7. Hukuk Dairesi 2016/3497 E. , 2016/11599 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili; davalıya ait işyerinde ambalaj işçisi olarak 02.07.2007 tarihinden beri çalışan davacının iş akdine sık rapor aldığı gerekçesi ile geçersiz olarak 15.01.2015 tarihinde son verildiğini öne sürerek feshin geçersiz olduğunun tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin "sık rapor aldığı ve bu sık rapor alma halinin, fabrikada üretimin aksamasına, çalışanın raporlu olduğu zamanlarda yerine diğer çalışanların fazla mesai yapmasına ve fabrikada verim kaybına neden olması"" gerekçesi ile öncesinde savunması da alınarak 15.01.2015 tarihinde feshedildiğini, feshin geçerli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının 11/12/2013-10/12/2014 tarihleri arası bir kısmı aynı bir kısmı farklı rahatsızlıklara ilişkin on iki ayrı raporla toplam 145 gün rapor kullandığı, raporlu olduğu dönemde yapması gerektiği işi başka bir çalışanın ek olarak görevlendirilmesi ile yapılabileceği, raporların sayısı,uzunluğu,dikkate alındığında,bunun işyerinde olumsuzluklara neden olduğu,bu nedenle işverenden davacıyla çalışma ilişkisinin sürdürmesinin beklenemeyeceği feshin geçerli olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İş Kanununun 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanunun 25/II.maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi süresince herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesinin ikinci fıkrasına göre geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacının iş akdine 15.01.2015 tarihli fesih bildirimi ile sağlık nedenleri ile sık sık rapor alması ve 2014 yılı içinde 7 adet rapor alarak 43 gün çalışmaması, 2010-2014 yılları arasında toplam 10 adet rapor alarak 64 gün çalışmaması, sık rapor almasının fabrikada üretimin aksamasına, davacı yerine diğer çalışanların fazla mesai yapmasına ve fabrikanın verim kaybına neden olması ve 13.01.2015 tarihli savunma istemine verdiği 14.01.2015 tarihli savunmanın da yetersiz bulunması gerekçesiyle haklarının ödenmesine karar verilerek son verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı 13.01.2015 tarihli savunmasında, 2013 yılının Haziran ayında gebe kaldığını, gebelik sürecinin kötü geçtiğini, bu nedenle aralıklı rapor aldığını, çalışma sistemi 3 vardiya olduğu ve 3 vardiyada da gebe olmasına rağmen çalışmak zorunda kalması nedeniyle sıkıntılar yaşadığını, doğum izni bittikten sonra sadece gündüz çalıştığı için doktora gitmesi gerektiğinde yıllık izin kullandığını, çocuğun devam eden rahatsızlıkları bulunduğunu, iş yoğunluğu ve çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle kendisinin de hastalandığını, ara ara rapor almak zorunda kaldığını, çocuğunda süt alerjisi olması nedeniyle emzirdiği için kendisinin de süt ürünleri tüketememesine bağlı olarak besinsiz kaldığı için rahatsızlandığını, kalsiyumsuz kaldığı için sol bacağında ağrılar oluştuğunu, fıtıktan şüphelenildiğini, son olarak kulağından lokal anestezi yapıldığını belirtmiştir.
Davalı işveren tarafından dosyaya sunulan sağlık raporları ve davacının savunması birlikte değerlendirildiğinde, Tarsus fabrikasında ambalaj işçisi olarak 02.07.2007 tarihinden beri çalışan davacının 2013 yılının Haziran ayında gebe kaldığı, gebelik sürecinde ağırlıklı olarak gebelikte yaşanan kusma, ağrı, düşük tehdidi v.s. gibi nedenler ile rapor aldığı, 09.01.2014-28.02.2014 tarihleri arasında doğum öncesi 8 hafta izin kullandığı, 01.03.2014 tarihinde doğum yaptığı ve 02.03.2014 tarihinden itibaren ise 56 gün doğum izni kullandığı, doğum sonrası alınan sağlık raporlarının ise davacının savunmasında samimi bir şekilde ifade ettiği üzere doğum sonrası ortaya çıkan sağlık sorunları nedeniyle alındığı, davalı işverence alınan bu raporların gerçeği yansıtmadığı yönünde bir iddiada bulunulmadığı gibi buna ilişkin dosyaya yansıyan bir bilgi ve belge de olmadığı, 8 yıla yakın çalışması olan davacıya, alınan savunması sonrasında feshin son çare olması ilkesi kapsamında ücretsiz izin v.b. gibi bir uygulama teklif edildiğine ilişkin bir delilin de sunulmadığı, işverence davacının savunmasının yetersiz bulunmasının nedeni somut bir şekilde ortaya konulmadığı gibi davacının sağlık nedeniyle mazeretli olarak yapmış olduğu devamsızlıklar nedeniyle işyeri düzeninin bozulduğunun, iş akışının etkilendiğinin ve işyerinde olumsuzluklar meydana geldiğinin de yöntemince ortaya konulamadığı, bu haliyle feshin ölçülü olmadığı anlaşıldığından ispat yükü üzerinde olan işverenin feshin geçerli nedene dayandığını ispatlayamadığının kabulü ile davacının işe iadesine karar verilmesi gerekirken; mahkemece, hukukun genel ilkelerine, analığın korunmasına ilişkin yasal ve anayasal düzenlemelere de aykırı olacak şekilde yasal doğum izninde geçirilen dönem de dahil edilerek davacının 11.12.2013-10.12.2014 tarihleri arasında 145 gün rapor almasının iş akışını bozduğunun kabul edilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca mahkeme kararı bozularak ortadan kaldırılmış ve Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,5 TL harcın davalıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu dava dosyasının Yargıtay"a geliş ve dönüş masrafı da dahil olmak üzere toplam 133,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre belirlenen 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
9-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 26/05/2016 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.