20. Hukuk Dairesi 2019/4010 E. , 2019/6791 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili,.... Mahkemesine ibraz ettiği 18/08/2008 tarihli dava dilekçesinde özetle;....köyü, 101 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında orman vasfıyla tespit ve sonrasında Hazine adına tescil edildiğini, oysa dava konusu taşınmazın davacı ..."ya, murisi ....dan intikalen kaldığını ve 15 yılı aşkın süredir de nizasız, fasılasız, müşterek malik sıfatıyla zilyet olduğunu, murisinin taşınmaz üzerinde malik olduğunu gösteren tapu kaydının olduğunu beyan ederek; davalı adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle taşınmazın davacı adına tapuya tescilini talep etmiştir. Daha sonra davacı vekili 23/10/2012 havale tarihli dilekçesiyle davasını ıslah ederek, tapu iptal ve tescil davasına tazminat davası olarak devam edeceklerini, bu sebeple bilirkişi raporunda tespit edilen 13.494,09-TL. tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Birleşen ....Mahkemesinin 2008/130 E. sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde davacı ..."nın vekili; müvekkilinin.... mirasçısı olup, mirasçılardan ... tarafından dava edilen taşınmazda kendisinin de müşterek malik olduğunu belirterek taşınmazın hissesi oranında adına tescilini ve dosyaların birleştirilmesini talep etmiş, dosyalar birleştirildikten sonra görevsizlik kararı verilerek dosya asliye hukuk mahkemesine aktarıldıktan sonra mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilince temyiz edilen hüküm Yargıtay 5. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; ”Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; davacılardan ..."nın tapu maliklerinden ....."nın mirasçısı olduğu, dava konusu taşınmazın davacıların kök murisi "... .. oğlu ..." adına 1319 Mayıs, 33 sıra numaralı .... bir tapu kaydından geldiği, en son oluşan tapu kaydının 16.02.1981 tarihli olduğu, 2008 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 919 m2. yüzölçümündeki davaya konu taşınmazın geniş bir alanla birlikte 16.316.193,03 m2 miktarlı 101 ada 1 parsel olarak orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiği, davacının söz konusu tapunun iptaliyle adına tescili için işbu davayı açtığı, daha sonra 23.10.2012 havale tarihli dilekçe ile davasını tazminat davası olarak ıslah ettiği ve 13.494,09 TL. talep ettiği, bu arada tapu maliklerinden ..."nın da tapu iptali ve tescil davası açtığı ve her iki dava dosyasının birleştirildiği anlaşılmıştır.Bu durumda;
1-Davacı ... yönünden ıslah talebi dikkate alınarak tazminat hususunda inceleme yapılarak hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak karar verilmesi,
2-Davacı ... tarafından açılan ve birleştirme kararı verilen dava hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm kurulmaması, doğru görülmemiştir.” denilerek hüküm sair hususlar incelenmeksizin bozulmuştur.
Bozma ilamından sonra yapılan yargılama sırasında; birleşen dosya davacısı ... vekili, başlangıçta tapu iptali ve tescil istemli olarak açtıkları davayı 27/04/2015 tarihli dilekçesiyle tazminat davası olarak ıslah etmiş ve 17/11/2015 tarihinde ıslah harcını yatırmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; Mahkemenin 2012/189 E. sayılı dosyasıyla açılmış olan asıl davanın 30 günlük askı süresi geçtikten sonra tapu iptal ve tescil talebiyle açıldığı, daha sonra davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat davasına dönüştürüldüğü, yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2014/8404 E. - 2014/29295 K. sayılı 09.12.2014 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına uyularak bilirkişilerden raporlar aldırıldığı; öte yandan birleşen davada davacı vekilince, davacı "..." yönünden de tapu iptali ve tescil talebinin ıslah edilerek tazminat davasına dönüştürüldüğü; dava konusu .... köyü, 101 ada, 1 nolu parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın kadastro bilirkişisi tarafından (A) harfi ile gösterilen ve taralı olan 19.277,28 m2"lik kısmın bedelinin bilirkişilerce 110.651,58-TL. olarak tespit edildiği, davacılar vekilince 110.651,58-TL. üzerinden davanın ıslah edildiği, harcının vezneye yatırıldığı, dava konusu ....köyü, 101 ada 1 nolu parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın kadastro bilirkişisi tarafından (A) harfiyle gösterilen ve taralı olan 19.277,28 m2"lik kısmının en eski memleket haritasından, hava fotoğraflarının çakıştırılması neticesinde bilirkişiler tarafından 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi gereğince orman sayılan yerlerden olduğunun tespit edildiği, orman sayılan yerlerin zilyetlikle elde edilmesinin mümkün olmadığı ve bir şekilde tapulu olmasının da onun orman vasfı özelliğini ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle; asıl dava yönünden açılan tapu iptal ve tescil davasının reddi gerektiği; bozmadan önce davacı ... vekilince asıl davanın tazminat davası olarak ıslah edildiği, yapılan incelemede dava konusu 101 ada, 1 nolu parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın orman olması, TMK"nın 1007. maddesi gereğince de tapu sicilinin tutulmasında Devlet tarafından verilmiş herhangi bir zararın söz konusu olmadığı, kadastro tespiti sırasında usulüne uygun ve evveliyatına uygun tespit yapılmış olduğu gerekçesiyle asıl davacı ... tarafından açılan ıslahla tazminata dönüşmüş olan davanın reddine; bozma ilamından sonra birleşen davanın tazminat davasına ıslah edilmesi yerleşik Yargıtay uygulamaları ve HMK"nın 177/1. maddesi uyarınca mümkün olmadığından, birleşen davacının ıslah talebi kabul edilemeyeceğinden dava konusu 101 ada 1 nolu parselde tapuya kayıtlı taşınmazın kadastro bilirkişisi tarafından (A) harfi ile gösterilen ve taralı olan 19.277,28 m2"lik kısmına ilişkin açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle;
A-Asıl dava yönünden;
1.Davacı tarafça dava konusu ...köyü, 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılmış olan ve daha sonra 23.10.2012 havale tarihli dilekçe ile 13.494,09 TL tazminat olarak ıslah edilmiş olan davanın reddine,
B-Birleşen dava dosyası yönünden;
1.Açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davada davacılar vekili ve davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir
Dava, 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
1- İncelenen dosya kapsamına göre birleşen dava yönünden; 04.02.1948 gün ve 1948/3 E. - 1944/10 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; dava açıldıktan sonra; mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usüle müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen "ıslah"ın; Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 84. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı, açıklanmıştır.
Yine; 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğünden sonra, söz konusu 1948 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanıp uygulanamayacağına yönelik terreddütler nedeniyle Yargıtay İçtihadı Birleştime Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı ilamı ile, "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948/3 E. - 1944/10 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" dair karar verilmekle, ilke olarak bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu kesinleşmiş olup Dairemizce de re"sen dikkate alınması gerekmiştir.
O halde; yukarıda açıklanan kanun hükümleri ve içtihadı birleştirme kararı gereğince; bozma kararından sonra verilen ıslah dilekçesi ile talep sonucunun değiştirilemeyeceği açıktır. Somut uyuşmazlıkta; kanun gereği ve İçtihadı birleştirme kararları uyarınca bozma sonrasında ıslah işlemi yapılamayacağından, kanunla getirilmiş ve içtihadı birleştirme kararıyla birlikte de açıklığa kavuşturulan sınırlamaya aykırı şekilde yapılan ıslah işleminin mahkemece yok hükmünde sayılarak davaya tapu iptali ve tescil davası olarak devam edilmesi yerindedir. Bu durumda; tapu iptali ve tescile yönelik istem yönünden; dava konusu 101 ada 1 nolu parsel sayılı taşınmazın kadastro bilirkişisi tarafından (A) harfi ile gösterilen ve taralı olan 19.277,28 m2"lik kısmının en eski memleket haritasına, amenajman planına ve hava fotoğraflarına göre yapılan değerlendirmede 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi gereğince orman sayılan yerlerden olduğu tespit edildiğine, evveliyatı itibariyle orman sayılan yerlerin elde edilmesi mümkün olmadığına göre mahkemece birleşen tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, ... birleşen dosya davacısı olduğu halde gerekçeli karar başlığında ..."nın davacı olarak gösterilmemesi doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın birleşen dava yönünden düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
2- Davacı vekilince ibraz edilen asıl davaya yönelik dava dilekçesinin başlık kısmında davalı taraf gösterilirken; "Davalı: Hazine, (Orman İşletme Müdürlüğü)" şeklinde yazılmak suretiyle davacı tarafın, Hazineyi davalı taraf olarak gösterme iradesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle; başlangıçta tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davanın sonradan tazminat davası olarak ıslah edilmesi nedeniyle ıslah sonrasında devam edilen tazminat istemli davada yasal hasım sadece Hazinedir, Orman Yönetiminin ise tazminat istemli davada taraf sıfat yoktur. Dolayısıyla; davalı Hazinenin huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde, Hazine davaya dahil edilmeksizin esas hakkında hüküm kurulmuştur. Hazine ise, karar aşamasından sonraki temyiz aşamasında, temyiz dilekçesi sunmak suretiyle davaya müdahil olabilmiş ve kararın onanmasını talep etmiştir. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re"sen gözetilmelidir. O halde mahkemece; dava dilekçesi ve ekleri davalı sıfatıyla Hazineye tebliğ edilmeli, Hazine"nin davaya katılımı suretiyle taraf teşkili sağlanmalı ve delilleri toplanmalıdır. Netice olarak; açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik ve yetersiz inceleme neticesinde yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: 1) Birinci bentte açıklanan gerekçelerle, birleşen tapu iptali ve tescil istemli dava yönünden sair temyiz nedenleri yerinde bulunmadığından; gerekçeli karar başlığının davacılar bölümüne "..." isminin eklenmesine, hükmün, 6100 sayılı Kanunun 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle düzeltilerek onanmasına,
2- İkinci bentte açıklanan gerekçelerle; tazminat istemli asıl dava yönünden sair temyiz nedenleri yerinde bulunmadığından; asıl davada verilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.