4. Hukuk Dairesi 2019/2325 E. , 2019/4710 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/03/2009 gününde verilen dilekçe ile dava konusu aracın davalı adına olan trafik kaydının iptal edilerek davacı adına tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 05/03/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, araç mülkiyetinin tesbiti ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkili adına kayıtlı ...plakalı 1993 model opel vectra marka otomobilin oto kiralama sözleşmesi ile dava dışı ... isimli şahsa kiraladığını, bu şahıs tarafından da davacı adına sahte vekaletname tanzim edilerek, davacının hiç tanımadığı, davacı adına vekaleten hareket ettiğini belirten ... isimli bir şahıs tarafından, Ankara 58. Noterliğinin 28/06/2007 tarihli araç satış sözleşmesi ile 7.250,00 TL bedelle davalıya satıldığını, aracın, devam eden ceza soruşturması sırasında yediemin sıfatı ile davacıya teslim edildiğini belirterek aracın davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davalının dava konusu aracı vekaletnameye güvenerek iyi niyetle satın aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 16/11/2017 gün, 2017/3623 esas ve 2017/7357
karar sayılı ilamı ile; davacının aracını dava dışı bir kişiye kira sözleşmesi ile kiralayarak teslim ettiği, dolayısıyla aracın malikinin elinden rızası ile çıktığı ve emin sıfatıyla zilyetten araç iktisap eden davalının, kendisini vekaletname ile davacı adına hareket eden kişi gibi tanıtan şahıs ile birlikte ve davacıyı zarara uğratma kastı ile hareket ettiğini gösterir delil ve kanaat verici emare bulunmadığı, davacının ancak bedelini ödemek suretiyle davalıdan aracını geri alabileceği, mahkemece, birlikte infaz gözetilerek bedelin ödenmesi halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kabul edilerek bozulmuş, bozma kararından sonra davacı vekilinin kararın düzeltilmesi isteminde bulunması üzerine de Dairemizin 18/10/2018 gün, 2018/1859 esas ve 2018/6342 karar sayılı ilamı ile; TMK"nın 988. maddesi uyarınca davacıya ait araç rızasına binaen elden çıkmış olup davalının kötüniyeti de ispat edilememiş olmakla davanın tümden reddine karar verilmek üzere davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 16/11/2017 gün, 2017/3623 esas ve 2017/7357 karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve mahkemece başkaca değerlendirme ve araştırma yapılmaksızın bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmakla, davalı lehine usuli kazanılmış hak doğup doğmayacağı hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09/05/1960 gün 1960/21 esas 1960/9 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda (HMK) da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10/02/1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmakta ve bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar kısaca şu başlıklarda özetlenebilir:
a-Mahkemenin görevi ile ilgili usulî kazanılmış haktan sözedilemez.
b-Yargıtay"ın bozma kararından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı"nın çıkarılmış olması da usuli kazanılmış hakkın istisnasıdır.
c-Karar henüz kesinleşmeden geçmişe etkili olarak çıkarılan bir kanun hükmü de usulî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur.
d-Bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptâl edilirse iptâl edilen kanun hükmü usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usulî kazanılmış hakta değil Anayasa Mahkemesinin iptâl kararında olacaktır.
e-Usulî kazanılmış hakkın bir diğer istisnası ise kesin hükümdür. Bozmadan sonra usulî kazanılmış hak ile kesin hüküm çelişiyorsa öncelik usulî kazanılmış hak da değil, kamu düzeninden sayılan ve dava şartı olarak re"sen nazara alınması gereken kesin hükümdedir.
f-Kamu düzenine aykırılıkta usulî kazanılmış hakkın istisnalarından bir diğeridir.
g-Nihayet, son olarak; Yargıtayın kararı her türlü yorumun, hukuki değerlendirme veya delil takdiri dışında, açıkça ve tartışmasız şekilde başka bir şekilde yorumlanamayacak açıklıkta maddi hataya dayalı ise ve onunla sıkı sıkıya bağlı olduğu halde de usulî kazanılmış hak ilkesi uygulanmayacaktır. Yargıtay tarafından dosya kapsamına uygun olmayacak şekilde açık ve tartışmasız bir maddi hata yapılması halinde bu hata usulî kazanılmış hak oluşturmayacaktır. Dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, bir belgede yer alan hükmün yok sayılması, olmayan bir hususun tam aksine var sayılması, taşınmaz satış tarihinin veya noterden gönderilen belgenin tarihinin belgelerdekinin aksine yanlış belirlenmesi gibi hallerde maddi hatanın varlığı kabul edilerek, bu yöndeki bozmalar usulî kazanılmış hak doğurmayacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; mahkemece, davacı tarafından araç mülkiyetinin tesbiti ve tescili istemine yönelik olarak açılan davanın kabulüne karar verildiği, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz tarafından davalının, davacıyı zarara uğratma kastı ile hareket ettiğini gösterir delil ve kanaat verici emare bulunmadığı, davacının ancak bedelini ödemek suretiyle davalıdan aracını geri alabileceği gerekçesiyle hükmün bozulduğu, bozma kararı üzerine bu defa davacı tarafından kararın düzeltilmesi isteminde bulunulduğu, davalının kararın düzeltilmesini istemediği halde Dairemizce karar düzeltmeye başvuran davacının aleyhine olarak karar düzeltme istemi kabul edilerek; davanın tümden reddedilmek üzere bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Şu halde, davacı tarafın karar düzeltme istemi kabul edilerek, bozma kararı kaldırılarak davanın reddi gerektiği belirtilmiş ise de bozmanın genel anlatımları ve maddi olaylar değerlendirildiğinde; Dairemizin kararın düzeltilmesi isteminin kabulüyle talepte bulunan davacı aleyhine tümden reddedilmek üzere bozmaya dair kararı, yalnızca davacının karar düzeltme yoluna başvurduğu halde davacı yararına oluşan usulü kazanılmış hak kuralı gözetilmeksizin maddi hataya dayalı olarak yapılmıştır. Bahsi geçen maddi hata, dosya kapsamına uygun olmayacak şekilde açık ve tartışmasız bir şekilde, olmayan bir hususun tam aksine var sayılması şeklinde bir hata olup, davalı lehine bozmaya uyularak verilen kararda usulî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturmaktadır. Mahkemece karar düzeltme sonrası yapılan yargılama sırasında bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiş, uyulan bozma ilâmı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ise de az yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda; karar düzeltme isteminin kabulüyle verilen bozma kararı maddi hataya dayalı bulunduğundan ve taraflar açısından usulî kazanılmış hak oluşturmayacağından, maddi hataya dayalı bu yanlışlığın düzeltilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece bozmaya uyularak tesis edilen 05/03/2019 tarihli kararın davacı yararına bozulmasına, Dairemizin 18/10/2018 gün, 2018/1859 esas ve 2018/6342 karar sayılı karar düzeltme kabul kararının kaldırılmasına, davacının karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.