3. Hukuk Dairesi 2020/4188 E. , 2020/4653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tescil ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar avukatları. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket vekili, şirkete ait teknenin, TMSF tarafından haczedilmesi üzerine haksız haciz işleminin kaldırılması amacıyla davalı avukata vekaletname verdiklerini, davalının tekne ile ilgili şirketi temsilen açmış olduğu ve şirket aleyhine açılmış olan davalar sürerken, teknenin TMSF tarafından ihale yolu ile satışa çıkarılması üzerine, ihaleye girmesi için davalıyı görevlendirdiklerini, davalının, 05.08.2005 tarihinde yapılan ihalede şirket nam ve hesabına tekneyi satın aldığını ancak teknenin şirket adına kayıt ve tescilini sağlamadığını, ayrıca tekne üzerindeki haczin kaldırılması için davalı avukat tarafından, İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2005/439 esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın da, “verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı” gerekçesi ile 10.10.2006 tarihinde reddedildiğini öğrendiklerini, bu nedenle de zarara uğradıklarını ileri sürerek; teknenin mülkiyetinin hükmen şirket adına kayıt ve tesciline, İstanbul 1. İcra Mahkemesinin 2005/439 esas sayılı dosyası üzerinden görülen davanın, davalı avukatın açık ihmal ve kusuru ile kaybedilmesi nedeni ile uğramış oldukları maddi zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 YTL maddi ve 10.000,00 YTL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04/11/2016 tarihli dilekçeleri ile maddi tazminat taleplerini 504.700,44 TL ile 100 Euro+KDV maddi zarar olarak ıslah etmişlerdir.
Davalı, davacı tarafça dava konusu tekne üzerine TMSF tarafından konulan haczin kaldırılmasını sağlamak amacıyla vekaletname verilmesi üzerine, davacı taraf adına vekillik görevi kapsamında açmış olduğu davaların sonuçlarını beklediği aşamada, davacı şirket ile tanışmasına ve vekalet görevini üstlenmesine aracı olan dava dışı avukat arkadaşının, 02.08.2005 tarihinde kendisini telefonla arayarak, TMSF tarafından 05.08.2005 tarihinde teknenin satışının yapılacağını bildirip, gerçek değerinden çok daha ucuza satılacak olan tekneyi, ihaleden kendisinin satın almasını önerdiğini, bunun üzerine, evini satıp, çevresinden de borç para alarak kendi adı ve hesabına ihaleye girmek suretiyle dava konusu tekneyi satın aldığını, iddia edildiği gibi şirketin nam ve hesabına satın almadığını, satış bedelinin de davacı tarafından değil, bizzat kendisi tarafından ödendiğini, davacının herhangi bir zararının da bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak, davacı teknenin mülkiyetinin adına tescilini talep etmiş ise de; tescil işlemleri idari işlem niteliğinde olup mahkemece idareyi zorlayıcı nitelikle karar verilemeyeceğinden ... yeni ismi ... olan teknenin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, maddi tazminatla ilgili ıslah talebinin reddine (bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından), manevi tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine, karar verilmiş; hüküm,davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK"nin 176. maddesinde (HUMK’nin 83.maddesi) ıslah; "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." olarak tanımlanmıştır.6100 sayılı HMK"nın 177 ve devamı maddeleri uyarınca ıslah ancak tahkikatın sona ermesine kadar, Yargıtay HGK"nın 04.02.1948 tarih 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararına göre de, ıslah tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir. Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca da, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra ıslahın yapılamayacağı kabul ediliyordu.
Ancak 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Bahse konu kanunun 18.maddesi ile 6100 sayılı Kanunun 177 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir. “(2)Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” hükmü getirilerek Yargıtayın bozma kararından sonra ıslah yapılabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır.
O halde davanın ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve yukarıda değinilen 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun çerçevesinde ıslah edilen kısım yönünden de konu tartışılıp , değerlendirme yapılıp,sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 31,40 TL harcın davacıya, 5.700,00 TL harcın davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.