19. Hukuk Dairesi 2016/8132 E. , 2017/5348 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesinin bulunduğunu, ... Kurulu"nun 12.03.2009 tarihli kararı ile akarkayıt sektöründe, bayilik sözleşmeleri ve bağlantılı olarak yapılan intifa, kira, ekipman vb. yetkiye sahip sözleşmelerden 5 yılı aşan süreler bakımından muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının belirlendiğini, buna göre taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında davalıya ait taşınmaz üzerinde müvekkili yararına 20 yıllık intifa hakkı tesis edilip 12.09.2005 tarihinde 27.356,00 TL intifa ivazı ödendiğini, ayrıca sözleşmenin intifa süresi sonuna kadar devam edeceğine inanılarak 273.560,00 TL de inkişaf bedeli ödemesi yapıldığını, taraflar arasındaki anlaşmanın süresinden daha erken sonlanması nedeniyle bu ödeme kalemlerinden geçersiz kalan süreye isabet eden 224.626,28 TL"nin 12.09.2005 tarihinden avans faizi ve KDV"siyle, bu bedelin davalı yedinde kaldığı sürede davalı tarafından elde edilen tüm semerelerin karşılığı olarak da 293.667,66 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve KDV"siyle, ayrıca akaryakıt istasyonuna yapılan zemin betonu, bina inşaatı niteliğindeki yapıların bedeli olarak amortisman değerleri de uygulanıp güncellenmiş değeri olan 16.266,97 TL"nin iktisap tarihinden itibaren avans faizi ve KDV"si ve son olarak ise davalıya ait taşınmaz üzerindeki intifa hakkının terkin edilmesi nedeniyle terkin harcı olarak müvekkili tarafından ödenen 15.620,85 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve KDV"siyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkiline 273.560,00 TL inkişaf bedeli ödediğini ancak taraflar arasında bu yönde yazılı bir anlaşma olmadığını, bu sebeple bu bedelin iadesinin istenemeyeceğini zira bu bedelin hibe, bağış niteliğinde olduğunu, müvekkilinin istasyonda bulunan ve davacıya ait ariyet malzemelerinin tümünü 10.01.2010 tarihinde davacı şirketin elemanlarına teslim ettiğini, terkin harç bedeli, inkişaf bedeli ve semerelerinin tahsili istemine ilişkin tüm taleplerin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre, istasyonun kurulu olduğu taşınmaz üzerinde davacı yararına 20 yıl süre ile intifa hakkının kurulduğu ve davalıya intifa ve inkişaf bedelinin bu 20 yıllık sürenin nazara alınarak ödendiği ancak ... Kurulu kararı çerçevesinde davacı tarafından intifanın 14.09.2010 tarihinde terkin ettirildiği, buna göre geriye kalan 14 yıl 11 ay 9 günlük süre bakımından yapılan bu ödeme kadar davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin kabul edilmesinin gerektiği, buna göre davacı tarafından davalıya ödenen 273.560,00 TL inkişaf bedelinin dava tarihi itibariyle güncellenmiş değerinin 294.421,03 TL, 27.356,00 TL olarak ödenen intifa bedelinin güncellenmiş değerinin ise 29.442,10 TL olup, intifa ve inkişaf bedelinin güncellenmiş toplam bedelinin 323.863,14 TL olmasına rağmen taleple bağlılık kuralı gereğince davacının intifa ve inkişaf bedeli bakımından talebinin 224.626,28 TL olduğu nazara alınarak bu bedelin davalıdan dava tarihinden işleyecek avans faizi ve faizin kdv"siyle birlikte tahsiline; davalıya ait taşınmaz üzerindeki davacı tarafından kurulan intifa hakkı davacının istemi üzerine 14.09.2010 tarihinde terkin edildiği ve dosyada mevcut bulunan belgelerden anlaşıldığı üzere 15.620,85 TL terkin harcının davacı tarafından ödendiği, Harçlar Kanunu"nun 58. maddesi uyarınca ve ilgili yönetmelik gereğince, ayni hak niteliğinde bulunan intifa hakkından mülkiyet sahibi lehine feragat edilmesi durumunda harcın kuru mülkiyet sahibi tarafından ödenmesi gerektiğinden davacı tarafça ödenen terkin harcının davalıdan dava tarihinden işleyecek avans faizi ve faizin kdv"siyle birlikte tahsiline; her ne kadar davacı tarafça intifa ve inkişaf toplam bedelinin davalı tarafa ödendiği ve davalının yedinde kaldığı süre içinde bu iktisap sayesinde elde ettiği ya da elde etmesi beklenen tüm semerelerin karşılığı da istenmiş ise de, davalıya ödenen bedelin ÜFE nazara alınarak dava tarihi itibariyle güncellendiği, başka bir deyişle davalı tarafa verilenin geçersiz kalan süreye tekabül eden kısmı tespit edilip dava tarihi itibariyle bu miktarın gerçek miktarının saptandığı ve esasında talep edilen semerelerin de bu tutarın içinde olduğunun kabulü gerektiğinden bu yöndeki davacı talebinin reddine ve son olarak ise davacının sabit yatırım talebi yönünden ise, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 03.06.2011 tarihli yazı cevabında akaryakıt istasyonundaki elektrik tesisatı ve tankın iade alındığı, bunun dışında alt yapı ve betonlama niteliğindeki sabit yatırım talebi yönünden alınan bilirkişi kök ve ek raporuna göre, istasyonda blok betonların bulunduğu ve bu betonların taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olduğu ancak istasyonun bulunduğu Van ilinin iklim koşulları ve kullanım yoğunluğu gözönüne alındığında bu betonlama işleminin 3 veya 5 yılda bir yenilenmesi gerektiği, buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin yaklaşık 5 yıl devam ettiği gözönüne alındığında akaryakıt istasyonuna davacı tarafından yapılan betonlama niteliğindeki yatırımın amortismanını doldurduğu, başka bir deyişle zaten sözleşme süresi içinde kullanım amacının yerine getirilip artık bu betonlamanın taşımaza ayrı bir değer katmayacağı anlaşılmakla davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; intifanın 14.09.2010 tarihinde ivazsız olarak terkin edildiği anlaşıldığından intifa bedelinin tahsiline yönelik verilen karar doğru olmamıştır.
3-Davalıya 23.08.2005 tarihinde 273.560 TL inkişaf bedelinin nakit olarak ödendiği anlaşılmakta ise de, sözleşmenin feshi halinde bayiye ödenen paranın iade edileceğine dair açık bir sözleşme hükmü bulunmadığından ve ayrıca yapılan keşif sonucunda davalının bu yatırımları kullanmadığı, sebepsiz zenginleşme hususunun gerçekleşmediği anlaşıldığından inkişaf bedeli adı altında davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentler uyarınca hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, 21/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.