Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2017/627
Karar No: 2021/3958
Karar Tarihi: 21.09.2021

Danıştay 8. Daire 2017/627 Esas 2021/3958 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/627
Karar No : 2021/3958

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı Yanında Davaya Katılanlar) : 1- ...
...
7- ...

Davacı : ... Köyü Tüzel Kişiliği
Vekili : Av. ...

Karşı Taraf (Davalılar) : 1- ... Valiliği
Vekili : Av. ...
2- ... Kaymakamlığı - ...

Davalı Yanında Davaya Katılan : ... Köyü Tüzel Kişiliği adına Muhtar ...

İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:..., T:... sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : ...

Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 21/09/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.



KARŞI OY :
(X)- Dava, Erzurum ili, Pazaryolu ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde kalan ve köy merası olarak kullanılan ..., ...., ... nolu parsellerin muhtelif kısımlarının mera olan vasıflarının ... Köyü yayla yolu yapılmak üzere değiştirilmesine yönelik İl Mera Komisyonu'nun ... tarih ve ... sayılı kararı ile bu kararın uygulanmasına yönelik olarak tesis edilen Erzurum Defterdarlığının ... gün ve ... sayılı yazısının ve ... tarih ve ... sayılı yazısının, Erzurum Valiliği'nin ... tarih ve ... sayılı Olur yazısı ile Erzurum Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nün ... tarih ve ... sayılı yazısının ve Pazaryolu Kaymakamlığı'nın 04.06.2013 tarihli işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:..., Temyiz No:... sayılı kararıyla, müdahilin ancak yanında davaya katıldığı tarafla birlikte kararı temyiz edebileceği gerekçesiyle davacı yanında müdahillerin temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, temyiz isteminin sadece davacı yanında davaya katılanlar tarafından talep edildiği görüldüğünden, öncelikle sadece müdahil tarafından temyiz isteminde bulunulup bulunulamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 31/1. maddesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun uygulanacağı haller düzenlenmiştir. Anılan maddede: "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır." hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Fer'i müdahale" başlıklı 66. maddesinde: "Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir." hükmüne, "Fer’î müdahilin durumu" başlıklı 68. maddesinde: "(1)Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. (2) Mahkeme, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemleri müdahile de tebliğ eder." hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, müdahale talebi kabul edilen kişiye davayı takip edebilme, katıldığı tarafın yararına tüm iddia ve savunmalarda bulunabilme hakkı tanındığı, aynı zamanda yanında katıldığı tarafın işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan usuli işlemleri yapabileceğinin düzenlendiği görülmektedir.
Söz konusu maddeler adil yargılanma hakkı kapsamında da değerlendirilmelidir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6/1. maddesinde: "Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir..." kuralı yer almaktadır.
Söz konusu hakkın yorumlanması, hayata geçirilmesi anlamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları referans olarak görülmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da görüleceği üzere adil yargılanma hakkının sağlanmasında tarafların mahkemeye erişim hakkının sağlanması hususu önem arz etmektedir. Mahkemeye erişim hakkı konusunda, yargı yolunun bulunmaması ve yasal yollarla doğrudan engellenmesi hususları hak ihlali olarak kabul edildiği gibi, usul kurallarının katı yorumlanması durumunda da, dolaylı bir şekilde mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmasının gündeme geldiği, bunun da hak ihlali kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Mahkeme "De Geouffre de la pradelle- Fransa" davasında; doğal sit ilanına karşı açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararın mahkemeye erişim hakkını kısıtladığını, dava açma süresinin başlangıcının net olmadığını vurgulamış, "Stubbing ve Diğerleri ile Birleşik Krallık" kararında süre açısından, "Winterwerp ile Hollanda" kararında dava açma ehliyeti konusunda yapılan değerlendirmelerin mahkemeye erişim hakkının özünü zedelediğini ifade etmiştir. Diğer taraftan, "Moldovan ve diğerleri ile Romanya" kararında ise mahkemeye erişim hakkının teoride tanınmasının yeterli olmadığını, bu hakkın ulaşılabilir ve etkili olmasının aranması gerektiğini belirtmiştir.
Bahse konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında Sözleşmenin 6/1. maddesi yorumlanırken, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi adına, ulaşılabilir ve etkili bir hak arama özgürlüğünün ve mahkemeye erişim hakkının sağlanmasının bir gereklilik olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Anayasanın "Hak arama hürriyeti" başıklı 36. maddesinde: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz." kuralı yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 29/01/2009 tarihli, 27125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 06/11/2008 tarihli, E:2004/95 K:2008/156 sayılı kararında söz konusu madde değerlendirilmiş; hak arama özgürlüğünün, kendi başına bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden yararlanılması ve bu temel hak ve özgürlüklerin korunması konusunda en etkili güvencelerden birisi olduğu ifade edilerek, hak arama hürriyetinin adil yargılanmanın ve diğer hak ve özgürlüklerin sağlanmasının öncül koşulu olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, idari yargı mercileri önünde görülen davalarda, davaya müdahalenin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer aldığı şekliyle uygulanacağı öngörülmesine rağmen, adli ve idari yargı düzeninde davaya müdahalede bulunan üçüncü şahısların uyuşmazlığın esasından etkilenme dereceleri farklılık arz edebilmektedir. İdari işlemlerin yargısal denetiminde işlemi tesis eden makam olarak kamu idareleri davalı konumunda yer almalarına rağmen, söz konusu idari işlem ile farklı bir statü sahibi olan üçüncü kişiler, idari işlemin hukukiliğini koruması ya da iptali sonucunu doğuracak yargı kararından, davalı konumundaki idarelerden daha fazla etkilenebilmektedirler. Bu açıdan idari yargı merciileri önündeki uyuşmazlıklarda, müdahilin sadece davacı ile birlikte hareket edebileceği ve tek başına kanun yoluna başvuramayacağının mutlak bir şekilde kabulü halinde, davacıların kanun yoluna başvurmamaları durumunda, davacı yanında müdahil konumunda bulunan üçüncü kişilerin, adına tesis edilen bir idari işlem konusunda hak arama özgürlüğünün temin edilememesi, bir başka ifadeyle mahkemeye erişim hakkının kısıtlanması söz konusu olabilecektir. Bu şekilde yapılacak bir yorum, yukarıda yer alan düzenlemelere ve Mahkeme kararlarına aykırılık teşkil edecek, mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecektir.
Benzer bir uyuşmazlıkta, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince "Menemen Minibüsçüler Odası ile Türkiye" kararında; Menemen Minibüsçüler Odasının hakkında tesis edilen idari işlemler konusunda açılan iki farklı davada; ilk davada temyiz aşamasında sınırlı savunma yapabilmesi ve esasa ilişkin görüşlerini dile getirememesi, ikinci davada ise dava dışında kalması ve davalı Valilik tarafından kanun yoluna başvurulmaması nedenleriyle, kendisini savunamadığı sonucuna varılarak, başvuranın mahkemeye erişim hakkından yoksun bırakıldığına ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Sonuç olarak, bahsi geçen düzenlemelerde yer alan ve anılan Mahkeme kararlarıyla da yorumlanan adil yargılanma hakkının uygulanabilir ve etkili olarak hayata geçirilmesi adına, hak arama özgürlüğü ve mahkemeye erişim hakkının, kararın sonucundan doğrudan etkilenen müdahiller açısından da temin edilmesi, diğer taraftan kanun yollarına başvuru hakkını da kapsayacak şekilde kabul edilmesi bir gerekliliktir.
Bu durumda, davacı yanında müdahil olan ... ve dava arkadaşlarının, dava konusu işlemin iptalinden doğrudan etkileneceği, temyiz isteminin kabul edilmemesi halinde mahkemeye erişim hakkının ve hak arama özgürlüğünün kısıtlanacağı görüldüğünden, temyiz isteminin kabul edilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi