1. Hukuk Dairesi 2018/1684 E. , 2019/1581 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil-bedel istekli dava sonunda, davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının davacı tarafından istinafı üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalı ... hakkında iptal tescil isteğinin reddi yönündeki karara karşı istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... hakkında verilen ret kararına karşı istinaf başvurusunun kabulü ile bedel isteği yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 1376 parsel sayılı taşınmazın satışı konusunda yurt dışına gitmeden önce 24.07.2013 tarihli vekaletname ile davalı kızı ...’i yetkili kıldığını, taşınmazın adı geçen davalı tarafından 17.09.2013 tarihli satış işlemiyle hileli ve muvazaalı olarak, vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle davalı ...’a devredildiğini, satış işleminin bilgisi dışında ve onayı alınmaksızın gerçekleştirilip satış bedeli de ödenmediğini, ailece görüşüp aynı mahallede ikamet eden davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek 1376 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde bedelin ticari faiziyle birlikte davalı ...’den tahsilini istemiştir.
Davalı ..., esasen maliki olduğu taşınmazı eşiyle boşanma aşamasına gelmesi nedeniyle önlem amaçlı davacı babasına devrettiğini, eşiyle barışması ve taşınmazı satmaya karar vermesi üzerine yurt dışında yaşayan babasından vekaletname alarak gerçek bir satış işlemiyle diğer davalıya devrettiğini, satış bedelini kısmen peşin, kısmen senet ve araba karşılığı aldığını; davalı ..., çekişme konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek ve gerçek bir satış işlemiyle edindiğini, taşınmazda tadilat yaptırdığını, üzerindeki düğün salonunun eşi adına işletildiğini, satış bedelini kısmen peşin, kısmen senet ve araba karşılığı ödediğini, alım gücü bulunduğunu, diğer davalı ve eşiyle yakınlıkları olmayıp aynı beldenin çocukları olduklarını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
./..
İlk Derece Mahkemesince; uyuşmazlık, taraf muvazaası olarak nitelendirilip iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacının istinafı üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; davacı ile davalı ... arasındaki ilişkinin vekâlet akdine dayalı olduğu, kayıt maliki davalı ... yönünden muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı ve vekil tarafından davalıya yapılan satışın gerçek olduğu gerekçesiyle davalı ... hakkında tapu iptali ve tescil davasının reddi yönünde verilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı ...’in vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığının ve satış bedelinin davacıya ödenip ödenmediğinin incelenmesi gerektiği gerekçesiyle davalı ... yönünden istinaf başvurusunun kabulüne ve bedel isteği ile ilgili yargılama yapılarak bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1376 parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı iken davalı vekil ... tarafından 17.09.2013 tarihli satış işlemiyle ve 45.000 TL bedelle davalı ...’a temlik edildiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince, arsa vasıflı, 1.691,47 m2 miktarlı ve üzerinde düğün salonu bulunan çekişmeli taşınmazın akit tarihi itibariyle arsa değerinin 1.606.896,50 TL, üzerindeki yapıların 401.705,00 TL, çam ağaçlarının 600,00 TL olmak üzere toplam değerinin 2.009.201,50 TL olduğu saptanmıştır. Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalarda en önemli unsur vekil ile alıcının el ve işbirliği içinde kayıt malikini zararlandırmalarıdır. Davalı ..., vekil ...’in eşi...’in arkadaşı ve aynı beldenin çocuklarıdır. Davalı ..., taşınmazı akitte gösterilen bedelden daha fazla bir bedelle aldığını ve gerçek bedeli ödediğini savunmamıştır. Bu durumda 2.009.201,50 TL değerindeki taşınmazın 45.000 TL bedelle satılmış olması davacının zararlandırıldığının en açık göstergesidir. Dolayısıyla vekil ile davalı ..., el ve işbirliği içinde davacıyı zararlandırmışlardır.
Hal böyle olunca, iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ...Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ...Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.