Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6926
Karar No: 2019/1562
Karar Tarihi: 06.03.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/6926 Esas 2019/1562 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/6926 E.  ,  2019/1562 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kardeşi davalı ... ve diğer dava dışı pay sahipleri ile birlikte taşınmazlarda revizyon yapılacağı düşüncesi ile Siirt Noterliğinin 30.09.2014 tarihli 17431 yevmiye nolu vekaletnamesi ile davalı kardeşinin oğlu olan diğer davalı ..."ı vekil tayin ettiğini, davalının anılan vekaletnameyi kullanarak 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını diğer davalı ..."a satış suretiyle devrettiğini, temlikin kendisinden habersiz ve rızasına aykırı yapıldığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının payı oranında iptali ile adına tesciline, olmazsa bedele karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davacının çekişmeli taşınmazlardaki payını devretmek amacıyla vekaletname verdiğini, aynı amaç için Siirt Noterliğinin 15.09.2014 tarihli 16346 yevmiye nolu vekaletnamede düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    -KARAR-
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 15.20.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.03.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı, paydaşı olduğu 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazlarda, revizyon yapılacağı söylenerek davalı ... tarafından vekalet istenmesi üzerine ...’ın oğlu ...’a vekaletname verdiğini, bu vekalet ile işlem yapılamadığı söylenerek, satış yetkisi içeren vekalet istenince, ikinci kez ...’a satış yetkisi içeren vekalet verildiğini, vekilin, davalı babasına taşınmazlardaki paylarını devrettiğini, vekaletin aldatılarak alındığını ileri sürerek, davalı adına olan tapunun iptaliyle payı oranında tapuya tescilini, kabul edilmezse şimdilik 1.000,00 TL zarar bedelinin satış tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiş, keşif de belirlenen bedel üzerinden, tazminat talebini, 01.02.2016 tarihinde 10.801.00TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazları miras bırakanın kendisine bıraktığını taşınmazların devri için tüm mirasçılardan vekaletname istediğini, vekaleten satış suretiyle devrin yapıldığını, davacının taşınmazlarda hakkı veya keşifte belirlenen nakti bedelin kendisine verilmesinde sakınca olmadığını, davacının hissesine düşen oranda tapunun iptali ile tescilini veya hisseye tekabül eden bedelin verilmesini karar verilmesini istemiş, davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının noter huzurunda düzenlediği resmi vekaletnamenin iradesine uygun olduğu, satış yetkisi veren vekaletname kullanılarak yapılan taşınmaz devrinin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, mahkeme kararı oy çokluğuyla onanmıştır.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, 15.09.2014 tarihli vekaletname ile , Siirt İli, Tillo ilçesinde mirasen intikal eden tüm taşınmazlarının mirasçılık belgesine göre intikali, ifraz, tevhit, parselasyon, kamulaştırma, kiralama,doğrudan gelir desteği alma ve taşınmaz alımı için davalı ...’u vekil tayin ettiği, davacının, 30.09.2014 tarihinde de, ilk vekaletnamedeki yetkilere ilaveten, satış yetkisi içeren ikinci vekaletnameyle yine davalı ...’u vekil atadığı, davacının 1/8 paydaşı olduğu 166 ada, 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazlarda ki paylarının vekili davalı ... tarafından 20.10.2014 tarihinde satış suretiyle vekilin babası ...’a devredildiği, aynı resmi akitle diğer paydaşlarında paylarını davalı ...’a temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
    Dava dilekçesinin içeriği, davacı vekilinin aşamalardaki beyanları, iddianın ileri sürülüş biçimden, davacının, aldatma (Hile) ile alınan vekalet kullanılarak temlikin yapıldığı iddiasına dayandığı, bu iddianın, vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine ilişkin olduğu açıktır.
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 sayılı. Türk Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve aynı kanunun 506. maddesinde (818 sayılı B.K’nın 390.) maddesinde aynen; "Vekil vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hallerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcudan doğan sorumluluğun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
    Davalılar delil bildirmemiş, davacı tanıklarından, ilk vekaletnamede tanık sıfatıyla yer alan davacı tanığı silahattin, davacının, mülkiyet hakkını devretmek için vekalet vermediğini, tapu takip işlemlerinin yürütülmesi için vekalet verdiğini beyan etmiş, davacı tanığı ..., tarafların kardeşi ve taşınmazlarda paydaş olduğunu, devletin el koyduğu taşınmazların geri alınması için revizyon yapılmak üzere davalı ..."ın vekaletname istediğini, ilk vekaletten sonra satış ve intikal yetkisi içeren ikinci vekalet istenince, davalıya güvenerek, tapu işlemleri için davacı ..., ... ve kendisinin davalının oğlu ...’a vekalet verdiklerini, tapu müdürlüğünden, telefonuna gelen mesaj üzerine taşınmazların satıldığını öğrenince vekili azlettiğini, satış iradesi ile vekalet verilmediğini, bedelde ödenmediğini, davalı ...’ın asıl amacının, babasından kalan malların devrini sağlamak olduğunun anlaşıldığını bildirmiş, tanık Sait, davalı ...’ın 30 yıl baba ve annesiyle yaşadığını, kardeşlerin, murisin hak olarak davalıya bıraktığı taşınmazların devri için vekalet verdiklerini, davacının aldatıldığını düşünmediği beyan etmiştir.
    Belirtilen ilkeler, somut olgular, tanık anlatımları, davalı ...ın 11.12.2014 tarihli beyanı birlikte değerlendirildiğinde, davacının tapu takip ve tapuda revizyon işlemleri için vekalet verdiği, vekil edenin satış iradesinin bulunmadığı, baba oğul olan davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları, vekaletin kötüye kullanıldığı saptanmış olmakla, tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Öte yandan, davacı terditli olarak tazminat talep etmiştir. Temlikte bedel ödenmediği tarafların kabulündedir. Davalı ...’ın 11.12.2014 tarihli cevap dilekçesinde ki beyanları değerlendirilmeden, bu konuda olumlu olumsuz karar verilmemesi de yerinde değildir.
    Hal böyle olunca; belirtilen gerekçelerle tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği ve tazminat talebi yönünden de olumlu olumsuz karar verilmemesinin yerinde olmadığı bu yönlerden kararın bozulması gerektiğini düşündüğümden, davanın reddine dair mahkeme kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi