Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3587
Karar No: 2019/6804

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/3587 Esas 2019/6804 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/3587 E.  ,  2019/6804 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili 21.01.2014 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin......parsel sayılı taşınmazı, üzerinde hiçbir kısıtlama olmadan üçüncü şahıstan bedelini ödemek suretiyle satın aldığını..... sayılı kararı ile taşınmazın 18.855,58 m2"lik kısmının tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, kararın 12.05.2005 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, müvekkilinin zararının olduğunu belirterek şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    ....Hukuk Mahkemesinin 2015/148 Esas - 2015/427 Karar sayılı dosyasında, davacı vekili 30.03.2015 tarihli dilekçesinde; ...... 2014/40 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açtıklarını ve bu dosyada dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduklarını, Yargıtay’ın işbölümünde değişiklik olduğundan içtihat değişikliği olma ihtimalinin bulunduğunu, zamanaşımı süresinin de kısa süre içerisinde gerçekleşeceğini belirterek tapu iptale ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 12.05.2005 tarihinden itibaren faize karar verilmesini talep ederek şimdilik 10.000 TL ek faiz alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
    Davacı vekili, 11.07.2016 tarihinde harçlandırılmış, 29.06.2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile 588.167,40 TL tazminatın birleşen dosya da dikkate alınarak tapu iptale ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren faizi ile tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğe çıkarılmamış, davalı vekili, ıslah dilekçesi verildikten sonraki ilk celsede yapılan işlemin ıslah mahiyetinde olduğunu, ıslahı kabul etmediklerini, zamanaşımının dolduğunu beyan etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 588.167,40 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği 12/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından, 1957 yılında tapulama çalışması ile dava dışı kişi adına tescil edilen 9 sayılı parselin ifrazıyla oluşan .....parsel tarla vasfı ve 24.579 m2 yüzölçümü ile resen ifraz sebebiyle davacı adına tapuda kayıtlıyken ..... Mahkemesinin 2003/7 Esas - 2004/4 Karar sayılı kararı ile 18.855,58 m2’sinin tapu
    kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 12.05.2005 tarihinde kesinleştiği, kararın infaz edilip 1017 parselin tapu kütüğü kapatılarak 1101 parselin 18.855,58 m2 yüzölçümü ile orman vasfı ile tapuya tescil edildiği, 22/2-a çalışmaları sonucunda 1101 parselin 300 ada 9 parsel ve 19.605,58 m2 yüzölçümü ile tapuya tescil edildiği, eldeki asıl davanın 21.01.2014, birleşen davanın ise 30.03.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanuni düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tâbi tutulmuştur. Bu nedenle, eldeki davada tapu sicilinin tutulmasından doğduğu iddia edilen zararın tazmini istendiğine ve bu tazmini alacakla ilgili kanunda aksine bir hüküm bulunmadığına göre, bu zarar alacağının da, 6098 sayılı BK"nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tâbi olduğunun kabulü gerekir.
    Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, tapusu iptal edilen taşınmazının değerini talep etmiştir. Davacının, dava açıldığı tarihte taşınmazının değerini belirlemesi objektif olarak mümkün olduğundan davanın, belirsiz alacak davası olarak kabulü mümkün değildir. Bu husus Dairemizin yerleşmiş içtihatları ile de sabittir. Davacı vekili 29.06.2016 havale tarihli dilekçesini her ne kadar dava değerini düzeltme dilekçesi olarak ibraz etmiş ise de temyize konu dava belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığından bu dilekçe ıslah dilekçesi niteliğindedir. Doğduğu iddia edilen zarar, ......2003/7 Esas - 2004/4 Karar sayılı kararının kesinleştiği 12.05.2005 tarihinde ortaya çıkmıştır. Davacıların olası zararı 12.05.2005 tarihi itibarıyla oluşmuş, dava ve faize ilişkin birleşen dava 10 yıllık zamanaşımı süresinde açılmışsa da davacı vekili 29.06.2016 tarihinde yani 10 yıllık genel zamanaşımı süresinden sonra davayı ıslah etmiş, davalı Hazine de süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Bu itibarla, mahkemece, ıslah edilen miktar zamanaşımına uğradığından dava dilekçesindeki değer ve faize ilişkin açılan birleşen dava dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken ıslah edilen dava değerinin tamamı üzerinden hüküm kurulması doğru değildir.
    Mahkemece, tazminat istemine dayanak taşınmazın arsa vasfında olduğu kabul edilerek emsal metoduna göre değer belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda somut emsal olarak alınan .... köyü eski 658 parselin 04.06.1992 tarihindeki satışı değerlendirme tarihi olan 12.05.2005’a uzak olduğundan; .... köyü eski 1016 parselin 18.11.1999 tarihindeki satışı da iade ile getirtilen resmi akit tablosuna göre istimlaken belediyeye satış olup özel bir amaca ilişkin olduğundan bu satışların emsal alınması doğru görülmemiştir. Yine tazminata konu taşınmazın ve emsal alınan taşınmazların satış tarihinde imar planı içinde olup olmadıkları ve .... kesilip kesilmediği, değerlendirme tarihindeki arsa metrekare rayiç bedelleri takdir komisyonunca belirlenen emlak vergisine esas m² değerleri getirtilip bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda somut olayda, davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki (kararın kesinleştiği 12.05.2005 tarihi) karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri, ilgili belediye başkanlığı emlak vergi dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınan taşınmazın ise satış tarihinde imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    Ayrıca, davanın kabulüne karar verildiğinden ve davalı harçtan muaf olduğundan davacının yatırdığı harçların karar kesinleştiğinde istek halinde iadesine karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi