4. Hukuk Dairesi 2019/2101 E. , 2019/4583 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 17/02/2014 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 10/06/2015 günlü kararın davalılar vekilinin tavzih isteminin kabulüne dair 16/09/2015 günlü ek kararın verildiği, Dairemizce hükmün tavzihine ilişkin mahkemece verilen 16/09/2015 günlü ek kararın bozulması ve asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmemesi üzerine mahkemece bozmaya uyularak tavzih talebinin reddine dair verilen yukarıda esas ve karar numarası yazılı 27/12/2018 günlü kararın davalılar tarafından temyizi ve davanın reddine dair verilen 10/06/2015 günlü asıl kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararı nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili tarafından ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/07/2010 gün, 2008/187 esas, 2010/304 karar sayılı kararı gereğince dava dışı ...-Koç firmasına ödenen haksız fesihten kaynaklı teminat mektubu, kâr mahrumiyeti ve kesin hesap hakediş bedelinin, yasal yolların kullanılması suretiyle yapılan masrafların, yarım kalan ve eksik işler için yeniden ihale yapılması sebebiyle iki ihale bedeli arasında oluşan maliyet farkının, ihmali davranışlarla müvekkili kurumu zarara uğratan davalılardan rücuen tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; kurum zararının oluşmadığını, ödemelerin yapılmasıyla müvekkillerinin görevleri gereği yaptıkları işlemler arasında illiyet bağının bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dava dışı yükleniciye uzlaşma protokolü kapsamında ödediği tazminat, teminat mektubu ve hakediş bedellerinin 5018 sayılı Kanun gereğince kamu zararı olarak kabul edilemeyeceği, dava dışı firmayla yapılan sözleşmenin feshedilmesinde davalıların kusur ve ihmalinin bulunmadığı gerekçesiyle, 10/06/2015 tarihinde davanın reddine karar verilmiş; daha sonra verilen 16/09/2015 tarihli ek kararla davalılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin tavzih talebi kabul edilerek, hüküm fıkrasının 4. paragrafının “Davalılar lehine AAÜT gereğince tayin ve taktir edilen 15.933,52 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine” şeklinde tavzihen düzeltilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili ile katılma yoluyla davalılar vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 21/05/2018 gün ve 2016/7562 esas, 2018/4304 karar sayılı ilamı ile “avukatlık ücretinin davalılar yararına tavzih suretiyle değiştirilmesine dair verilen 16/09/2015 tarihli ek kararın HMK’nun 305/2. maddesine açıkça aykırı olduğu” şeklindeki gerekçeyle hükmün tavzihine ilişkin 16/09/2015 tarihli ek kararın bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 16/09/2015 tarihli ek karara konu davalılar vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiş, tavzih talebinin reddine dair verilen 27/12/2018 tarih ve 2018/658 esas, 2018/768 karar sayılı karar davalılar vekili tarafından, davanın esastan reddine dair verilen 10/06/2015 tarih, 2014/118 esas, 2015/264 karar sayılı kararı ise davacı ile davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma gereğince karar verilmiş olmasına göre davalılar vekilinin 27/12/2018 günlü karara yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Dairemizin daha önceki 21/05/2018 gün ve 2016/7562 esas, 2018/4304 karar sayılı bozma ilamı yerel mahkemenin tavzihe ilişkin 16/09/2015 günlü ek kararına ilişkin olup, 10/06/2015 günlü davanın esastan reddine dair asıl karara ilişkin tarafların temyiz itirazları incelenmediğinden ve bozma ilamı anılan asıl karara ilişkin bulunmadığından; 10/06/2015 günlü asıl karara ilişkin temyiz incelemesi yapılması gerekmekte olup, bu nedenle tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
a) Davacının ve davalıların 10/06/2015 günlü davanın esastan reddine ilişkin karara yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki fıkranın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
b) Davalıların 10/06/2015 günlü asıl karara yönelik diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kurum zararı nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde 175.558,66 TL tazminatın rücuen tahsili isteminde bulunmuş, mahkemece davanın esastan reddine karar verilmiş, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına 1.500,00 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak hükmedilen ücret, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Mahkemece davalılar yönünden dava tümden reddedildiğine göre, yukarıda açıklanan düzenlemeye aykırı olarak, nispi avukatlık ücreti hesap ve takdir edilmesi gerekirken, maktu avukatlık ücreti takdir edilmiş olması doğru olmamıştır. Ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının, 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. SONUÇ: Davalıların temyiz edilen 27/12/2018 günlü karara yönelik temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE, yukarıda (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenle 10/06/2015 günlü asıl kararın hüküm fıkrasının davalılar yararına vekalet ücretine ilişkin 4. paragrafında yer alan “davalılar lehine AAÜT gereğince tayin ve takdir edilen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine” şeklindeki sözcük dizisinden “1.500,00 TL” harf ve rakam dizisinin çıkartılarak yerine “15.933,52 TL nispi” harf ve rakam dizisinin yazılmasına, 10/06/2015 günlü asıl karara yönelik davacının tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının yukarıda (2-a) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddiyle 10/06/2015 günlü kararın davalı yararına düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.