14. Hukuk Dairesi 2016/7174 E. , 2019/1622 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18.09.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı, tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, tescil ve geçit hakkı tesisi istemlerine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinden ... Ltd. Şti’nin 310 parsel sayılı taşınmaz, ...’un 332 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesine malik olduklarını, diğer müvekkili ... Ltd. Şti’nin ise 332 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tesis kurmak ve madencilik yapmak maksadıyla bu taşınmazı kiraladığını, ayrıca ruhsatlı maden sahasını Maden İşleri Genel Müdürlüğünden devraldığını ve kendisine kullanacağı yolun gösterildiğini, bu şekilde müvekkillerinin mülkiyetinde ve işletmesinde olan taşınmazlardan genel yola çıkışının engellendiğini, müvekkilinin ana yola kavuşabilmesi için kesintisiz geçit hakkı kurulabilmesi ve enerji nakil hattı geçirilebilmesi için 4 metre genişliğinde tescil harici alanın davalı Hazine adına tescili ile geçit hakkı tesisine karar verilmesini; ayrıca, ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2009/211 Esas sayılı geçit hakkı kurulmasına ilişkin dosya ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, 19.01.2016 tarihli celsede, bu davada geçit hakkı taleplerinin olmadığını sadece tescil taleplerinin olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili, davanın usule aykırı olarak açıldığını, davacılardan ... Madencilik şirketinin malik sıfatı bulunmadığından taraf ehliyetinin olmadığını, ayrıca geçit hakkı ihtiyacının tescil harici bırakılan yerlerden karşılanamayacağını, zira bu yerlerin özel mülkiyete konu edilemeyeceğini davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hukuki yarar; davacının sübjektif hakkına hukukî koruma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır.
Hukuki yarar dava şartlarından olup (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesi), davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Bu şart, dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan olumlu dava şartları arasında sayılmaktadır.
Somut olayda; davacılar vekili 332 ve 310 parsel sayılı taşınmazlardan ana yola ulaşabilmesi için kesintisiz geçit hakkı kurulabilmesi amacıyla tespit harici alandan, mahkemece uygun görülecek kısmının davalı Hazine adına tescili ile tescili sağlanan yer üzerinden 332 ve 310 parsel sayılı taşınmazlar lehine geçit hakkı kurulmasını; ayrıca, eldeki davanın 2009/211 Esas sayılı geçit hakkı kurulmasına ilişkin dosya ile birleştirilmesini talep etmiş, daha sonra davacılar vekili 19.01.2016 tarihli celsede, bu davada geçit hakkı taleplerinin olmadığını sadece tescil taleplerinin olduğunu geçit hakkı tesisinin 2009/211 Esas sayılı dosya üzerinden yargılamasının devam ettiğini belirtmiştir. Geçit hakkı kurulması istemine ilişkin 2009/211 Esas sayılı dosyada eldeki davanın açılması için herhangi bir yetki ve süre verilmediği anlaşılmaktadır.
Hukuki yararın dava açıldığı anda mevcut olması gerekir; geleceğe yönelik hukuki yarar bir davanın açılması için yeterli olmadığından, davacıların bu davayı açmakta korunmaya değer bir hukuki yararları bulunmamaktadır.
Mahkemece, davacıların dava açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.