14. Hukuk Dairesi 2018/3972 E. , 2021/3142 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/04/2014 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 08/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 553 ada 4 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından satış vaadi sözleşmesiyle davacıya satıldığını ve bedelinin nakden, peşin olarak alındığını, taşınmazın iştirak halinde mülkiyet olması nedeniyle tapu devrinin yapılmadığını, ..."in vefat ettiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, "dava mirastan kaynaklanan hakka dayandığından müteveffa ..."in veraset ilamının sunulması ve eksik gider avansının tamamlaması için davacı vekiline verilen iki haftalık sürede davacı tarafça yapılması gereken işlemlerin yapılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine" karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı Kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1)Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2)Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3)Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4)Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olaya gelince; davacı vekiline 500,00TL gider avansının mahkeme veznesine yatırılması ve ..."e ait veraset ilamının mahkemeye ibraz edilmesi için 1 haftalık kesin süre verildiği ve bu sürede eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği 03.12.2014 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ihtar edilmiş ise de; dosyanın incelenmesinde 05.12.2014 tarihinde 500,00TL gider avansının yatırıldığı ancak veraset ilamının ibraz edilemediği görülmüştür. Mahkemece veraset ilamının ibrazı için verilen bir haftalık süre işin mahiyeti gereği makul bir süre olmayıp veraset ilamının ibrazı için davacıya usulüne uygun ve makul süre verilerek verilen süre içinde eksiklik tamamlandığı takdirde işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.