11. Hukuk Dairesi 2018/5660 E. , 2019/6913 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/06/2018 tarih ve 2016/723 E- 2018/428 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabul kısmen reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi"nce verilen 23/10/2018 tarih ve 2018/1355 E- 2018/1347 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı borçlu Camvit Seramik San. Ve Tic. A.Ş’nin ortağı olduğunu ve davalı şirkete nakit olarak borç verdiğini, borç miktarının 31/12/2011 tarihi itibariyle 505.871,90 TL"ye ulaştığını, Kadıköy 14. Noterliği vasıtasıyla 22/01/2013 tarihli ihtarname gönderilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2015/11434 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra dosyasına sunduğu dilekçe ile borcun 294.371,90 TL’lik kısmını kabul ettiğini, ancak borcun kalan kısmına ve faiz oranına itiraz ederek takibin bu kısım yönünden durduğunu, müvekkilinin alacağının şirket kayıtlarından tespit edilebileceğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle davalının %40"dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında ticari nitelikte bir ödünç alma ilişkisi bulunmadığını, bugüne kadar hiç bir ortağa verdiği borç sebebiyle faiz ödenmediğini, davacının %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının defter kayıtlarından davacının 303.871,90 TL alacaklı olduğu ve bu alacağın 294.371,90 TL"lik kısmının ödendiği, kalan 9.500,00 TL"nin de 17/05/2012 tarihinde ve 14/05/2012 tarihinde ödendiği kayıtlı olmasına rağmen ödeme belgelerinin bulunmadığı, mevcut defter ve kayıtlarına göre davalının davacıya borcunun 9.500,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine itirazının 9.500,00 TL asıl alacak 2.960,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.460,55 TL yönünden iptaline, bu kısım üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, takip sonrası asıl alacağa %10,5 ve değişen oranda avans faizi uygulanmasına, asıl alacak likit olduğundan %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, reddedilen kısım yönünden davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı tarafın istinaf talebinin kısmen kabulü ile, davalı lehine reddedilen kısım yönünden AAÜT. 13. maddesi gereğince vekalet ücreti verilmesi gerekirken, kabul edilen miktar üzerinden karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının diğer kısımları baki kalmak kaydıyla, hükmün 7 nolu bendinin "davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 27.755,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacının ortağı olduğu şirkete verdiğini iddia ettiği borcun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda özetlendiği şekilde; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının diğer kısımları baki kalmak kaydıyla hükmün 7 nolu bendindeki “davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden yürürlükte bulunan AAÜT"nin 13/2.maddesi uyarınca hesaplanan 12.460,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine" ibaresinin kaldırılarak," "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nce reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 27.755,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" şeklinde düzeltilmesine ibarelerine yer verilmek sureti ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 madde hükmü uyarınca, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince anılan husus nazara alınmaksızın yani yerel mahkeme hükmü kaldırılıp yeniden esas hakkında karar verilmeden yazılı şekilde yerel mahkeme hükmünün diğer kısımları baki kalmak kaydıyla davalı yararına vekalet ücretini düzenleyen 7 no"lu bendindeki ibarelerin kaldırılarak düzeltilmesine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.