6. Ceza Dairesi 2019/1013 E. , 2019/3546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddine
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanıklar ... ve ... savunmanları tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle;
Sanık ... savunmanının duruşma gününden usulen haberdar edildiği halde geçerli mazereti bulunmadan duruşmaya gelmediği anlaşılmakla, adı geçen sanık yönünden duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda:
Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 31.07.2018 gün, 2017/205 Esas ve 2018/183 karar sayılı ilamı ile sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne karşı, sanık ... ve sanıklar savunmanlarının CMK"nin 272 ve müteakip maddeleri uyarınca istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince duruşmasız olarak yapılan inceleme sonucu verilen 20.11.2018 gün, 2018/3226 Esas, 2018/2296 Karar sayılı "Esastan red" kararı, sanıklar ... ve ... savunmanları tarafından temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda; sanıklar savunmanlarınca temyiz dilekçelerinde ve sanık ... savunmanınca duruşmada hukuka aykırı olduğu ileri sürülen hususlar ile re"sen incelenmesi gereken konular CMK"nin 288 ve 289. maddeleri kapsamında incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yağma suçu, bir kişinin malını cebir, şiddet veya tehdit kullanarak almak suretiyle oluşur. Eylemin basit hali 5237 sayılı TCK 148, nitelikli halleri 149/1, yağmanın daha az cezayı gerektiren nitelikli hali ise 150/1. maddelerinde düzenlenmiştir.
TCK’nin 168. maddesinde yer alan “Etkin pişmanlık” sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi halinde öngörülmüştür. Yağma suçunda da suçun faili, azmettireni veya yardım edeni bizzat pişmanlık göstererek mağdurun zararını aynen geri vermesi veya tazmini suretiyle giderilmesi halinde verilecek cezadan belli oranda indirim yapılmasına ilişkin etkin pişmanlık; suçun işlenmesinden sonra pişmanlık duyan sanığın, bu sonucu bir ölçüde değiştirme, önceki hale dönme iradesini dış dünyaya yansıtan, bunun mağdur tarafından da hissedilmesini sağlayan davranışlarının tamamıdır.
İddianamenin kabulü ile kamu davası açılıp kovuşturma evresi başlamış olur. Bu aşamada Mahkeme duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır.
Duruşmada ise, sanık ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılan tanık ve bilirkişilerin gelip gelmediği mahkemece ve/veya hakim tarafından saptanır.
Tanık ve/veya tanıklar duruşmadan çıkarılarak sanık duruşmaya bağsız olarak alınır. Mahkeme başkanı veya hakim duruşmanın başladığını iddianamenin kabul kararını okuyarak açıklar.
Duruşma sanığın sorgusu ile başlar.
Sanığa CMK’nin 147. maddesindeki hakları ile yüklenen suç ile ilgili açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu bildirilir.
Sanığın açıklamada bulunmama hakkı olduğu bildirildiğinde, sanık susma hakkını kullanacağını söylerse, mahkeme sanığı savunma yapmaya zorlayamaz bu durumda ortada usulüne uygun bir sorgu mevcut olduğu ancak sanığın açıklamada bulunmama hakkını kullandığı şeklinde ele alınır.
Sanığa açıklamada bulunmama hakkı ile diğer hakları anlatılmasına karşın sanık savunma yapmaya yeterince hazır olmadığını, bu yönde süre verilmesini bu nedenle susma hakkını kullandığını bildirir, ilk derece mahkemesi bunu haklı görüp sanık ve müdafiine savunmalarını yapmak üzere süre verilmesini karara bağlar ise; sanık bu suretle üzerine atılı suç ile bağdaşık savunmasını yapıncaya kadar da suçsuzluk karinesinden yararlanır.
Hal böyle olunca;
Sanığın üzerine atılı suç ile ilgili usulünce sorgusu yapılmadan suçsuzluk karinesinin sürdüğü dönemdeki bir beyanının, sanık aleyhine değerlendirilmemesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut dosyaya gelince;
Sanık ...’ın 09.11.2017 günlü dilekçesinde “Karşı tarafla herşekilde uzlaşmaya hazırım” diyerek nedamet iradesini yansıtıp 25.01.2018 günlü duruşmada ise savunma yapmak için tarafına süre verilmesini talep etmesi üzerine aynı tarihli ara kararı ile sanık ... ve müdafiine savunmalarını bildirmek üzere bir sonraki duruşma gününe kadar süre verildiği, adı geçen sanığın usulüne uygun bir sorgusunun yapılmadığı bu nedenle suçsuzluk karinesinin devam ettiği 25.01.2018 günlü oturumda sanıktan lüzumuna binaen sorulup; sanığın “Abim ..."ın zararı gidermesine ilişkin bir bilgim yoktu, ben bilseydim ödetmezdim. Çünkü ben böyle bir suç işlemedim,” şeklinde tutanağa yansıyan beyanının, sanık ...’ın 09.11.2017 günlü ve 20.11.2018 günlü istinaf talebine ek beyan dilekçesinde zararın giderilmesine yönelik iradesi ile mağdurun zararının hazırlık aşamasında tamamen giderilmiş olduğu gerçeği birlikte değerlendirildiğinde, 25.01.2018 günlü duruşmadaki sanık beyanının failler aleyhine yorumlanamayacağı dikkate alınmadan, yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK"nin 168. maddesinin uygulanmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri itirazları ve sanık ... savunmanının duruşmada yaptığı savunmaları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sanık ... yönünden duruşmalı incelemesi yapılan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7.Ceza Dairesinin 20.11.2018 gün, 2018/3226 Esas ve 2018/2296 Karar sayılı "Esastan red" hükmünün, 5271 sayılı CMK’nin 302/2. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozmanın diğer sanık ...’e CMK"nin 306. maddesi gereğince sirayetine, dosyanın Silivri Ağır Ceza Mahkemesine; kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmesine ilişkin oy birliğiyle alınan karar, 19.06.2019 gününde Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... ün katıldığı oturumda, sanık savunmanının yokluğunda açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.