14. Hukuk Dairesi 2018/3088 E. , 2019/1617 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.01.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin gecekondusunun bulunduğu ... İli, ... İlçesi, 1683 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 133,59 metrekare yer için 10.12.1984 gün ve 3141 numaralı tapu tahsis belgesi verildiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan imar ıslah planı çalışmaları sonucunda 10087 ada 6 parsel olarak tescil edildiğini, yerin konut alanında kaldığını, davacının taşınmazın bedelini depo etmeye hazır olduğunu belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu tapu tahsis belgesine konu yerin 10087 ada 6 parselde kaldığını, müvekkili idare tarafından 2981 sayılı yasa gereğince tapuya dönüştürülme işlemlerinin yürütüldüğünü, idare tarafından dava konusu yere 242.640,00 TL kıymet takdiri yapıldığını, 02.11.2013 tarihli yazı ile davacıya tapu işlemlerine devam edip etmeyeceği hususunun sorulduğunu, davacının davalı belediyeye müracaat etmeyip iş bu davayı açtığını, tapu tahsis belgesinin kişisel hak sağlayan zilyetlik kaydı olduğunu, yerin tahsis edilen kişi adına tescilinin gerekmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalı ... adına kayıtlı ..., ..., ... Mah. 10087 ada, 6 parsel, 121,32 m2 alanlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 8683/12132 hissesinin davacı ... adına tesciline, fazlaya ilişkin davanın reddi ile bakiye 3449/12132 hissesinin davalı ... uhdesinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tahsise konu yerin bedelinin hak sahibi tarafından ödenmediği anlaşılmıştır. Kural olarak bedel ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması gerekir. Mahkemece, mahallinde keşif yapılmış, keşif sonucu alınan 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporunda taşınmazın metrekare değerinin belediye emlak metrekare birim değerine denk gelecek şekilde kıymet takdiri yapıldığı görülmüştür. Tahsis edilen 133.59 m2"den DOP kesildikten sonra kalan miktarın dava tarihindeki rayiç değeri belirlenmeli, bu bedel davacıya depo ettirilmeli, ondan sonra işin esasına yönelik bir karar verilmelidir. Noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; hükmün, bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.