11. Hukuk Dairesi 2018/5573 E. , 2019/6901 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/11/2017 tarih ve 2016/377 E.- 2017/444 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 04/10/2018 tarih ve 2018/300 E.- 2018/1010 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı TPMK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının ayırıcı unsuru olan ve 40 yıldan bu yana kullandığı "MODA" tanıtım işareti üzerinde korunmaya değer hakkının bulunduğunu, "MDÇ MODA" ibareli 5, 18, 25. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2005/42074, "MODA ÇANTA" ibareli 18. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2010/39505, "MODA ÇANTA KEMER SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ" ibareli 18. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2008/11717, "MODA ÇANTA KEMER" ibareli 18. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2009/23984, "MDÇ MODA" ibareli 35. sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2011/107928 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, kötü niyetli davalının "ModaVien" ibareli, 18, 25 ve 35. sınıftaki ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2015/60848 kod numarası verilen başvuruya, müvekkilince kötü niyet, önceye dayalı hak sahipliği, tanınmışlık ve iltibas gerekçeleriyle yapılan itirazın önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin "MODA" esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, YİDK"in 2016/M-8201 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının itirazına mesnet markalarla başvuru konusu ibare arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının markalarının "MODA" ibareli oldukları, markalardaki asıl ve ayırt edici unsurunun "MODA" ibaresinden oluştuğu, "MODA" ibaresinin değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük, geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan, göreneğe bakarak daha kısa süreli olan, çabuk değişebilen, öykünme yoluyla yayılan geçici davranış, giyim ve yaşama biçimi anlamlarına geldiği, anılan kelimenin marka kapsamındaki ürün ve hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürün ve hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, davalı başvurusunun konusu olan işaretin "ModaVien" ibaresinden oluştuğu, markadaki asıl ve ayırt edici unsurun "MODA" sözcüğü olduğu, davacı markaları ile başvuru konusu işaretin özellikle aynı tür ürün ve hizmetleri kapsaması sebebiyle görsel, sescil ve anlamsal olarak iltibasa neden olacak derecede benzer oldukları, başvuru konusu işarette "VİEN" ibaresinin yer almasının işareti anlamsal, görsel ve sescil olarak davacı markalarından ayırt edici kılmadığı, davacının markalarının, başvuru kapsamında yer alan 18, 25 ve 35. sınıf ürün ve hizmetleri aynen içerdiği, başvuru kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerle aynı dağıtım kanallarından geçtikleri, aynı işyerlerinde sunuldukları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunduğu, bu nedenle aynı tür sayılmalarının zorunlu olduğu, davacının "MODA" ibareli seri markalarının bulunduğu, davalı başvurusunun da bu seri markaların arasına sızmış bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, TPMK YİDK"nın 12.08.2016 tarihli ve 2016/M-8201 sayılı kararının iptaline, davalı başvurusu marka olarak tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinde tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "Moda Vien" ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet "MODA" asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olduğu, başvuruda yer alan "vien" ibaresinin başvuruya yeterli ayırt ediciliği katmadığı gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı TPMK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı tarafından “ModaVien” ibareli marka tescil başvurusuna karşı, dava tarafça yapılan itirazın nihai olarak reddine dair TPMK YİDK’nın 09.08.2016 tarih ve 2016/M-8201 sayılı kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacının itirazına mesnet markası “MODA ÇANTA KEMER SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ”, davalı başvurusunun ise “ModaVien” ibaresidir. Markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b. maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücü de dikkate alınmalıdır. Bu anlamda markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olan ibareler karşılaştırmada dikkate alınmaz. Tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gerekir. Esasen tanımlayıcı olmakla birlikte, KHK"nın 7/son maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edici kılınmakla marka olarak tescili sağlanan ibarelerin sadece tescilin sağlandığı gerekçesiyle kullanım tekeli kimseye bırakılamaz. Somut olayda, “MODA” ibaresinin tek başına tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığı, davalının başvuru markasında yer alan “Vien” ibaresinin ise markaya ayırtedicilik katacağının kabul edilmesi gerektiği hususu gözardı edilerek, hatalı değerlendirme ile ilk derece mahkemesince davanın kabulü ve bölge adliye mahkemesince de davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, TPMK YİDK kararının iptali yönünden verilen kararın davalı Kurum yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesinin TPMK YİDK kararının iptali yönünden verdiği kararın BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı TPMK"ya iadesine, 06/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.