9. Hukuk Dairesi 2011/16805 E. , 2013/16888 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalılara ait iş yerinde çalışıp emeklilik nedeni ile işten ayrıldığını ileri sürerek, kıdem tazminatı istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, taraflar arasında görülmüş ve kesin hükme bağlanmış bir dava olduğundan kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının şirketten her hangi bir alacağının olmadığını, davacının emekli olduktan sonra şirkette çalışmaya devam ettiğini, davalılara ait zeytinlikler satılana kadar yevmiye karşılığı çalıştığını sonrasında zeytinlikler satıldığı için işten ayrılmak zorunda kalınca tamamen husumet nedeniyle davayı açtığını, davacıya emekli olduğu dönemde ev alması için nakit para ve beyaz eşya ürünleri verildiğini, aradan geçen ve halen beraber çalışılan dokuz yıldan sonra kıdem tazminatı alacağı için dava açmış olmasının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, davacının ... Kollektif Şirketinde çalıştığını ve emekli olduğunu, diğer davalılar ile arasında her hangi bir iş ilişkisinin olmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki önceki davada usule ilişkin açılmamış sayılma kararı verildiğinden kesin hüküm teşkil etmeyeceği davacının çalıştığı döneme ilişkin sigorta primlerinin tam yıl olarak yatırıldığı ve kendisine her ay ücret ödendiği, alacağın olduğu yönündeki ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının gerek sigorta kayıtları gerekse tanık beyanları ile bunu kanıtladığı, bu yöndeki ispat külfetinin davalıda olmaması nedeniyle karşı tarafa yönelttiği yeminin hukuki sonuç doğurmayacağından davalının yemin teklif talebinin uygun olmadığı, şirket dışındaki diğer davalıların şirketin temsilcileri yani iş veren vekili olup işveren gibi hareket eden şahıslar olduklarından, iş verenin sorumlu olduğu konularda iş veren vekilinin de sorumlu olacağı hususu İş kanununda belirtildiğinden şirket dışındaki şirket temsilcileri olan davalıların da kıdem tazminatından sorumlu oldukları gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "iş mahkemesi sıfatıyla" açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya "iş mahkemesi sıfatıyla " bakmaya devam olunur.
Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, Mahkemenin göresizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
İş Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, 50"den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz. İşçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışıyor ise, bu işçi ile işveren ararındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir (Yargıtay 9.HD. 25.3.2008 gün 2007/ 9975 E, 2008/ 6368 K.).
Ancak, tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde 50 dahil daha az işçi bulunmasına rağmen, işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 66 ncı maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir.
Bunun dışında 4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra aynı madde de ayrık durumlara yer verilmiştir.
Buna göre;
1. Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde,
2. Tarım işlerinde yapılan yapı işlerinde,
3. Halkın faydalanmasına açık park ve bahçelerde
4. Bir işyerinin eklentisi durumundaki bahçe işlerinde,
çalışanların, İş Kanunu kapsamında olacakları belirtilmiştir.
Sonuç olarak tarım ve orman işletmelerindeki bitki ve hayvan üretimi, bakım ve yetiştirmesi dışında kalan işler İş Kanununa tabidir.
Diğer taraftan işçi tarım işinde çalışırken, bu iş dışında tarım işi sayılmayan ek bir görevde çalışabilir (bekçilik, şoförlük vb.). Bu durumda, yaptığı işler arasında hangisinin baskın olduğu açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 23.05.1960 gün ve 11-10 ile 10.05.1974 gün ve 3-44 sayılı kararları uyarınca, özellikle iş hukukunda istisnaî hükmün genişletilerek değil, dar yorumlanması gerekir. İşçiler yararına getirilen düzenlemelerin yine işçiler yararına yorumlanması asıldır.
Somut olayda, mahkemenin görevinin belirlenmesi açısından davacının yaptığı işin niteliği tam olarak ortaya konmadan hüküm kurulmuştur. Taraflar arasında davacının yaptığı iş hakkında uyuşmazlık bulunmakta olup, yukarıdaki ilke kararı dorultusunda yapılan işin tarım işi olup olmadığı, 4857 Sayılı İş Kanununu kapsamında kalıp kalmadığı arıştırılmadan ve tanıkların bu yönde ayrıntılı beyanları tespit edilmeden işin esasına girilip karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiş.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.