11. Hukuk Dairesi 2018/1471 E. , 2019/6939 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 13/06/2017 tarih ve 2014/594-2017/486 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve ek karar davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 05.11.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 5584 sayılı Posta Kanunu ve ilgili tüzükte müvekkiline posta tekel hakkı tanındığını, 14/01/2010 tarihinde davalının işyerinde yapılan tespitte 902 adet koli içerisinde toplam 213.774 adet gönderi tespit edildiğini, posta tarifesine göre müvekkilinin toplam zararının yakalanma tarihi itibariyle 940.605,60 TL olduğunu ileri sürerek, anılan meblağın tespit tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin posta dağıtım işi yapmadığını, müşterilerine baskı, katlama, zarflama, kolileme, depolama hizmetleri verdiğini, müşterilerin şubelerinden iade ile gelen zarfları iade sebebine göre tasnif edip imha işlemi yaptığını, tespit edilen koli ve zarfların, “dağıtılmak için” değil, katlama, zarflama, kolileme, depolama amacıyla orada bulunduğunu, tespit esnasında kolilerdeki zarfların içeriğinin tespit edilmediğini, zarfların içinde posta tekelini ihlal eden bir mektup olduğu varsayımından hareketle tazminat talep edilmeyeceğini, tespit esnasında 902 adet koliden sadece iki adet kolideki zarfların sayıldığını, bu iki koli içindeki zarf sayısından hareketle tazminat hesabı yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, davalının eyleminin, davacının tekel hakkına tecavüz oluşturduğu, 5584 sayılı Posta Kanununun 59/2 maddesine göre hesap yapılarak zararın belirlenmesi gerektiği, bozma ilamında davalının ticari defterlerinin de incelenerek gönderi sahibi şirketlerle ilişkisinin saptanması ve buna göre zararın belirlenmesi istenilmiş ise de, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapmanın mümkün olmadığı, bu yöntemle zarar belirlenemediğinden BK.nın 42. maddesine göre uğranılan zararın miktarı tam olarak belirlenemediğinden olayların olağan akışı ve zarar görenin aldığı önlemler göz önünde tutularak zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak 940.605,60 TL olarak kabul edildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 904.605,60 TL"nin 14/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine 14/12/2017 tarihli ek kararla mahkeme ilamındaki davalı şirketin ünvanının .... olarak düzeltilmesine, mahkeme kararının hüküm fıkrasının, “davanın kabulüne, 940.605,60 TL"nin 14/01/2010 tespit tarihinden itibaren tahsile kadar değişen oranlarda yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline,” şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.
Ek karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin mahkemenin 14/12/2017 tarihli ek kararına ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, Posta Kanununa aykırı olarak davalı tarafından yapılan taşımalar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen ilk karar Dairemizce tazminat hesabı bakımından tespit raporunda bahsedilen banka ve firmalardan o tarihler itibariyle davalıyla olan ticari ilişkileri kapsamında kesilen fatura ve kayıtlar sorularak, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bu çerçevede inceleme yaptırılıp zararın tespiti yoluna gidilmesi, bu yöntemle dahi zararın tespit edilememesi durumunda BK’nın 42. maddesine göre de değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, varsayıma dayalı olarak yapılan hesap yöntemine göre belirlenen miktara hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece uyulan bozma ilamı sonrasında davalıyla ticari ilişkileri kapsamında dava dışı banka ve firmalardan davacı tarafından kesilen fatura ve kayıtlar getirtilmiş, bilirkişilere davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını mahallinde inceleme yetkisi verilerek bilirkişi heyetinden rapor hazırlaması istenmiş, bilirkişi raporuyla davalının ticari defter ve belgelerini bilirkişi kuruluna ibraz etmediği, bu nedenle bozma ilamında belirtilen şirketler ile davalının ticari ilişkisinin olup olmadığı hakkında kanaat edinilemediği ve davanın haklılığı ile davalı tarafın ödemesi gereken tazminat miktarı konusunda görüş bildirilemeyeceği ifade edilmiştir. Bunun üzerine mahkemece, bozma ilamı çerçevesinde davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle, BK’nın 42. maddesine göre değerlendirme yapılarak uğranılan zararın miktarı tam olarak belirlenemediğinden tazminat talebi 940.605,60 TL kabul edilmiştir.
Öncelikle mahkemece Dairemiz bozma ilamında gösterilen bir kısım deliller toplanmış, yani tespit raporunda bahsedilen banka ve firmalardan o tarihler itibariyle davalıyla olan ticari ilişkileri kapsamında kesilen fatura ve kayıtlar getirtilmiş olup, davalı şirket vekilince bilirkişiye gönderildiği anlaşılan elektronik posta ile defter kayıtlarının da kısmen ibraz edildiği görülmüştür. Ayrıca, bilirkişilere davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını mahallinde inceleme yetkisi de verilmiş olup, ibraz edilen deliller üzerinde inceleme yapılmadığı gibi, davalı şirket vekilinin defter kayıtlarının bilirkişi heyetine sunması beklenmiş, mahallinde inceleme yapılmamıştır. Bu suretle, Dairemiz bozma ilamında açıklandığı üzere, bilirkişilerce toplanan delillerden dava dışı banka ve firmaların davalıyla olan ticari ilişkileri kapsamında kesilen fatura ve kayıtlar ile davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılıp zararın tespiti yoluna gidilmesi, mahallinde inceleme yetkisine rağmen bilirkişilerce davalı şirket defter ve kayıtlarına ulaşılamaz, kayıtlar üzerinde inceleme yapılamazsa, mahkemece verilecek kesin süre ile ibrazlarının sağlanması aksi takdirde sonuçları da hatırlatılarak bir karar verilmesi, bu yöntemle dahi zararın tespit edilememesi durumunda da BK’nın 42. maddesine göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin mahkemenin asıl kararına ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin mahkemenin 14/12/2017 tarihli ek kararına yönelik tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin mahkemenin asıl kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin mahkemenin asıl kararına ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.