Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/1613
Karar No: 2021/1557
Karar Tarihi: 22.09.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1613 Esas 2021/1557 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1613
Karar No : 2021/1557

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) :1- …
2- … Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2019/1141, K:2021/2007 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir İli, Buca İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti Hazine adına kayıtlı, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin Cumhurbaşkanlığının 10/01/2019 tarih ve 595 sayılı kararıyla onaylanan, 10/01/2019 tarih ve 30651 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren NİP-36370 sayılı 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin ve UİP-36272 sayılı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 17/02/2021 tarih ve E:2019/1141, K:2021/2007
sayılı kararıyla;
Davalı idarelerin ehliyet ve süre itirazları ile davacının Anayasa'ya aykırılık iddiasının yerinde görülmediği belirtilerek,
Dairelerince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda;
- Hem 1/5000 ölçekli nazım imar planı hem de 1/1000 ölçekli uygulama imar planı için tek bir plan açıklama raporu hazırlamasının, hazırlayan kurumun aynı olması, ele alınan planlama alanına ölçekler arası bütüncül yaklaşma gerekliliğine aykırılık arz etmediğinden sakınca olmadığı, ancak raporun yeterli ayrıntıda olmadığı,
- İmar planı değişikliklerinin gerekçesinin plan açıklama raporunda ortaya konulmadığı,
- 05/03/1999 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "belediye hizmet alanı", "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu" ve "ilkokul alanı" kullanımlarına ayrılan taşınmazın, dava konusu planlarla "ticaret" ve "park" alanı olarak önerildiği, "ilkokul alanı" kullanımının korunduğu, dolayısıyla, yapılan plan değişikliğinin "belediye hizmet alanı" ile "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu" olarak belirlenen alanları kapsadığı,
- Dava konusu alanın günümüze kadar değerlendirilmediği, üzerinde inşaat artıkları ve kaçak yapıların bulunduğu, oysa ki bu alanın kent için önemli sayılabilecek alanların ve ulaşım sistemlerinin yakınında bulunduğu, parselin güney-güneybatı kenarındaki yoldan hafif raylı sistemin geçtiği ve önünde bir durağının yer aldığı, raylı sistemin dava konusu parselin 80-95 metre kuzey- kuzeydoğusundan geçtiği,
- Taşınmaza verilen ticaret alanı fonksiyonu altında; banka, ofis-büro, alışveriş alanları, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi birçok kamusal amaca hizmet eden kullanımların bulunduğu, bu kullanımların yakın çevrede bulunan üniversite ve konut alanları için önemli olduğu, ancak araç trafik yükünü artıracağı,
- Dava konusu taşınmazın önceki fonksiyonu olan "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu"nun ilkokul ve yurtların yakınında güvenlik ve sağlık nedeniyle uygun olmadığı,
- "Belediye hizmet alanı" olmasının gerekliliğine ilişkin İzmir Büyükşehir Belediyesinin 08/06/2018 tarihli kurum görüşünde, bu alanın itfaiye alanı için uygun alan olup olmadığına ilişkin bilimsel kanıt sunulamadığı,
- Buca'da dava konusu alana yakın iki itfaiye istasyonunun bulunduğu, birinin 5,6 km uzakta (Buca İtfaiye Grubu), diğerinin 3 km uzakta (Evka-1 İtfaiye Grubu) yer aldığı, bu alana Evka-1 İtfaiye Grubunun ana yollar vasıtasıyla 5,5 km, kestirme yollar kullanılarak 4 km mesafeyle ulaşılabildiği,
- İmar planı değişikliklerinin üst ölçekli 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planlarına uygun olduğu, yalnızca yakın çevresinin gereksinimini karşılamaya dönük bir karar olarak değerlendirilmesinin olanaklı görülmediği, öngörülen yapılaşma hakkı ile elde edilebilecek 20.834,90 metrekare büyüklüğündeki bir ticari yapılaşma kararının tek ada/parsel düzeyinde plan değişikliği ile yapılmasının planlama ilkelerine uygun olmadığı,
- Dava konusu taşınmazın önceki fonksiyonu olan belediye hizmet alanının ne sosyal altyapı alanı ne de teknik altyapı alanı olarak değerlendirilebileceği, ancak belediye hizmet alanının kullanım amacına göre plan değişikliğinde dikkate alınması gerektiği, davaya konu imar planı değişikliği ile sosyal, kültürel donatı alanı ve teknik altyapı kullanımını azaltıcı yönde bir değişiklik yapılmadığı, sosyal donatı dengesini bozucu nitelik taşımadığı,
- "Park" kullanım kararının küçük olmasına rağmen "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu"nun yerini almış olmasının, yakın çevredeki eğitim kurumlarının varlığı ve güvenlik gerekçeleriyle uygun olduğu,
- Dava konusu alanın çevresini üçer şeritli tek yön yolların çevirdiği, bu yollarda yoğun araç trafiğinin olmadığı, geniş sayılabilecek yolların olmasının araç trafiği baskısını azaltacağı düşünülebilirse de alan için önerilen yapılaşma koşullarının bu durumu tersine çevirebileceği,
- Ticaret alanı için E:2,40, Yençok:6 kat yapılaşma koşulu belirlendiği, plan açıklama raporunda ulaşım ve altyapı yüküne ilişkin irdelemeye yer verilmediği, bölgeye ilişkin mevcut imar planlarındaki yapılaşma koşullarının 4 katlı, ön bahçe 5 metre, yan ve arka bahçe mesafelerinin 3 metre olarak belirlendiği, bölgedeki yapılaşmaya göre dava konusu taşınmazın emsalinin bölgedeki yapılaşmaya göre 0,50 fazla olduğu, bu nedenle, dava konusu imar planlarının, İmar Kanunu'nun ek 3. maddesinde belirtilen özelleştirme planlarının "çevre imar bütünlüğünü bozmayacak" nitelikte olması koşulunu sağlamadığı, dava konusu imar planlarının şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı,
Yönünde tespitlere yer verilmiş ise de; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda imar planı yapma yetkisinin olduğu, dava konusu imar planları yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı ve bu alanın yukarıda açıklanan önceki kullanımlarının değerlendirildiği, özelleştirme programına alınan alanda 3194 sayılı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yalnızca dava konusu parsel ile sınırlı bir alanda imar planı değişikliği yapılabileceğinden, bu alanda sosyal teknik altyapı alanı ayrılmasının mutlaka gerekli ve zorunlu olmadığı, bilirkişi raporundaki planlama alanının çevresine ilişkin fotoğraflardan tespit edilen bölgedeki yapılaşma koşulları da göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu imar planı değişikliklerinin çevre imar bütünlüğünü bozmadığı, üst ölçekli plan kararlarına aykırılık içermediği ve dava konusu imar planlarında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26. maddesine aykırı planlama yapıldığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından sınırlı bir alanda imar planı yapılırken de sosyal ve teknik alt yapı alanı ayrılmasının zorunlu olduğu, idarelerinin kamusal yatırım talebinin dikkate alınmayarak belediye hizmet alanı kullanımının ticaret alanı kullanımına dönüştürüldüğü, yakın konumdaki itfaiye istasyonlarının yetersiz kalacağı, dava konusu imar planlarının imar mevzuatına, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunu ortaya koyan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek verilen Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Özelleştirme kapsam ve programındaki, İzmir İli, Buca İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti Hazine adına kayıtlı, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, Cumhurbaşkanlığının 10/01/2019 tarih ve 595 sayılı kararıyla onaylanan, 10/01/2019 tarih ve 30651 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren NİP-36370 sayılı 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve UİP-36272 sayılı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği kapsamında, ticaret, ilkokul, park ve otopark alanı ile yol kullanımlarına ayrılması üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde, nazım imar planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasında, "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler." düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un Ek 3. maddesinde ise, "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır. Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." düzenlemesi yer almaktadır.
14/06/2014 tarih ve 29030 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 26. maddesinde ise; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak imar planlarında değişiklik yapılabileceği, imar planlarında sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesinin esas olduğu, yürürlükteki imar planlarında öngörülen sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren plan değişikliği yapılamayacağı, imar planlarında bulunan sosyal ve teknik altyapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişikliklerinin zorunluluk olmadıkça yapılamayacağı, imar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun artırılmasına dair imar planı değişikliklerinde artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarının standartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılacağı kurala bağlanmış, Yönetmeliğin eki Ek-2 tabloda da farklı nüfus gruplarında asgari sosyal ve teknik altyapı alanlarına ilişkin standartlar belirlenmiştir.


HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca; özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılması gerektiği kuşkusuz olup; dava konusu imar planlarına ilişkin yargılamanın da belirtilen bu hususla birlikte, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesinin ikinci fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yalnızca dava konusu parsel ile sınırlı bir alana ilişkin imar planı değişikliğine gidildiği göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, Daire tarafından mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda; dava konusu imar planlarının şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı olduğu yönünde görüş verilmesine dayanak olumsuz tespitlerle birlikte, dava konusu taşınmazın 1990lı yıllarda yapılan imar planları ile "belediye hizmet alanı" kullanımına ayrılmasına rağmen atıl durumda olduğu ve üzerinde kaçak yapılaşmalar ile inşaat artıklarının bulunduğu, planlama alanında "ticaret alanı" kullanımına ihtiyaç bulunduğu, sosyal donatı standartlarının düşürülmediği, mevcut imar planlarında "belediye hizmet alanı benzin istasyonu" kullanımında olan kısmın dava konusu imar planları ile "park alanı" kullanımına ayrılmasının, çevre arazi kullanım kararıyla uyumlu bir yaklaşım olduğu, planlama kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesinden alınan kurum görüşünde dava konusu taşınmazın "belediye hizmet alanı" kullanımında kalması gerekliliğine ilişkin teknik ve bilimsel gerekçelerinin ortaya konulamadığı, dava konusu imar planlarının üst ölçekli planlar ile de uyumlu olduğu yönünde olumlu tespitlere de yer verildiği görülmektedir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan imar planlarıyla; yürürlükteki imar planlarında öngörülen sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren plan değişikliği yapılamayacağı açıktır.
Aynı şekilde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan, imar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun artırılmasına dair imar planı değişikliklerinde de, artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanlarının standartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılması, diğer yetkili idarelerce yapılan imar planı değişikliklerinde olduğu gibi bir zorunluluktur.
Bu nedenle temyizen incelenen Daire kararında yer alan; "3194 sayılı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yalnızca dava konusu parsel ile sınırlı bir alanda imar planı değişikliği yapılabileceğinden, bu alanda sosyal teknik altyapı alanı ayrılmasının mutlaka gerekli ve zorunlu olmadığı"na ilişkin gerekçede hukuki isabet bulunmamaktadır.
Ancak; dava konusu imar planları ile 624 ada, 8 parsel sayılı taşınmaza verilen "ticaret alanı" kullanım kararının, planlama alanına yerleşik ilave bir nüfus getirisinin olmayacağı göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu imar planlarında mevcut sosyal ve teknik altyapı alanlarına ilave yeni alanlar ayrılması gerekmemekle beraber, yürürlükteki imar planlarında öngörülen bu alanların küçültülmemesinin yeterli olacağı açıktır.
Nitekim, anılan bilirkişi raporundaki, mevcut sosyal ve teknik altyapı standartlarının düşürülmediği yönündeki tespit çerçevesinde, dava konusu imar planlarında, sosyal ve teknik alt yapıya yönelik kullanımlar yönünden, imar mevzuatına aykırı bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir.
Daire tarafından mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda, dava konusu imar planlarının şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı olduğu yönünde görüş verilmesine dayanak olumsuz tespitlerin incelenmesine gelince;
- 20.834,90 metrekare büyüklüğündeki bir ticari yapılaşma kararının tek ada/parsel düzeyinde plan değişikliği ile yapılmasının planlama ilkelerine uygun olmadığı tespiti yönünden; özelleştirme programına alınan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesinin ikinci fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yalnızca dava konusu parsel ile sınırlı bir alanda imar planı değişiklikleri yapıldığından, bilirkişi raporundaki bu olumsuz tespite itibar edilemeyeceği açıktır.
- Dava konusu alanın çevresini üçer şeritli tek yön yolların çevirdiği, bu yollarda yoğun araç trafiğinin olmadığı, geniş sayılabilecek yolların olmasının araç trafiği baskısını azaltacağı düşünülebilirse de alan için önerilen yapılaşma koşullarının bu durumu tersine çevirebileceği tespiti yönünden; anılan tespitte de belirtildiği üzere, dava konusu parselin etrafında üçer şeritli tek yön kullanıma açık geniş yolların bulunduğu, çevre imar düzenine bakıldığında, dava konusu parselin güney ve güneydoğusunda yoğun yapılaşmalar bulunmakla birlikte, dava konusu parselin bu yoğun yapılaşmaların dışında ve henüz yapılaşmasını tamamlamamış kısımda bulunduğunun anlaşıldığı, dava konusu taşınmaz için öngörülen "ticaret alanı" kullanım kararı nedeniyle araç trafiğinde mevcut duruma göre bir artış olması kaçınılmaz olsa da bilirkişiler tarafından yapılan bu tespitin öngörüden ibaret olduğu, mevcut yolların yetersiz olacağının teknik ve bilimsel verilerle ortaya konulamadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporundaki bu olumsuz tespite de itibar edilmemiştir.
- Dava konusu taşınmazın emsalinin bölgedeki yapılaşmaya göre 0,50 fazla belirlendiği, bu nedenle, dava konusu imar planlarının, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ek 3. maddesinde belirtilen özelleştirme planlarının "çevre imar bütünlüğünü bozmayacak" nitelikte olması koşulunu sağlamadığı tespiti yönünden; bilirkişilerce bu tespite, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanla ilgili olarak, 1990'lı yıllarda yetkili idareler tarafından yapılan, günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyen ve artık revizyon yapılması gerekli mevcut imar planlarındaki çevre yapılaşma koşulları değerlendirilmek suretiyle varıldığı anlaşılmakta ise de; dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın yakın çevresindeki konut alanları ile Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurt ve yönetim binalarının 6 ve 7 kat olacak şekilde yapılaştığı görüldüğünden, dava konusu imar planları ile ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza verilen yapılaşma haklarının çevre imar düzeni ile uyumlu olduğu saptanmıştır. Bu nedenle, bilirkişilerin anılan bu tespitine de itibar etme olanağı bulunmamaktadır.
- Dava konusu her iki imar planı için de ortak hazırlandığı anlaşılan plan açıklama raporunun, trafik yoğunluğu, çevre imar düzeniyle uyum, dava konusu taşınmazın itfaiye alanı olarak kalması gerektiğine ilişkin İzmir Büyükşehir Belediyesi kurum görüşünün karşılanmaması yönlerinden eksiklik içerdiğine ilişkin tespit yönünden; aynı bilirkişi raporunda yer verilen, dava konusu taşınmazın 1990' lı yıllarda yapılan imar planları ile "belediye hizmet alanı" kullanımına ayrılmasına rağmen atıl durumda olduğu, üzerinde kaçak yapılaşmalar ile inşaat artıklarının bulunduğu, planlama alanında "ticaret alanı" kullanımına ihtiyaç bulunduğu, mevcut imar planlarında "belediye hizmet alanı benzin istasyonu" kullanımında olan kısmın dava konusu imar planları ile "park alanı" kullanımına ayrılmasının, çevre arazi kullanım kararıyla uyumlu bir yaklaşım olduğu, planlama kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesinden alınan kurum görüşünde dava konusu taşınmazın "belediye hizmet alanı" kullanımında kalması gerekliliğine ilişkin teknik ve bilimsel gerekçelerinin ortaya konulamadığı, dava konusu imar planlarının üst ölçekli planlar ile de uyumlu olduğu yönündeki tespitler göz önünde bulundurulduğunda, plan açıklama raporunun belirtilen hususlar yönünden eksik olmasının, dava konusu imar planlarını tek başına hukuka aykırı hale getirmeyeceği değerlendirilerek, anılan tespite de itibar edilmemiştir.
Yukarıda yer verilen açıklama ve değerlendirmeler çerçevesinde; dava konusu nazım ve uygulama imar planlarının, planlama ve şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına, hukuka ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 17/02/2021 tarih ve E:2019/1141, K:2021/2007 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 22/09/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Anayasa'nın "Devletleştirme ve Özelleştirme" başlıklı 47. maddesinin ikinci fıkrasında, "Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
18/05/2018 tarih ve 30425 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7142 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca 02/07/2018 tarihinde kararlaştırılan 703 sayılı KHK'nın 85. maddesi ile 4046 sayılı Kanun'un "Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Görevleri" başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Başbakanın başkanlığında, Başbakanın belirleyeceği dört bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu (Kurul) kurulmuştur. Kurul, üyelerin tamamının katılımı ile toplanır ve kararları oybirliği ile alır. Kurulun sekretarya hizmetleri Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yürütülür." düzenlemesi yürürlükten kaldırılmakla birlikte, 4046 sayılı Kanun'un, Özelleştirme Yüksek Kurulunun görevlerinin sayıldığı 3. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme yürürlükte bulunmaktadır.
Her ne kadar, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin "Kurulların Görevleri" başlıklı geçici 8. maddesinde; bu Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde yapısı ve görevleri düzenlenmiş olan Kurul ve benzeri birimlerin bu maddenin yürürlüğe girdiği 09/07/2018 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine aktarılmayanlara ait ve politika belirlemeye ilişkin görev ve yetkiler haricindeki diğer görev ve yetkilerin Cumhurbaşkanlığına veya yetkilendirilecek kurum ya da makama devredilmiş sayılacağı belirtilmiş ise de, Özelleştirme Yüksek Kuruluna 4046 sayılı Kanun'la verilmiş görev ve yetkilerin bizzat kimin tarafından kullanılacağı konusunda açık bir kurala yer verilmemiştir.
Nitekim, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 8. maddesine dayanılarak hazırlanan 01/08/2018 tarih ve 2018/3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle 703 sayılı KHK ile yürürlükten kaldırılan 4046 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasında yapısı düzenlenen Özelleştirme Yüksek Kuruluna 4046 sayılı Kanun'la verilmiş görev ve yetkileri kullanacak makamın bizzat "Cumhurbaşkanı" olduğu belirtilmiştir. Görüleceği üzere, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname veya yasal bir düzenleme ile yetkili makam tespit edilmediğinden, Genelge'ye ekli 1 sayılı Cetvelin üçüncü sırasında Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait görev ve yetkileri kullanacak Makamı gösteren ayrık bir düzenlemeye daha gerek duyulmuştur.
Öte yandan, 4046 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasında yapısı düzenlenen Özelleştirme Yüksek Kurulunun görev ve yetkisinin tevdi edildiği makamın Cumhurbaşkanı olduğu 01/08/2018 tarih ve 2018/3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'ne ekli 1 sayılı Listenin üçüncü sırasında tespit edilmiş ise de, Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait görev ve yetkiler arasındaki özelleştirme kapsam ve programına alınan taşınmazlara ilişkin her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonlarının onaylanması hususunda karar verecek makamın, Genelge hükümleri ile tespit edilmesi, normlar hiyerarşisine açıkca aykırıdır.
Yetki kuralları, idari kararların, Anayasa ve kanunların yetkili kıldığı organ, makam ve kamu görevlileri tarafından alınmasını ifade etmektedir. "Görev ve yetki" kamu düzeninden olup, varlıkların özelleştirme kapsam ve programına alınması hususunda karar verecek makamın da alt düzenleyici işlem niteliğindeki Genelge ile değil, ancak üst hukuk normu niteliğindeki ve Anayasa'nın 47. maddesinin ikinci fıkrasının açık hükmü gereğince, kanun ile düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait görev ve yetkiler konusunda bizzat karar alacak makamın, üst hukuk normlarında belirlenmediği, 01/08/2018 tarih ve 2018/3 sayılı Genelge'ye ekli 1 sayılı Listenin üçüncü numarasında Genelge ile tespit edilmiş yetkiye dayalı şekilde işlem tesis edildiği dikkate alınarak dava konusu işlemin, yetki kuralları yönüyle hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 85. maddesinin (f) bendi ile 4046 sayılı Kanun'a eklenen geçici 29. madde, 09/07/2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla 703 sayılı KHK'nın yürürlüğe girdiği 09/07/2018 tarihinde "görülmekte olan işler"in, bu tarih itibarıyla devam eden özelleştirmeye ilişkin işlemler olduğu ve bu işlemlere yönelik yetkinin de "geçici" nitelikteki yasa hükmü ile eklendiği göz önüne alındığında, 703 sayılı KHK yürürlüğe girdikten sonra tesis edilen 10/01/2019 tarihli işlemin 09/07/2018 tarihi itibarıyla devam eden işler kapsamında olduğundan söz edilemez. Bu itibarla, 10/01/2019 tarih ve 595 sayılı Cumhurbaşkanı kararı, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un geçici 29. maddesi kapsamındaki görülmekte olan işler niteliğinde bulunmadığından, bu maddeye dayanılarak işlem tesis edilmesi hukuken mümkün değildir.
Kaldı ki, geçici 29. maddeyle, sadece bu Kanun hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunca "görümekte olan işlerin" Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağına ilişkin düzenlemeye gerek duyulmuş olması da, Özelleştirme Yüksek Kurulunun geçici 8. madde kapsamında olmadığını göstermektedir. Nitekim, dava konusu Karar'da da geçici 8. madde dayanaklar arasında gösterilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yetki yönünden hukuka aykırı olan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından Dairece verilen davanın reddine ilişkin kararın bozularak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi