11. Hukuk Dairesi 2018/4808 E. , 2019/6908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/11/2017 tarih ve 2016/514-2017/386 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle yapılan anlaşma sonucunda 21.11.2014 tarihli 15.375,00 Amerikan Doları tutarındaki fatura bedelinin ödenmediğini, bedelin tahsili amacıyla taraflar arasında depo taahhütnameleri imzalandığını, bu suretle konşimento şartlarına göre tahakkuk edebilecek demuraj tutarı ve ardiye ücretinin ödeneceğinin davalı tarafça taahhüt edildiği halde ödenmediğini, bu amaçla davalı aleyhine İstanbul Anadolu 5.İcra Müdürlüğünün 2015/9633 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, yapılan takibe itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile devamına ve lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunmuş, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu ancak, müvekkilinin deniz taşıması-navlun sebebiyle davacıya borcu bulunmadığını, davacının demuraj ve ardiye tutarlarını değil taşıma ücretini talep ettiğini oysa, müvekkilinin davacıya deniz yoluyla taşıma karşılığında ödemekle yükümlü olduğu tüm borcunu ödediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; her iki tarafında ticari defter ve kayıtlarının da usulüne uygun olarak tutulduğu, takibe ve davaya konu faturanın her iki şirket kayıtlarında da yer aldığı, davalı tarafından yapıldığı belirtilen ödemelere ilişkin tahsilat makbuzlarında ödemelerin takip ve davaya konu faturaya istinaden yapıldığını gösteren bir ibarenin mevcut olmadığı ve takip tarihi itibariyle davalının usulüne uygun olarak tutulduğu belirtilen kendi ticari defter ve kayıtlarında dahi davacı şirketin 31.573,00 Amerikan Doları alacaklı gözüktüğü ve sözkonusu bakiyelere takip ve dava konusu edilen fatura bedelinin de dahil olduğu, davacı şirketin kayıtlarında 21.11.2014 tarihli 15.375,00 Amerikan Doları tutarındaki faturanındavalı şirket kayıtlarına da alındığı davalının fatura içeriği hizmeti almadığı yönünde itirazın bulunmadığı, davalı şirket tarafından konşimento şartlarına göre demuraj tutarı ve ardiye ücretinin ödenmesinin kabul ve taahhüt edildiği, davacı şirketin takibe konu alacağının sabit olduğu ve davalı tarafından ödenmediği gerekçesiyle ve davalının temerrüt tarihi de ihtarnamenin tarihine göre değerlendirilmekle davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün 2015/9633 esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 15.631,53 Amerikan Doları üzerinden devamına, bu bedelden asıl alacak 15.375,00 Amerikan Dolarına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, %20 (8.284,71 TL) tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, faturaya dayalı olarak yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, 21.11.2014 tarihli ve 15.375,00 Amerikan Doları tutarındaki faturaya dayalı olarak takip başlatmış, davalı ise bu tarihten sonra yapılan ödemeleri gösterir belgeler ibraz ederek takip ve dava konusu borcun ödendiğini savunmuştur.
6098 sayılı TTK’nın 101 inci maddesine göre; birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. Yine aynı Yasa"nın 102 inci maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelen borç için yapılmış sayılır. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.
Somut olaya gelince; davacı, cari hesap alacağını takibe koymamıştır. Mahkemece, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup rapora göre; davacının defterinde davalı, takip tarihi itibariyle 36.253,00 Amerikan Doları borçlu, davalının defterinde ise davacı, takip tarihi itibariyle 38.104,67 Amerikan Doları alacaklı görünmektedir.Cari hesap alacağının hangi faturalardan kaynaklandığı ise mahkemece alınan bilirkişi raporundan anlaşılamamaktadır. Davalı tarafça ibraz edilen ödeme belgelerinde de hangi fatura nedeniyle ödemede bulunulduğuna dair herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, ödemelerin yapıldığı tarih itibariyle henüz başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı, bu nedenle ödemelerin vadesi ilk önce gelmiş borç için yapılmış sayılacağı, birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsubun orantılı olarak yapılması gerektiği, ezcümle yukarıda gösterilen kanun hükümleri gözetilmek suretiyle, taraf defterlerinin bilirkişilere inceletilerek ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.