6. Ceza Dairesi 2017/2612 E. , 2019/3445 K.
"İçtihat Metni"Mağdur ..."e yönelik yağma suçundan sanık ... hakkında üzerine atılı nitelikli yağma suçu açısından cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.11.2015 gün, 2014/549 Esas ve 2015/426 Karar sayılı hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 02.05.2016 gün 2016/ 2245 Esas ve 2016/4272 Karar sayılı ilamı ile;
""Olay tarihinden 5 gün sonra 05/05/2010 tarihinde suça konu telefonun ... isimli bir şahsın kullanımında iken ele geçtiği, ..."ın telefonu satın aldığı ..., ..."in satın aldığı ... isimli şahıslar hakkında TCK"nin 165. maddesi uyarınca suç eşyasını satın almak suçundan başlatılan soruşturma evrakının ayrıldığı; sanığın aşamalardaki savunmasında olay sırasında yanında kendisinden başka ... ve ... isimli şahısların bulunduğunu da belirtmesi karşısında; telefonun kullanıcılara ne suretle kim tarafından satıldığının tespiti amacıyla, suç eşyasını satın almak suçundan yürütülen sanıklar hakkındaki soruşturma sonucunun araştırılması, dava açılmış olması halinde her iki davanın birleştirilmesi gerekirse adları geçen kişilerin dinlenilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması ve gerekçede sanığın yükletilen suçu tek başına işlediği yönündeki anlatımın aksine, hükümde TCK"nin 149/1-a maddesi yanında, anılan maddenin (c) bendinin de uygulanması suretiyle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulması"" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 20.09.2016 gün 2016/217- 2016/369 sayılı kararı ile;
""Sanığı daha önceden tanıyan mağdurun polis merkezindeki samimi ve sebep sonuç ilişkisi içerisinde tutarlı olan anlatımı ve suça telefonun mağdurun elinden çıkmış olması ve mağdur ve sanığın açıklamalarında adı geçen ve haklarındaki soruşturma ayrılan ... ve ... "ün soruşturma sırasındaki anlatımları ve sanığın mağdurun iddiasını doğrulayan ve mağdurdan ele geçirdiği para ile mağdura poğaça ve meyve suyu aldırması ve poğaçadan yediğini kabul etmesi karşısında sanığın atılı suçu işlediği kanaatine ulaşılmaktadır. Her ne kadar mağdurun mahkememizdeki anlatımında polis merkezindeki ifadesinde kısmen aykırı hususlar bulunmaktaysa da uygulamada bu tür suçların kovuşturmasında sık sık rastlandığı üzere sanığın tutuklaması ya da muhtemel ceza tehdidi karşısında mağdurların ekseriye acıma duygusu ile soruşturma sırasındaki ifadelerinden kısmen döndükleri ve sanığı cezadan kurtarmaya yönelik tutum ve davranış içine girdikleri bir gerçektir, sanığa iftira etmesi için hiçbir sebep bulunmayan mağdurun samimi anlatımını delil olarak kabul etmek gerekir, soruşturma sırasında şüpheli sıfatıyla ifadelerine başvuran ... ve ... "ün mahkememizce tanık olarak dinlenebilmeleri düşünülebilir ise de adı geçenlerin yeminsiz olarak mahkememizde dinlenecek olmaları karşısında soruşturma sırasındaki ifadeleri vicdani kanının oluşumunda etkili görülmüştür. Her ne kadar bozma kararında suç konusu telefonun ... isimli şahsın kullanımında iken ele geçirildiği ve ..."ın telefonunu satın aldığı ... ve ..."in satın aldığı ... isimli şahıslar hakkında TCK"nin 165. maddesi uyarınca suç eşyasını satın alma suçundan başlatılan soruşturma evrakının ayrıldığı, telefonun kullanıcılara ne suretle kim tarafından satıldığının tespiti amacıyla suç eşyasını satın almak suçundan yürütülen sanıklar hakkındaki soruşturma sonucunun araştırılması dava açılmışsa her iki davanın birleştirilmesi, gerekirse adı geçen kişilerin dinlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği belirtilmiş ise de mağdurun sebep sonuç ilişkisi içerisinde samimi kabul edilen anlatımları karşısında olay dışı kalan ve sonradan meydana gelen olayların araştırılması sonuca etkili bulunmadığı gibi telefonun el değiştirmesine ilişkin olaylar sanığın suçu işlediğinin ya da işlemediğinin kanıtı kabul edilemez. Kaldı ki, suç eşyasını satın aldığı bildirilen ergin sanıklar hakkında kamu davası açıldığının öğrenilmesi halinde suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında açılan kamu davası ile o davanın birleştirilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a maddesi yanında anılan maddenin "c" bendinin de uygulanması suretiyle hüküm ve gerekçe arasında çelişki olduğu bildirilmiş ise de hüküm fıkrasında temel ceza olan 10 yıl hapis cezasına hükmedilmesi karşısında "c" fıkrasının yazılmış olması mahallinde düzeltilebilir daktilo hatası kabul edilmesi gerekirken bozma sebebi yapılması usule aykırıdır. Hükmün gerekçesi ile uygulanan yasa maddeleri karşısında hüküm ve gerekçe arasında çelişki olduğunu da kabul etmek mümkün değildir, sonuç olarak yapılan yargılama ve toplanan delillere ve duruşma sonucu edinilen vicdani kanaate göre sanığın 5237 sayılı TCK"nin 149/1-a maddesine uyan nitelikli yağma suçunu işlediği vicdani kanısına ulaşıldığından önceki kararda direnilmesi gerekmiştir."" gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün sanık ... savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Onama" istekli 11.08.2017 gün ve 2016/390025 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilen dosya;
5271 sayılı CMK"nin 307/3. madde ve fıkrasının 2. cmülesini değiştiren 02/12/2016 gün, 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Deişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 36. maddesi uyarınca; "Direnme kararlarının öncelikle kararına direnilen Daire tarafından incelenmesinin zorunlu kılınması” karşısında; yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Oluş ve dosya kapsamına göre, İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 20.09.2016 gün, 2016/217-2016/369 sayılı direnme kararı yerinde görüldüğünden,
"Dairemizin 02.05.2016 gün 2016/2245-2016/4272 sayılı bozma kararının" kaldırılmasına,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık ... savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak 6. Daire Başkanı ... ve Daire Üyesi ..."un muhalefetiyle ONANMASINA, 30.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
Mahalli mahkemenin 05.11.2015 gün ve 2014/549 esas, 2015/426 karar sayılı hükmü; dairemizin 02.05.2016 tarih ve 2016/2245-4272 sayılı kararıyla;
Eksik soruşturma ve hüküm fıkrası ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması noktalarından oy birliği ile bozulmuş;
Yerel mahkeme hükmünde direnmiştir.
Yüksek çoğunluk, direnme hükmünün yerinde olduğu gerekçesiyle onanmasına karar vermiştir.
Biz azınlık görüşü olarak, yukarıda açıkladığımız bozma kararımızın yerinde olduğu ve dosyanın Yüksek Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, yüksek çoğunluğun onama kararına katılmıyoruz.