14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/7137 Karar No: 2019/1642 Karar Tarihi: 25.02.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7137 Esas 2019/1642 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı tapu tahsis belgesine dayalı olarak bir taşınmazın kayıtlı hissesinin iptalini ve kendi adına tescilini talep etti. Mahkeme, taşınmazın bir kısmının iptalini ve davacı adına tescilini kararlaştırdı. Ancak, davalı vekili buna itiraz etti ve Yargıtay da bu kararı bozdu. Tapu tahsis belgesinin bir mülkiyet belgesi olmadığı, sadece fiili kullanımı belirleyen bir zilyetlik belgesi olduğu ve tescil edilebilmesi için belirli koşulların yerine getirilmesi gerektiği belirtildi. Bu koşullar şunlardır: hukuki yönden geçerli bir tapu tahsis belgesi, imar planlarının hazırlanması, başka bir yerden tahsis yapılmaması, kamu hizmetine ayrılmamış olması, taşınmazın aynı yer olması ve taşınmaz bedelinin ödenmesi. Ayrıca, imar parsellerinin oluşturulması sırasında kesilen düzenleme ortaklık payının da dikkate alınması gerekmektedir. (3290 sayılı Kanunun 10/C-2 maddesi ve 2981 sayılı Kanunun 18/b-c maddesi uyarınca)
14. Hukuk Dairesi 2016/7137 E. , 2019/1642 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.11.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Davacı vekili, 5474 ada 5 parsel (eski 167 parsel) sayılı taşınmazın 400 m2"lik kısmının Aksaray Belediyesi tarafından 23.06.1987 tarihli tapu tahsis belgesiyle müvekkiline verildiğini ve bedelin ödendiğini belirterek davalı adına kayıtlı hissenin iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne ile "... İli, ... İlçe, ... Mah. 5474 ada, 5 parsel sayılı taşınmazda yer alan ve 05.08.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda ve krokisinde belirtildiği üzere 260 m2"lik kısmın iptali ile davacı adına tesciline" karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14- 763- 864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için; Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması, Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması, İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması, Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması, Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması, Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması. İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir. Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir. Somut olayda; davacının 23.06.1987 tarihli tapu tahsis belgesinde 1211 ada 167 sayılı parselin 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı İmar Kanunun 18. maddesi uyarıca DOP kesintisi yapıldıktan sonra 5475 ada 5 parsel sayılı taşınmaz olarak davacı ve davalı kurum adına tapuya kayıt ve tescil edilmiştir. Bu davada, davacının adı geçen taşınmazı edinme nedeninin "tapu tahsis belgesi" olması sebebiyle davacının tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil hakkı bulunmamaktadır. Öte yandan tapu kaydında davacı adına hissenin metrekare karşılığının 444 m2 olduğu ve bunun tapu tahsis belgesinde belirtilen metrekare değerinin (400 m2) üzerinde olması sebebiyle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü yönünde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.