10. Ceza Dairesi Esas No: 2020/18330 Karar No: 2021/14336
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/18330 Esas 2021/14336 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir kişiye uyuşturucu kullanımından dolayı 'tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri' uygulanmasına ilişkin kararın, sanığın bilinen en son adresine değil, MERNİS adresine tebliğ edilmesinin usulsüz olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, sonraki karar ve işlemlerin hukuken geçersiz olduğunu ve dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iadesine karar veriyor. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre, gerçek kişilere yapılacak tebligat için bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa veya bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak normal tebligat yapılmalı, tebliğ imkansızlığı durumunda ise tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanun"unun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; Sanığın yokluğunda verilen 11/02/2014 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının, sanığın 08/11/2013 tarihinde savunması sırasında bildirdiği bilinen son adresi yerine MERNİS adresine doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre 17.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği anlaşıldığından; kesinleşmeyen karara ilişkin verilen sonraki karar ve işlemlerin hukuken geçersiz olduğu; Cumhuriyet savcısının 12.11.2015 tarihli temyiz isteminin 11/02/2014 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar "Durma" kararı niteliğinde olup itiraz yasa yoluna tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK"nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 27.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.