Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4849
Karar No: 2019/1595
Karar Tarihi: 25.02.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/4849 Esas 2019/1595 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/4849 E.  ,  2019/1595 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.02.1988 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili, davalı ..., bir kısım davalılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, bir kısım davalılar vekilinin duruşma talebinin davanın niteliği gereği reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili, müvekkilinin dedesi ... oğlu ...’nin 1925 yılından evvel Romanya, ...’den eşi ..., oğlu ..., kızları ... ve ... ile birlikte Türkiye’ye göç ettiğini, diğer oğlu olan ...’nın ise Romanya’da kaldığını, davacının babası olan ...’ın ise 1951 yılında vefat ettiğini, ...’ın oğullarından ...’in 1984, ...’ın ise 1979’dan evvel Türkiye’ye göçtüğünü, diğer oğlu ...’in ...’dan önce öldüğünü ve ... oğlu ...’ın ise Romanya’da kaldığını, muris ... oğlu ...’nin ise 21.11.1928 tarihinde vefat ettiğini ancak murise ait ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 06.10.1934 tarih ve 2167 Esas sayılı mirasçılık belgesinde murisin oğlu ...’ın mirasçı olarak gösterilmediği gerekçesiyle ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 06.10.1934 tarih ve 2167 Esas sayılı mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece, ilk olarak davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 9435-14680 E. K. sayılı ve 25.11.1991 tarihli ilamında “...Mütevaffa ile davacının babası ... ayrı ayrı devletlerin tabiiyetinde olduğu için, uyuşmazlığın çözümünde Devletler Hususi Hukuku ile ilgili kuralların uygulanması gerektiğini...Bir Türk vatandaşına, Türk uyruklu olmayan yabancının mirasçı olabilmesi için, o kimsenin memleketinde kendi vatandaşlarına bir Türk’ün mirasçı olabileceğinin kabul edilmiş olması gereklidir. İşte mahkemece bu ana kural ve özellikle Tapu kanunu 35. maddesi ve kanun hükümleri çerçevesinde araştırma yapılmak, gerçekten davacı mirasa nail kişi ise, münasebetleri bakımından tahkikat yapılarak toplanacak delillere göre bir hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bizim mevzuatımızda engel olmasa bile bir Türk vatandaşının Romanya’da arsa sahibi olmasından söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 7090-9371 E.K. sayılı ve 11.10.1994 tarihli ilamında “...Mirasbırakan Abdulveli’nin Türkiye’ye geldikten sonra 1928 tarihinde öldüğü, davacının miras bırakanı ...’ın ise Türkiye’ye gelmediği, Romanya’da ... vatandaşı iken öldüğü anlaşılmıştır...Bu itibarla öncelikle ...’ın ölüm tarihinin belirlenmesi bu tarih ve ilk miras bırakan ...’nin ölüm tarihi olan 1928’de Türk vatandaşlarının ...’da miras yoluyla taşınmaz edinme olanağının bulunup bulunmadığı 1062 sayılı yasa ile tapu yasasının 35. maddesi uyarınca araştırılmalıdır. Dışişleri Bakanlığından bu konuda bilgi alınması ve gerekiyorsa bundan sonra bilirkişiden de düşünce sorularak sonucunda göre bir karar verilmesi gerekir. Miras bırakanların ölüm tarihleri dikkate alınmadan Dışişleri Bakanlığının genel nitelikleri yazısı dayanak yapılarak eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” gerekçesiyle kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, ikinci bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının mirasçılık hakkının murisin ölüm tarihindeki mevzuat ile belirlenmesi gerekeceğinden 1951 yılında ölen ...’ın ölümü sırasında ise Romanya’da yeni düzenlemelerin bulunmadığı Dışişleri, Konsolosluk, Hukuk ve Sosyal İşler Genel Müdürlüğünün yazılarından da 1992, 1995 tarihlerinde arazi alınamayacağı, tasfiye edileceği belirtilmiş olmakla, 1928 ve 1951 tarihleri itibariyle karşılıklılık esası mevcut olmadığından davanın reddine dair karar verilmiş, hükmün davacı vekili ve dahili davalı ... tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2008/4869 Esas, 2009/2894 Karar sayılı ve 03.07.2009 tarihli ilamında “....Yargılama sırasında toplanan delillerden ülkemizle Romanya devleti arasında Tapu Kanununun 35. maddesinin uygulanması ve miras yoluyla taşınmaz edinme yönünden karşılıklılık bulunmadığı belirlenmiştir. Hal böyle olunca miras bırakanın ölüm günü itibarı ile Türk vatandaşı olmayan davacının Tapu Kanununun 35. Maddesindeki sınırlandırma ve karşılıklılık bulunmaması nedeniyle taşınmazlar yönünden miras bırakanın mirasçısı olamayacağı ve miras bırakanın Türkiye’de bulunan taşınmazları miras yolu ile edinemeyeceği kuşkusuzdur. Ne varki; taşınmazlar yönünden kabul edilmiş bulunan Tapu Kanununun 35. maddesindeki sınırlandırmanın taşınır mallar yönünden uygulaması mümkün olmadığı gibi yabancı uyruklu kişilerin miras bırakana ait Türkiye’deki taşınır malları ve alacakları edinemeyeceklerine ilişkin olarak yasalarımızda başkaca bir hüküm de bulunmadığından davacının taşınır mal ve alacaklar yönünden dava açma hakkı bulunmaktadır. Nitekim mahkemece verilen ilk hükümde taşınır ve taşınmaz mal ayrımı yapılmaksızın mirasçılık belgesi verilmesine rağmen Yargıtay bozma ilamında taşınır mallar yönünden mirasçılık belgesi verilmesinde yasal bir engel bulunmadığından bu husus bozma kapsamı dışında tutulmuş, davacının taşınır mallar yönünden mirasçılık belgesi isteme hakkının bulunduğu olgusu kesinleşmiştir. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak yanılgıya dayalı olduğu belirlenen önceki günlü mirasçılık belgesinin iptaline, taşınmazlar yönünden ayrı, taşınırlar yönünden ayrı değerlendirme yapılarak, davacının taşınmazlar yönünden açtığı mirasçılık belgesi verilmesi isteminin reddine, taşınırlar ve alacaklar yönünden açtığı davanın kabulü ile miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı ve dahili davalılardan ...’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına...” gerekçesiyle kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma sonrası birleştirilmesine karar verilen ... Sulh Hukuk Mahkemesi 2010/1047 Esas, 2010/1161 Karar sayılı davada davacı ... vekili, müvekkilinin ...’in mirasçısı olduğunu, muris ...’ye ait ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 06.10.1934 tarih ve 2167 Esas sayılı mirasçılık belgesinde murisin oğlu olan ...’ın mirasçı olarak gösterilmediğini, ...’ın davacının babası ...’in babası olduğundan bahisle ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 06.10.1934 tarih ve 2167 Esas sayılı mirasçılık belgesinin iptalini istemiştir.
    Mahkemece, üçüncü kez bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece davanın kabulüne murisin mirasçılarının ve miras paylarının taşınmazlar ve taşınırlar yönünden ayrı ayrı tespitine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ..., bir kısım davalılar vekili, davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    Mirasçılık belgesi, bir şahsın mirasçı olduğunu gösteren ve kanıtlayan belgedir. Mirasçılık belgesi, mirasbırakan ile mirasçılar arasındaki kanuni veya ölüme bağlı tasarrufla oluşan miras bağını gösterir. Mirasçılık belgesinde gösterilen mirasçının, aksi sabit oluncaya kadar mirasçı olduğu kabul edilir. Mirasçılık belgesi ile tereke üzerinde tasarrufta bulunma hakkı elde edilmektedir. Yabancılar mirasçılık belgesi isteyebilir. Tapu sicil memuru, mirasçılık belgesinin geçerliliğini sorgulayamaz. Taşınmazlar için Türk mahkemelerinden mirasçılık belgesi alınması zorunludur ve Türk kanunları uygulanmalıdır.
    Mirasçılık belgesinin verilmesinde, hareketli nüfus kayıtları, mahkeme ilamları, tapu ve vergi kayıtları, iskan belgeleri, muhtarlık belgeleri, askerlik kayıtları, tanık ifadelerinden delil olarak yararlanılır.
    Anayasamızın 35. maddesi hükmünde de temel haklar arasında sayılan miras hakkının kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür.
    Türk Medeni Kanunu, bu kanunun yürürlüğüne ilişkin kanun ile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerinde mirasın, miras bırakanın ölümüyle açılacağı, mirasçılık ve mirasın geçişinin miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği, mirasın ölenin milli hukukuna tabi olduğu, Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukukunun uygulanacağı belirtilmiştir. Tapu Kanununun 35. maddesinde de yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklılık bulunması ve kanuni sınırlamalara uyulması koşuluna bağlı olarak Türkiye’de taşınmaz mal edinebilecekleri, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durumun esas alınacağı açıklanmıştır. Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere Tapu Kanun’unda belirtilen bu sınırlama yalnızca taşınmaz mallar yönünden uygulanabileceğinden yabancı uyruklu kişilerin taşınır mallar ile para veya diğer haklar yönünden mirasçı olmalarında yasal herhangi bir engel bulunmamaktadır.
    Somut olaya gelince, mahkemece, 7. Hukuk Dairesinin 2008/4869 Esas, 2009/2894 Karar sayılı ve 03.07.2009 tarihli bozma ilamına uyulsa da gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece verilen 13.03.1998 tarih ve 1995/54 Esas, 1998/144 Karar sayılı ikinci hüküm, davacının taşınmazlar yönünden açtığı mirasçılık belgesi verilmesi isteminin reddine, taşınırlar ve alacaklar yönünden açtığı davanın kabulü ile miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesi gerekir gerekçesiyle bozulmuştur. O halde mahkemece, ...’in mirasçıları için taşınmazlar yönünden davanın reddi gerekirken, asıl mirasbırakan ...’nin oğlu ... uyruklu ...’ın oğlu ...’in mirasçıları olan ... ve ...’e taşınmazlar yönünden miras payının dağıtılması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi