3. Hukuk Dairesi 2020/7093 E. , 2020/4740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde temlik alan davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava dışı kredi borçlusu ... ile imzalanan tüketici kredisi sözleşmesini davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığından kredi borcunun tamamından ve fer"ilerinden müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunu, öncelikle asıl borçluya karşı takip başlatıldığını ancak asıl borçlunun vefatı sebebiyle takibin sonuçsuz kaldığını, daha sonra davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, tüketici kredisi sözleşmelerinde uygulanan adi kefalet hükümleri gereğince asıl borçlu hakkında başlatılan icra takibinin sonuçsiz kalması ve borçlu hakkında kesin aciz vesikası alınması halinde kendisine karşı takip yapabileceğini, davacı tarafından söz konusu prosedüre uyulmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma öncesi; davacı ile dava dışı borçlu arasında imzalanan tüketici kredisi sözleşmesine konu borcun ödenmemesi nedeniyle asıl borçlu hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının hem kefil hemde aynı zamanda murisin mirasçısı olduğu, mirasçıların mirası reddetmeleri sebebiyle icra takibinin sonuçsuz kaldığı, kefilin icra takibinin sonuçsuz kalması sebebiyle sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalının temyizi üzerine Dairemizin 13.12.2018 tarih, 2016/11698 E.-2018/12114 K. sayılı ilamı ile, dava konusu kredinin ödenmemesi nedeniyle önce dava dışı asıl borçlu hakkında takip başlatıldığı, takibin haciz aşamasında borçlunun vefat ettiği, ancak başlatılan icra takibinin halen derdest olup aciz vesikası ile sonuçlanmadığından davacı bankanın davalı kefilden borcun ifasını istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına
karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde mahkemece; dava dışı asıl borçlunun mirasçısı olan davalı kefilin mirası reddetmiş olması nedeniyle asıl borçlunun boncundan sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemenin 15.12.2015 tarih, 2014/66 E.-2015/2355 K. sayılı kararının davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.12.2018 tarih, 2016/11698 E.-2018/12114 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası mahkemece bozma ilamına uyulup uyulmama konusunda bir karar verilmeksizin hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/1. maddesi gereğince uygulanması gereken temyiz kanun yoluna ilişkin 1086 sayılı HUMK’nun 439. maddesi uyarınca bozma ilamına uyulup uyulmayacağına ilişkin bir karar verilerek, uyulması halinde bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, usule ilişkin bu düzenlemeler dikkate alınmaksızın hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.