13. Hukuk Dairesi 2018/3123 E. , 2018/7378 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
TEMLİK ALAN : ... vekili avukat ...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, 1/5 arsa paylı 1 numaralı taşınmazını davalıya 165.000,00 TL"ye sattığını, ancak vergi dairesine olan borcu nedeniyle taşınmaz üzerinde haciz bulunduğundan devredemediğini, haczin kaldırılması için vergi dairesine gittiklerinde burada görevli şahsın borca ilişkin olarak başka bir taşınmaza haciz konulması halinde kendi sattığı taşınmazdaki haczin kalkabileceğini belirttiğini, bunun üzerine davalının akrabası olan ... "ın maliki olduğu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu ve bu şekilde sattığı taşınmaz üzerindeki haczin kalktığını, buna göre davalının taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması sebebiyle sadece 110.000,00 TL ödendiğini, tapu devrinin geçekleşmesinden sonra davalının bankadan çektiği kredi üzerinde 55.000,00 TL haciz gözüktüğünden kendisine 55.000,00 TL ödendiğini, böylece davalının evi gerçek değerinin altında bir bedelle satın aldığını ve davalının haksız olarak zenginleştiğini ileri sürerek; 55.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, satışın resmi senetle yapıldığını, resmi senette taşınmazın 115.000,00 TL"ye satıldığının belirtildiğini, 165.000,00 TL"ye satılmasının mümkün olmadığını, bankadan kredi çekebilmek ve tescil işlemlerinin yapılması için kayın validesinin adına kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmaz satışından kaynaklı eksik ödenen bedelin tahsili istemine dayanmakta olup, davacı davalıya taşınmazı 165.000,00TL bedelle sattığını iddia etmekte, davalı ise resmi senette yazılı miktarın geçerli olduğunu savunmaktadır. Mahkemece, evin satış bedelinin resmi satış senedinde 115.000,00 TL olarak gösterilmiş ise de, yapılan keşif ile evin gerçek değerinin 160.000,00 TL olduğunun anlaşıldığı, evin 115.000,00 TL"ye satıldığının davalı yanca ispatlanamadığı, İl İdare Kurulu kararının davacı iddialarını destekler mahiyette bir resmi belge olduğu, tanık anlatımları da dikkate alınarak davalının evi satın alırken 55.000,00 TL eksik ödeme yaptığı gerekçe gösterilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK.nın 190.maddesine göre, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Somut olayda davacı taşınmazı davalıya 165.000,00 TL"ye sattığını iddia ettiğine göre bu iddiasını yazılı belge ile ispatlamalıdır. Davanın niteliği gereği olayda tanık da dinlenemez. O halde, mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken ispat yükü tersine çevrilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.