21. Hukuk Dairesi 2017/5938 E. , 2018/5348 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, işveren hissesi sigorta priminin % 5 puanlık hazine teşvikinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Maliye Bakanlığı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, yersiz olarak tahsil edildiği ve talep edildiği halde iade edilmediği iddia olunan işveren hissesi sigorta priminin %5 puanlık Hazine teşvikinin yasal faiziyle birlikte davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin 01.11.2016 tarih 2016/18899 E. 2016/13578 K. sayılı bozma ilamına uyularak davalı kurumlardan ..."ya yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı kurumlardan Maliye Bakanlığı(Hazine)"na yönelik davanın görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ise de; Yargıtay HGK" nun 05.04.2017 gün, 2017/21-387-657 E,K, 2016/21-2693 E., 2017/656 K. sayılı ilamları gereği İş Mahkemesi görevli olduğundan karar hatalı olmuştur.
27.03.2018 günlü 30373 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70.maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 17.maddesi ile prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanabileceği halde yararlanmayan işverenlere belirlenen şartlarda prim teşviki, destek ve indiriminden istifade etme imkanı tanınmıştır. Ek 17.maddede aynen; “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan
işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yapılacak iş, 7103 sayılı Yasa uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı ve davalı Hazine vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacı ve davalı Hazine vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
05.06.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava %5"lik prim muafiyetinin tahsiline olup, davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizce “SGK"na yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekirken izin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu” gerekçesi ile bozulmuş ve yerel mahkemece bozma ilamına uyularak pasif husumet yokluğu nedeniyle dava ret edilmiştir.
Bu defa Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından bozmanın maddi hataya dayalı olduğundan söz edilerek mahkeme kararı tekrar bozulmuştur.
09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması ile bozma kapsamı dışında başka bir karar vermesi artık olanaksızdır. Doktrin ve yargıda oybirliği ile kabul edildiği üzere usuli müttesip hak olarak tanımlanan bu husus hukukun temel ve vazgeçilmez ana kurallarındandır. Bunun istisnaları yargılama sırasında olaya uygulanan yasa hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi veya yeni bir yasa çıkmalıdır. Yine doktrin ve uygulamada kamu düzenine ilişkin olduğu için görev ile ilgili konularda da usuli müktesep hak doğmayacağı belirtilmektedir. Buna karşılık, Yargıtay açıkça görev itirazını redederek hükmün başka bir sebepten bozmuş veya Yargıtay görev nedeniyle kararı bozmuş ve mahkemece bozma kararına uyulmuş ise yine karşı taraf yararına usuli müktesep hak doğmayacağı kabul edilmektedir. (Prf. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altına Bası Cilt V. Sh.4787, yine HGK"nun 18.6.1997 3/299-562 sayılı kararı).
Maddi hata kavramına gelince; yukarıda sözü edilen usuli müktesep hakkı ortadan kaldıracak bir maddi hatadan söz edebilmek için, Yargıtay Dairesince verilen sonucun her türlü değer yargısının dışında hiçbir surette aksi yorumlanamayacak tartışmasız ve açık yanılgı olmalıdır. Yine HGK"nun 19/09/2012 gün ve 2012/6-338,2012/586 sayılı kararında da,maddi yanılgı kavramından amacın, hukuksal değerlendirme ve denetim dışında tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, hernasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün olmadığı açık yanılgı olduğu belirtilmiştir.
Sayın çoğunluk tarafından, emsal bir dosyada H.G.K"dan farklı karar çıkması maddi hata olarak kabul edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, sözü edilen karar oyçokluğu ile çımıştır. Yani Dairemizin ilk bozmasının yerinde olduğu da savunulmuş ve oybirliği sağlanamamıştır. Diğer yandan aynı konularla ilgili HGK"dan kısa sürelerde farklı kararlar çıktığı bir gerçektir.
Bu durumda HGK"ndan çıkan bir karara atıf yapılarak maddi hata ve dolayısıyla davalı lehine doğan usuli müktesep hakkın ortadan kaldırılamayacağı çok açıktır. Aksi halde hukuk güvenliği ve müktesep hak kavramı önemli ölçüde zedelenecektir.
Öyle olunca mahkemece Dairemizin bozma karına uyulmakla karşı tarafın lehine müktesep hak oluşmuştur. Yerel mahkeme kararının onanması gerekirken, aksi yöndeki sayın çoğunluk kararına katılamıyorum.