9. Hukuk Dairesi 2013/6231 E. , 2013/17016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini belirterek, kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.11.2012 gün ve 2012/33884 Esas, 2012/37332 Karar sayılı kararı ile “Dairemizin istikrarlı uygulaması gereği, davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi, bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerektiği, hükme esas bilirkişi raporunda hafta tatil ücret alacağı hesaplanırken, davacı tanık anlatımları delil olarak değerlendirildiği, ancak davalı tanıklarının davalı işyerinde çalıştıkları bu nedenle tanıklıklarına itibar edilememesi gerektiğinin belirtildiği, oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçilerin aynı şekilde davalı aleyhine dava açan kişiler olduğu, davacının çalıştığı süre tüm hafta tatillerinde çalıştığına dair soyut tanık anlatımları dışında delil bulunmadığı, ayrıca davacının fazla mesai ücret alacağının haftada 45 saatin altında çalıştığı belirtilerek hesaplanmadığı, hafta tatili ücret alacağı isteminin reddi yerine, yazılı şekilde kabul edilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, “aynı şartlara sahip yine davalı iş verene dava açan davacı tanıklarının dinlenmiş olduğu, aynı delil durumuna sahip kararların Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, bozma hafta tatili alacağı yönünden geçerli olarak kabul edilse dahi, aynı şartlara sahip olan 6 işçinin dosyasının Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından onanmasının çelişki oluşturduğu, bu durumun özellikle kararları bozulan işçiler yönünden hukuka olan ve yargıya olan güvenin sarsılmasına yol açabilecek mahiyette bir durum olacağı” gerekçesi ile bozmaya karşı direnilmiştir.
Direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Dairemizin 6352 sayılı kanunun 40. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ikinci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dairemizin “Davalı aleyhine dava açanlar tanık olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi, bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerektiği, hükme esas bilirkişi raporunda hafta tatil ücret alacağı hesaplanırken, davacı tanık anlatımları delil olarak değerlendirildiği, ancak davalı tanıklarının davalı işyerinde çalıştıkları bu nedenle tanıklıklarına itibar edilememesi gerektiğinin belirtildiği, oysa davacı tanığı olarak dinlenen işçilerin aynı şekilde davalı aleyhine dava açan kişiler olduğu, davacının çalıştığı süre tüm hafta tatillerinde çalıştığına
dair soyut tanık anlatımları dışında delil bulunmadığı, ayrıca davacının fazla mesai ücret alacağının haftada 45 saatin altında çalıştığı belirtilerek hesaplanmadığı, hafta tatili ücret alacağı isteminin reddi yerine, yazılı şekilde kabul edilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile verdiği bozma kararı usul ve yasaya uygun olup direnmenin yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 03.06.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.