Esas No: 2021/15560
Karar No: 2021/2831
Karar Tarihi: 22.09.2021
Danıştay 2. Daire 2021/15560 Esas 2021/2831 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/15560
Karar No : 2021/2831
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Beşinci Dairesinin 23/11/2020 günlü, E:2016/37866, K:2020/5300 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Dava; 2010 Yılı Komiser Yardımcılığı Kursu Yazılı Sınavında başarılı olup, komiser yardımcılığı kursuna başlayan ve bu kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanan davacının, söz konusu sınavda yer alan bazı soruların mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine yeniden yapılan değerlendirmede başarısız duruma düştüğünden bahisle tekrar polis memurluğuna atanmasına ilişkin … günlü, … sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle iadesine karar verilmesi
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
... İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; komiser yardımcılığı sınavındaki hatalı soruları iptal eden ... İdare Mahkemesi'nin kararından sonra, idarece yeniden yapılan puanlamaya göre 1125 kişilik asıl listeye giremeyen, bu gerekçeyle ilk puanlama sonucu hak kazandığı kursa katılan ve kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı rütbesine ataması yapılan davacının, aradan uzun bir süre geçtikten sonra tenzili rütbe yapılarak tekrar polis memurluğuna atanmasına ilişkin işlemde kazanılmış hak ve idari istikrar ilkeleri ile hakkaniyete aykırılık bulunduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline ve yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle iadesine karar verilmiştir.
Davalı idarenin anılan kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay Onaltıncı Dairesinin 26/01/2016 günlü, E:2015/15822, K:2016/207 sayılı kararıyla, temyize konu Mahkeme kararında, davacının 02/04/2009 tarihinde yapılan komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavına katıldığı varsayımından hareketle, "...komiser yardımcılığı sınavındaki hatalı soruları iptal eden ... İdare Mahkemesi'nin kararından sonra, idarece yeniden yapılan puanlamaya göre 1125 kişilik asıl listeye giremediği..." yolunda bir değerlendirmeye yer verilmişse de, dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının 28/03/2010 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavına katıldığı, bu sınavda başarılı olmak suretiyle kursa başladığı, ancak sınavın bazı sorularının hatalı olduğu öne sürülerek açılan iptal davalarında ... İdare Mahkemesi tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararları doğrultusunda hazırlanan yeni listeye göre 1000 kişilik kontenjana giremediği anlaşılmış olup, davacının 28/03/2010 tarihinde yapılan komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavına katıldığı hususu da göz önünde bulundurularak, Mahkemece bu konuda yeniden bir değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, dava konusu işlemin iptali ile davacının yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle iadesine karar verilmesi yolundaki söz konusu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmasına hükmedilmiştir.
... İdare Mahkemesince bozma kararına uyularak verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; 28/03/2010 tarihli komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavının bazı sorularının iptaline ilişkin yargı kararı uyarınca yapılan yeni sıralamaya göre başarısız olduğu sabit olan davacının, komiser yardımcılığı kursuna devam ettirilerek kursu başarıyla tamamlaması üzerine komiser yardımcılığına atanmasında, idarenin açık hatası bulunduğu ve davacının hukuka aykırı işlem dolayısıyla elde ettiği komiser yardımcılığı statüsünün kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davacının komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire Kararının Özeti: Davacı tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, Danıştay Beşinci Dairesinin 23/11/2020 günlü, E:2016/37866, K:2020/5300 sayılı kararıyla; anılan İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.
KARAR DÜZELTME TALEBİNDE
BULUNANIN İDDİALARI : Davacı tarafından; kazanılmış hakların korunması, hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkeleri dikkate alındığında, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, onama kararının düzeltilmesi ve davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Düzeltilmesi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılarak, davanın reddi yolundaki ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararı uyarınca, doğrudan Dairemiz esasına alınan dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesinin 23/11/2020 günlü, E:2016/37866, K:2020/5300 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlığın esası yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; davacının 28/03/2010 tarihinde gerçekleştirilen komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavına ilişkin olarak ilk yapılan değerlendirmede "başarılı" bulunduğu için idare tarafından komiser yardımcılığı kursuna başlatıldığı, bu süreçte, söz konusu sınavda yer alan bazı soruların hatalı olduğundan bahisle açılan davada idare mahkemesi tarafından hatalı olduğu tespit edilen soruların iptaline karar verildiği, davalı idarece, hukuk müşavirliğinin yazısı üzerine sınavda başarılı olmakla birlikte yargı kararı sonucunda yapılan değerlendirmeye göre sıralamaya giremeyerek başarısız sayılanların kurs ile ilişiği kesilmeyip devam etmelerinin sağlandığı ve davacının anılan kursu başarıyla tamamlayarak 2011 yılında komiser yardımcısı olarak atandığı, mahkeme kararıyla iptal edilen sorular üzerine tekrar yapılan değerlendirmede ise davacının "başarısız" duruma düştüğünden bahisle komiser yardımcılığına atandıktan uzunca bir süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğünün … günlü, … sayılı işlemiyle tekrar polis memurluğuna atanması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. ...” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Anayasa Mahkemesi kararlarında, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, "insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet" şeklinde tanımlanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi "hukuki güvenlik ilkesi"dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Diğer bir ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, "idari istikrar ilkesi" ise, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir.
Anayasa'nın 138. ve 2577 sayılı Yasa'nın 28. maddesi uyarınca idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesi bir zorunluluk ise de; iptal edilen işlemle üçüncü kişiler yönünden kazanılmış bir hak doğmamış olsa da, eğer subjektif kazanımlar söz konusu ise, bu subjektif etki ve sonuçların korunması da yukarıda değinildiği üzere hukuki güvenlik ve idari istikar ilkelerinin bir sonucudur.
Uyuşmazlıkta, hatalı soruların yargı kararıyla iptali sonrasında idarece yeniden yapılan değerlendirme sonucunda sıralamaya giremeyerek başarısız oldukları anlaşılan kursiyerlerin ilişikleri kesilmeyip kursa devamı sağlanmış ve davacının durumunda olduğu gibi bu kişiler kursu başarıyla tamamlayarak komiser yardımcısı olarak atanmak suretiyle, bu statüleri gereği kişisel kazanımlar elde etmişlerdir.
Bu durumda, davacının komiser yardımcısı olarak atanmasından yaklaşık üç yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle, subjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde, komiser yardımcılığından polis memurluğuna atanması yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacının komiser yardımcılığına, hukuk müşavirliğinin görüşü doğrultusunda yapılan bir değerlendirme sonucunda atandığı, idarenin açık mevzuat hükmüne aykırı bir uygulamasından söz edilemeyeceği, maddi olay yönünden de hatalı bir saptamaya dayanılmadığı görüldüğünden, bu atama işleminin açık hataya dayandığı ve her zaman geri alınabileceği sonucuna varılamayacaktır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/11/2017 günlü, E:2016/4102, K:2017/3389 sayılı kararı da bu yöndedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE;
2. ... İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize tabi ilk kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA;
3. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 3622 sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası uyarınca ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 22/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar, Danıştay Beşinci Dairesinin 23/11/2020 günlü, E:2016/37866, K:2020/5300 sayılı kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, davacının karar düzeltme isteminin reddi gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.