Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/2032
Karar No: 2014/6405
Karar Tarihi: 30.03.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/2032 Esas 2014/6405 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2013/2032 E.  ,  2014/6405 K.

    "İçtihat Metni"

    Y A R G I T A Y İ L Â M I
    Mahkemesi : Adana 1. İş Mahkemesi
    Tarihi : 10.12.2012
    No : 2011/713-2012/940

    Davacı, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresinin tespitini istemiştir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    29.08.2001 tarihli giriş bildirgesi üzerine 24.01.1993 tarihinden gelen vergi kaydına dayalı olarak 04.10.2000 tarihi itibarıyla 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık tescili yapılan davacının bu sigortalılığı, tesciline esas vergi kaydının bilahare 30.12.1995 tarihi itibarıyla son bulduğu anlaşılınca, tescil tarihi itibarıyla iptal edilmiştir.Davacının, 24.01.1993-30.12.1995 tarihleri arası marangoz işinden vergi kaydı, 19.04.1995 tarihinden itibaren Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odası ile Sicil Memurluğu kaydı bulunduğu; 29.06.1997-31.03.1998 tarihleri arasında 10 adet, 11.09.2001-28.09.2001 arası 3 adet ve 30.05.2006-28.12.2010 arası 23 adet prim ödemesinin bulunduğu; 01.03.1996-31.12.1996 arası 180 gün, 25.12.2010 tarihinden itibaren SSK’lı çalıştığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan 30.04.2012 günlü zabıta araştırmasında, davacının 1997 yılından itibaren yangın tüpü imalatı işinde hizmet aktiyle çalıştığı belirtilirken; bilgilerine başvurulan tanıklar, davacının 1987-1992 tarihleri arasında Libya’da çalıştığı, 1992 yılı sonunda kesin dönüş yaparak bir süre marangoz dükkanı çalıştırdığı, dükkanın kapatılmasından sonra halen yangın tüpü imalatı işi işyerinde işçi olarak çalıştığını ifade etmişlerdir.
    Davacı, 12.02.1988 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kesintisiz sigortalılığın tespitini istemiş; Mahkemece, yukarıda belirtilen 36 adet prim ödemeleri gözetilerek 29.06.1997-30.11.1998 ve 01.05.2006-25.12.2010 tarihleri arası isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılığın tespitine karar verilmiştir.
    Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler ve tüzel kişilerden limited şirketlerin ortakları zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiş, limited şirket ortakları yanında anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları da kapsama alınmıştır. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, bu düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir. Son olarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, zorunlu sigortalılık için gelir vergisi yükümlüsü olma şartı korunup, gelir vergisinden bağışık tutulanlar için ise esnaf ve sanatkâr siciline kayıt zorunluluğu aranmış, ayrıca, anonim şirketlerin kurucu ortakları kapsamdan çıkarılmıştır.
    Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
    Önemle vurgulanmalıdır ki; ilgili vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Belirtilen kayıtların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primler yatırılmadığı sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında;
    a) 29.08.2001 tarihli giriş bildirgesi üzerine 1993 yılından gelen vergiye dayalı olarak 04.10.2000 tarihi itibarıyla 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık tescili, bilahare, tescile esas vergi kaydının 30.12.1995 tarihi itibarıyla son bulması nedeniyle tescil tarihi itibarıyla iptal edilmiş ise de; davacının 29.06.1997 tarihinden itibaren yaptığı prim ödemelerinin varlığı karşısında 1479 sayılı Yasanın anılan 24.ve 25.maddeleri kapsamında, marangozluk işinden vergi kayıt süresi olan 24.01.1993-30.12.1995 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın varlığı kabul edilmelidir.
    b) Dava ve uyuşmazlığa konu 30.12.1995-01.10.2008 tarihleri arası isteme konu dönem yönünden ise; 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi hükmüne göre, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olmak, Esnaf ve Sanatkâr Sicili kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunmak, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın karinelerini oluşturmakta ise de, zorunlu sigortalılık için ön koşul, başka sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalmak kaydıyla herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesidir. Dolayısıyla anılan dönemde vergi kaydı bulunmayan davacının, oda ve sicil kaydı bulunmakla birlikte, asıl olan bağımsız çalışma olduğu için, yukarıda belirtilen zabıta araştırması ve tanık anlatımları da gözetilerek bağımsız çalışmanın varlığı yeniden ve usulünce araştırılmalıdır.
    c) 01.10.2008 ve sonrasına konu istem yönünden ise; 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde hükmü kapsamında (mülga 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi
    hükmüne göre) ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olup olmak, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden de Esnaf ve Sanatkâr Siciline yöntemince kayıtlı bulunmak, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın karinelerini oluşturmakta ise de, zorunlu sigortalılık için ön koşul, başka sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalmak kaydıyla herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesidir. Dolayısıyla anılan dönemde, davacının oda ve sicil kaydı mevcut ise de, gelir vergisinden muaf olup olmadığı irdelenerek, bağımsız çalışmanın varlığı, bu anlamda anılan 5510 sayılı Yasanın 4.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine kapsamında zorunlu sigortalılık koşulları yeniden ve usulünce araştırılıp varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi