20. Hukuk Dairesi 2017/6663 E. , 2019/6785 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu ......parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın 2012 yılında kesinleşmesi sonrasında taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının terkin edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu beyan ederek; şimdilik 1000,00 TL maddi tazminatın tapunun iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 06/02/2014 tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 22.916,64 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece; bozma öncesindeki 27.05.2014 gün ve 2013/223 E. - 2014/130 K. sayılı gerekçeli kararda; davanın kabulüne, 22.916,64 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 17.10.2016 tarih, 2015/3002 E. - 2016/9237 K. nolu ilamı ile; "...davacılar vekili dava dilekçesinde 1000,00 TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 06/02/2014 tarihli dilekçesiyle 22.916,64 TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı, buna göre mahkemece bu kanuni düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu" gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece eksik harcın ikmal ettirilmesi ve yapılan yargılama neticesinde; "davanın kabulü ile, 22.916,64 TL tazminatın dava tarihi olan 02/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacıların, adına kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde eldeki davayı açmasına ve arsa niteliğindeki taşınmaza emsal metodu kullanılarak değer belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; gerekçenin son paragrafının son kısmında “...Yargıtayın son dönem kararlarında bu tip tazminat davalarında kesinleşme tarihi itibariyle dava konusu yerin değerinin tespiti istenildiğinden davacı vekili de kesinleşme tarihi itibariyle talep etmiş olduğundan bilirkişi kurulunun raporunda kesinleşme tarihi itibariyle dava konusu yerin değeri 42.919,50 TL olduğu tespit edilmiş olduğundan buna göre davanın kabulüne karar verilerek 42.919,50 TL tazminatın kesinleşme tarihi olan 20/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" şeklinde dosya içeriği ile ilgili olmayan meblağdan ve tarihten bahsedilmesinden sonra, "hüküm" fıkrasının bir (1) numaralı bendinde; "davanın kabulü ile, 22.916,64 TL tazminatın dava tarihi olan 02/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklindeki ifadeyle hüküm tesis edilerek, gerekçeyle karar arasında çelişki yaratılmıştır. Hüküm fıkrasında yer alan karara aykırı gerekçe yazılması "gerekçe-hüküm çelişkisi" içerip bozmayı gerektirmiş ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçenin son paragrafının yukarıda gösterilen kısmının gerekçeden çıkartılarak yerine; “...Davanın kabulüyle, 22.916,64-TL. tazminatın dava tarihi olan 02/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 20/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.