Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4829
Karar No: 2019/1597
Karar Tarihi: 06.03.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/4829 Esas 2019/1597 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/4829 E.  ,  2019/1597 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ..."ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği süreden reddedilerek gereği görüşülüp, düşünüldü.

    - KARAR-

    Asıl ve birleştirilen dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ile terekeye iade olmadığı takdirde tazminat bunun da mümkün olmaması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payları oranında tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ...’in 20.04.2006 tarihinde oğlu olan davalı ...’i vekil tayin ettiğini, vekilin mirasbırakanın 372 ada 16 parsel sayılı taşınmazını vekaleten diğer davalı ...’a temlik ettiğini,...’ın da 297/1175 payını geri davalı ...’e devrettiğini, taşımazda kat irtifakı tesis edilerek çekişme konusu B blok 2, 4, 6, ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin davalı ... adına tescil edildiğini, miras bırakanın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bulunduğunu, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek öncelikle ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile terekeye iadesine olmadığı takdirde bedelin tahsiline, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası uygun görülmezse muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada ehliyetsizlikten sonra öncelikle muvazaa yönünden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemişler, davacılardan ...’in ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
    Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakanın; ehliyetli olduğunu, satışta bizzat bulunduğundan vekalet görevinin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, temliki mal kaçırma kastı ile değil mirasçıları arasında malvarlığını paylaştırma amacıyla yaptığını davalı ..., müteahhit olduğunu, dava konus taşınmaza 2 blok halinde 16 daire yaptığını, 4 adedini diğer davalı ..."e sattığını ve tüm bu işlemlerin ticari mahiyette olup işlemlerin usulüne uygun yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, mirasbırakanın vekaletname ve temlik tarihlerinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun ... Kurumu raporuyla saptandığı, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1920 doğumlu mirasbırakan ...’in 27.09.2012 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan asıl davanın davacıları ..., ..., ..., birleştirilen davanın davanın davacısı ..., davalı ... ile dava dışı ...’i bıraktığı, mirasbırakanın Zeytinburnu 1. Noterliği’nin 20.04.2006 tarih ve 13866 yevmiye nolu vekaletnamesi ile oğlu olan davalı ...’i vekil tayin ettiği, vekilin anılan vekaletnameye istinaden mirasbırakanın 372 ada 16 parsel sayılı taşınmazını 27.01.2009 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği,...’ın da 878/1175 payını üzerinde bırakarak 297/1175 payını 02.09.2009 tarihinde geri davalı ...’e devrettiği, 10.09.2009 tarihinde taşımazda kat irtifakı tesis edilerek A blok 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 nolu bağımsız bölümler ile B blok 1, 3, 5 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin davalı ..., çekişme konusu B blok 2, 4, 6, ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin ise davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakan ...’in vekaletname tarihinde ehliyetli olduğu ... Kurumu raporuyla saptanmak suretiyle ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
    Muvazaa iddiasına gelince;
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. HMK 190. madde ve TMK 6. madde hükümleri gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
    Somut olaya gelince; temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülerek eldeki dava açılmış ise de, davacı tanıklarının dava konusu temliklerin mal kaçırma amaçlı yapıldığı yönünde beyanları bulunmamaktadır. Bu durumda davacılar tarafından temliklerin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiası kanıtlanmış değildir.
    Öte yandan, davacılardan ...’ın vekili azlettikten sonra duruşmaya mazeretsiz olarak gelmemesi üzerine mahkemece davacı ... yönünden, 28.01.2014 tarihli celsede 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 150/1. maddesi hükmü gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesine rağmen, işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde yenilenmediği gözardı edilmiştir.
    Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine, asıl davanıın davacısı ... yönünden de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi