11. Hukuk Dairesi 2018/5417 E. , 2019/6910 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12/04/2018 tarih ve 2017/404-2018/426 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 15/02/2012 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında alınan 2, 3 ve 4. maddelere ilişkin kararların hukuka uygun olmadığını, söz konusu toplantı çağrısının görev süresi bitmiş olan müdür tarafından yapılması nedeniyle çağrıda usulsüzlük bulunduğunu, ortaklar kurulunun kanunun öngördüğü şekilde toplanmadığını, toplantıya ortak sıfatı olmayan kişilerin katıldıklarını, tasfiye kararının, karar nisabına aykırı bir biçimde alınıp hükümsüz olduğunu, tasfıye kararı alınmadan önce ortaklara şirketin mali durumu ile ilgili hiçbir bilgi verilmediğini, davalı şirket müdürünün kendi ibrasında oy kullandığını, tasfıye memuru olarak da şirketi tasfiyeye sürükleyen kişinin seçildiğini ileri sürerek 15.02.2012 tarihli toplantıda alınan 2, 3 ve 4. kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şirketteki hissesinin 1 pay olduğunu, bu ortaklık payının da şirketin kurulması için yasanın aradığı kişi sayısına ulaşabilmek için verildiğini, davacının ortaklık payı için herhangi bir bedel ödemediğini, karşılıksız hissedar olduğunu, gerçek pay sahibi olmadığından inançlı malik olduğunu, işbu davayı açmakta iyiniyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; davacının davalı şirkette inançlı malik konumunda olduğu, inançlı malik olan davacının işbu davayı açmasının inanç gösteren ..."in söz konusu ilişkinin başında tespit ettiği amaca uygun olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, TMK 2. maddesine göre herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uygun davranmak zorunda olduğu, davacının inançlı malik olmasına rağmen açmış olduğu davalarla şirketin ticari faaliyetlerini aksattığı, genel kurulda alınan tasfiye ve ibra kararlarına karşı iptal davası açmasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davalı şirketin ortaklarının ortaklığı sürdürebilme imkanlarının kalmadığı, müdürün görev süresi bitmiş olsa bile yeni yönetim kurulu seçilene kadar görevini sürdürebileceği, bu sebeple genel kurula toplantı çağrısı yapabileceği, çağrının usulsüz olmadığı, genel kurul toplantısında alınan kararların TTK 372 ve 378. maddelerindeki nisaba uygun olarak alındığı, davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davalı limited şirketin 15.02.2012 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının, savcılık soruşturması sırasında verdiği ifade ve davalı savunması kapsamında inançlı malik olduğu kabul edilerek genel kurulda alınan tasfiye ve ibra kararlarına karşı iptal davası açmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının savcılık soruşturma dosyasında “Alternatif Pera ve Delta Ltd. Şirketlerine benim de çok küçük oranda ortak olduğum doğrudur. Ancak bu ortaklık ...’in annesi ve kardeşleri ile kavgalı olması ve benden başka yakın arkadaşı bulunmaması sebebiyle hatır için kurulmuş bir ortaklıktır” ifadesinde bulunduğu, davacının savcılıkta vermiş olduğu bu beyanından inançlı ortak olduğunun kabulünün mümkün bulunmadığı, davacının inançlı malik olduğunun davalı tarafça da ispatlanamadığından davacının gerçek ortak olduğunun ve dava açma hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Ayrıca, davacı vekili, dava dilekçesinde yönetim kurulunun ibrasına dair kararın TTK’nın 374. maddesi hükmüne aykırı alındığını şirket müdürünün kendi ibrasında oy kullandığını ileri sürerek yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın da iptalini talep etmiştir.
TTK’nın 374. maddesinde oy hakkının kullanılamayacağı iki hal “mahrumiyet” başlığı altına öngörülmüştür. Anılan hükme göre, pay sahiplerinden hiç biri, kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füru ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya konu olan müzakarelerde oy kullanamayacağı gibi, şirket işlerinin görülmesine her hangi bir suretle katılmış olanlar yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair kararlarda oy kullanamazlar. Karar yeter sayısının belirlenmesinde TTK’nın 374. maddesi uyarınca kullanılması mümkün olmayan oylar hesaba katılmaz. Nisap, yasak dışında kalan kullanılabilir oy sayısına göre belirlenir. Bir ibra oylamasında oy hakkından yoksun olan kişilerin oy kullanmış olması, tek başına kararın geçersizliğini gerektiren bir sebep teşkil etmez. Diğer bir deyişle kararın geçersiz kılınması için TTK’nın 374. maddesine aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerekir. Mevcut oy dağılımı içinde yoksun oyların kullanılmış olması sonuca etkili değilse ibra kararı geçerliliğini muhafaza eder (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 2009, 11. Basım, syf.357,358). Bu itibarla mahkemece, anılan hususlar değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.