Esas No: 2021/1368
Karar No: 2021/1500
Karar Tarihi: 22.09.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1368 Esas 2021/1500 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1368
Karar No : 2021/1500
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1-… Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2-… Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 23/09/2020 tarih ve E:2016/18666, K:2020/3843 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 3. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacı tarafından, kadrosuzluk nedeniyle bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu işlemin dayanağı olan ve 10/08/2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik'in 25. maddesinin (a) ve (b) bentlerinin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 23/09/2020 tarih ve E:2016/18666, K:2020/3843 sayılı kararıyla;
Düzenleyici işlem yönünden; dava konusu Yönetmelik hükmünün dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 55. maddesinde rütbelere terfilerin "kıdem" ve "liyakata" göre yapılacağı hüküm altına alınmış olup, üst rütbeye yükselmede "liyakat" koşulunun belirleyici rol oynadığı, buna göre, anılan maddeye dayanılarak çıkarılan dava konusu Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde yer alan ifadelerin tek başına terfiye engel oluşturmadığı, terfi görüşmelerinde yapılacak değerlendirmede göz önünde bulundurulacağı anlaşıldığından, Yönetmeliğin dava konusu düzenlemelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Bireysel işlem yönünden; uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından, davacının 2014 yılında terfi ettirilmemesine gerekçe olarak 10/05/2014 tarih ve 28996 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 2. sınıf emniyet müdürlerinin görev unvanı karşılığı olan merkez ve taşra kadrolarının iptal edilmiş olması gösterilmiş ise de; söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının Danıştay Onaltıncı Dairesinin 22/03/2016 tarih ve E:2015/16231, K:2016/1765 sayılı kararıyla iptal edilmesi, iptal hükmünün Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/06/2018 tarih ve E:2016/5142, K:2018/3100 sayılı kararıyla onanması ve bu kararın düzeltilmesi isteminin de anılan Kurulun 05/12/2019 tarih ve E:2019/655, K:2019/6188 sayılı kararı ile reddedilmesi karşısında, davacının anılan gerekçeyle terfi ettirilmemesinin dayanağının ortadan kalktığı,
Ayrıca, dava konusu Yüksek Değerlendirme Kurulu kararı ile 371 adet 2. sınıf emniyet müdürünün 1. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmesi sonucu 371 adet 2. sınıf emniyet müdürü kadrosu ve zincirleme olarak da daha alt rütbelerde boş kadro oluşacağının göz önünde bulundurulması gerektiği,
Bu nedenle, davalı idarece, yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca davacının liyakat yönünden terfiye layık olup olmadığı hususunun değerlendirilerek davacı hakkında bir karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği,
Öte yandan; yukarıda belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunun saptanmış olmasının, davacının doğrudan 2. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirilmesi sonucunu doğurmayacağı, davalı idarece yürürlükteki mevzuat hükümleri uyarınca davacının durumunun liyakat yönünden "yeniden" değerlendirilerek bu konuda ayrıca bir işlem tesis edileceğinin de açık olduğu,
Yoksun kalınan maaş ve özlük hakları yönünden ise; dava konusu işlemin iptal edilmiş olmasının davacının doğrudan bir üst rütbeye terfi ettirilmesi sonucunu doğurmadığı, davalı idarece yürürlükteki mevzuat hükümleri uyarınca davacı hakkında yapılacak liyakat değerlendirmesi neticesinde davacının terfi durumu belirleneceğinden, bu aşamada davacının tazmini gereken özlük ve parasal hak kaybının bulunmadığı gerekçesiyle,
Düzenleyici işlemin iptali ve yoksun kalınan maaş ve özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden davanın reddine, bireysel işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, 2014 yılı itibarıyla tüm ülke genelinde güvenlik hizmetinin yürütülmesi noktasında 2. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde personele ihtiyaç bulunmadığı, tam aksine var olan 2. Sınıf Emniyet Müdürü personel sayısı ihtiyacın çok üzerinde olduğundan, bu rütbedeki personele aktif görev verilemediği, 2. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesindeki 172 personelin Polis Meslek Yüksekokullarına atandığı, çünkü bazı illerde gereğinden fazla 2. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde personelin görev yaptığı, bu itibarla 2. Sınıf Emniyet Müdürü kadrosunda zaten fazlalık bulunduğundan yeni terfi imkanının olmadığı, işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu; İçişleri Bakanlığı tarafından, ülke genelinde güvenlik hizmetinin yürütülmesi noktasında 2. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde personele ihtiyaç bulunmadığı, personel piramidinin bozulduğu, davacının kamu görevinden çıkarıldığı, takdir yetkisi kullanılarak yürürlüğe konulmuş olan Yönetmeliğin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın iptale ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın temyize konu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen reddine, kısmen iptale ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin 23/09/2020 tarih ve E:2016/18666, K:2020/3843 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/09/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X-Anayasa'nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, "Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." kuralı yer almıştır.
İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. İdarenin bu amacı sağlamak için yapacağı işlem ve eylemlerin türünü, zamanını ve yöntemini belirlemekte sahip bulunduğu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı ve yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargı denetimine tabi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Anayasa'nın 125. maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde yer aldığı ve 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi idari işlemler üzerindeki yargısal denetim bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının bu yetkisini hukuka uygun olarak kullandığının saptanması koşuluyla idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve Kanun'un yukarıda belirtilen ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
Davalı idarenin, bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri kapsamında yapacağı değerlendirmeler ile emniyet hizmetlerinin gereklerini de dikkate alarak, sonrasında ulaşacağı sonuca göre takdir yetkisinin bulunduğu, idarenin bu takdir yetkisinin yargısal denetiminin hak ve menfaat ilkeleri ile kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünden yapılması gerekmektedir.
Olayda, her ne kadar bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadrolarda düzenleme yapılmasına dair 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu kararına yönelik olarak iptal kararı verilmiş ise de, işlemin gerekçesinin sadece sınırlı sayıda kadro bulunması hususu olmayıp, dava konusu Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının terfi ettirilmeme gerekçesinin belirtildiği 12. maddesinde, Emniyet Teşkilatında halen görev yapmakta olan 3. sınıf emniyet müdürü, 4. sınıf emniyet müdürü ve emniyet amiri rütbesindeki personelin mevcut sayısı ile rütbelerine göre görev unvanları ve görev yerleri ve teşkilatın görev ve sorumlulukları ile güvenlik hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde kullanımı göz önüne alındığında, bu kapsamdaki mevcut personelin bulundukları rütbede bir yıl daha kalmaları gerektiğinin belirtilmesi karşısında dava konusu bireysel işlemin gerekçelerinden sadece biri olan sınırlı sayıda kadro bulunması hususunun dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararının iptal edilmiş olması ve üst rütbeye terfi nedeniyle boşalan kadroların ortaya çıkmış olması, söz konusu işlemi hukuka aykırı hale getirmeyeceğinden, mevcut durumda Teşkilatın öngördüğü rütbeli personel ihtiyacı dikkate alınarak takdir yetkisi kapsamında ve kanun önünde eşitlik çerçevesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak tesis edilen dava konusu bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davalı idarelerin, temyiz istemlerinin kabulü ile Daire kararının davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin iptali yolundaki kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.