1. Hukuk Dairesi 2018/5077 E. , 2019/1573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’un maliki olduğu 256 parsel sayılı taşınmazı davalı kızı ...’ya, 647 ve 1236 parsel sayılı taşınmazları davalı oğlu ...’ya, 700 parsel sayılı taşınmazı davalı kızı ...’e satış yolu ile ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek dört parça taşınmazın mirasbırakan tarafından davalılara yapılan satış işleminin iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş; bilahare davalı ... yönünden davadan feragat etmiştir.
Davalı ..., zamanaşımı süresinin geçtiğini; davalı ..., ortaklığın giderilmesi davası neticesinde satışa çıkarılan dava konusu 647 parsel sayılı taşınmazın tamamını satın aldığını, 1236 parsel sayılı taşınmazı 05.11.1993 tarihinde mirasbırakandan satın aldığını, mirasbırakanın mal kaçırma amacıyla hareket etmeyip asıl amacının taşınmazları çocukları arasında paylaştırmak olduğunu, sürekli olarak anne ve babasıyla birlikte yaşayıp onlara destek olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlar; davalı ... herhangi bir savunma getirmemiştir.
Mahkemece; 700 parsel sayılı taşınmazla ilgili feragat nedeniyle, 647 parsel sayılı taşınmaz bakımından tüm payların davalı ... tarafından satın alındığı gerekçesiyle davanın reddine, 1236 ve 256 parsel sayılı taşınmazlar bakımından iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği, toplanan deliller ve eksiğin giderilmesi yoluyla getirtilen kayıtlardan, 1922 doğumlu mirasbırakan ...’un 05.11.1994 tarihinde ölümü üzerine eşi ..., davacı kızı ... ile davalı çocukları ..., ... ve ...’nın mirasçı kaldıkları, mirasbırakanın eşi ...’in de 25.12.1995 tarihinde öldüğü, mirasbırakan adına kayıtlı iken 04.9.1989 tarihinde satış yolu ile davalı ...’e temlik edilen dava konusu 700 parsel sayılı taşınmazla ilgili davadan feragat edildiği, mirasbırakan adına kayıtlı dava konusu 1236 parsel sayılı taşınmazın tamamının 05.11.1993, 647 parsel(yenileme ile 263 ada 11 parsel) sayılı taşınmazın tamamının 28.05.1993 tarihli satış işlemleriyle davalı ...’ya, 256 parsel sayılı taşınmazın tamamının 29.07.1992 tarihli satış işlemiyle davalı ...’ya temlik edildiği, davalı ... tarafından davalılar ..., ... ve davacı ... ’e karşı aynı hukuki nedene dayalı olarak iptal tescil isteğiyle açılan Urla Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/87 esas 1997/45 karar sayılı dosyasında, eldeki davanın konusu 647 ve 256 parsel sayılı taşınmazlar bakımından temliklerin muvazaalı olduğu, mirasbırakanın taksim amacıyla hareket etmediği zira taşınmazların değerleri arasında fark olup adil bir paylaşımdan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne ve anılan taşınmazlarda 3/16’şar payın davacısı ... adına tesciline kalan payların davalıları üzerinde bırakılmasına karar verildiği; söz konusu kararın derecattan geçerek 02.04.1998 tarihinde kesinleştiği, buna göre dava konusu 256 parsel sayılı taşınmazın 3/16 payının 02.03.2000 tarihinde hükmen tescil işlemiyle davalı ... adına tescil edilip bakiye 13/16 payın davalı ... üzerinde kaldığı, dava konusu 647 parsel sayılı taşınmazın da 3/16 payının 02.03.2000 tarihinde hükmen tescil işlemiyle davalı ... adına tescil edilip bakiye 13/16 payın davalı ... üzerinde kaldığı, açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucu dava konusu 647 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 3/16 payın 22/05/2006 tarihli ihale ile davalı ...’ya satışının yapıldığı, Urla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/22 Satış sayılı dosyasından 31.05.2006 tarihinde tapu müdürlüğüne tescil yazısı yazıldığı ve anılan taşınmazın tamamının 06.06.2006 tarihinde davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Toplanan deliller, tüm dosya içeriği ve kesinleşen önceki iptal tescil kararı ile temliklerin muvazaalı olduğu saptanarak dava konusu 1236 ve 256 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’un yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Her ne kadar dava konusu 647 parsel (yenilemeyle 263 ada 11 parsel) sayılı taşınmazla ilgili olarak taşınmazdaki payların tamamının davalı ... tarafından satın alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, anılan taşınmazın tamamının 28.05.1993 tarihinde mirasbırakan tarafından davalı ...’ya satış yolu ile temlik edilip kesinleşen önceki iptal tescil kararı ile 3/16 payın mirasçılardan davalı ... adına hükmen tescil edildiği ve bilahare ortaklığın giderilmesi davası neticesinde cebri satış işlemiyle davalı ...’in 3/16 payının tekrar davalı ... adına tescil edildiği gözetildiğinde anılan taşınmazla ilgili davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, mirasbırakan Hüseyin’in 05.11.1994, mirasçı eşi ...’in de 25.12.1995 tarihinde öldükleri, 31.12.2009 dava tarihi itibariyle yalnızca davacı ve davalı çocuklarının mirasçı kaldıkları, bu durumda davacının miras payının 4/16 olarak kabulü gerektiği halde Urla Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.02.1995 tarih 1995/17 esas 1995/39 karar sayılı veraset ilamındaki miras paylarına atıf yapılarak hüküm kurulması da isabetli değildir.
Kabule göre de, dava konusu 1236 ve 256 parsel sayılı taşınmazlarda yalnızca davacının miras payı bakımından iptal tescile karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bütün mirasçılar lehine iptal tescil hükmü kurulması doğru olmadığı gibi, dava konusu 256 parsel sayılı taşınmazda davalı ...’in 3/16 miras payının daha önce adına hükmen tescil edildiği göz ardı edilerek yeniden lehine tescil kararı verilmesi de doğru olmamıştır.
Davacının değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.