayatın olağan akışına aykırı görülmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bunun dışında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defterlerinde davacının davalı borçlu şirketten senedin tanzim edildiği 25/07/2015 tarihi itibariyle alacağının 6.813,11 TL olduğunun tespit edildiği belirtilmesine rağmen mahkemece davacının davalı şirketten hiç bir alacağı olmadığı gerekçesiyle davanın reddi de doğru görülmemiştir. Ayrıca; davacı tarafından dosyaya sunulan uzman bilirkişi raporunda; 25/07/2015 tarihi itibariyle davalı ... Oto. Şti’nden alınan çekler henüz ödenmemiş olduğu için toplamda 1.091,145 TL borç riskinin mevcut olduğu, bu borcun bedeli nakit olarak ödenmemiş çeklerden kaynaklı olduğu, 16/03/2015-13/07/2015 tarihleri arasında alınan ve borçlunun alacağına kayıt edilerek cari hesaptan düşülen toplam 792.605 TL’lik çeklerin karşılıksız çıkmasından dolayı vadeleri geldikçe 06/08/2015 – 31/12/2015 arasında müşteriye borç dekontu düzenlenerek tekrar borcuna kayıt yapılmasından dolayı davacının alacaklı olduğu belirtilmiş olduğundan sözü edilen bu çeklerin gerçekten karşılıksız çıkıp çıkmadığı dosya kapsamında anlaşılamamaktadır. Bu nedenle; davacı ile borçlu davalı ... Oto şirketinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yeniden bilirkişi vasıtası ile inceleme ve araştırma yapılarak davalı borçlunun davacının alacağını sözü edilen çeklerle ödeyip ödemediği, bu çeklerin karşılıksız çıkıp çıkmadığı araştırılarak borç-alacak ilişkisi olup olmadığının buna göre belirlenmesi, çeklerle bu kısmın ödendiği sonucuna varılması halinde, bilirkişi raporuna göre akaryakıt alım-satımından kaynaklı en azından 6.813,11 TL’lik bir alacağın bulunduğu ve yine filmli kontrplak alım-satımından kaynaklı alışverişin davalı borçlu ... Oto Şirketinin ticari defterlerine kaydedilip kaydedilmediği de araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA; HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine; 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.