11. Hukuk Dairesi 2018/3793 E. , 2019/6890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/03/2017 tarih ve 2014/1148 E- 2017/269 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 10/05/2018 tarih ve 2017/1048 E- 2018/482 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı ..., ..., ... ve müvekkilinin dava dışı Zirmak Limited Şirketinin ortaklarından olduğunu, dava dışı şirketin 01/07/2012- 31/12/2012 dönemine ait bilanço hesaplarında gözüken 901.000,00 TL"lik harcamanın belgelerinin tevsik edilemediğini, anılan dönemde davalı ..., ..., ...’ın yönetici olduklarını, paranın şirket çalışanı davalılar ... ve ... tarafından zimmete geçirildiğini, yönetici olan davalıların yönetim hususunda gerekli özeni göstermediklerinden, dürüstlük kurallarına aykırı davrandıklarından oluşan zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL şirket zararının davalılardan müteselsilen tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istermiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesine göre şirket ortaklarınca şirket zararı nedeniyle yalnızca yönetim kurulu üyelerine karşı dava açılabileceği, şirketin müdürü ve yöneticisi olmayan şirketin çalışanları ... ve ..."in haksız ve hizmet sözleşmesine aykırı eylemleri ile şirketi zarara uğratmaları halinde bunun tazminini sözleşme ilişkisi çerçevesinde yalnızca şirket talep edebileceğinden anılan davalılar yönünden aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davalılardan ...’ın zararın oluştuğu dönemde yönetici olmadığı, dolayısıyla varsa bir zarardan işbu davalının sorumluluğu bulunmadığı, diğer davalılar yönünden ise, davacının diğer davalılar ... ve ... ile birlikte 26/03/2013 tarihine kadar şirketin müdürlüğünü yaptığı, davacının aynı zamanda müdürler kuruluna da başkanlık ettiği, zararın oluştuğu iddia edilen dönem bakımından dava dışı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi için halen şirkette müdür olan davalılar ... ve ... vekillerine ticari defterleri sunmaları için iki hafta kesin süre verildiği, davalılar vekillerince anılan dönemde davacının müdür ve müdürler kurulu başkanı olduğu, defterlerin bulunamadığı, bu döneme ilişkin rapor hazırlatan davacının defterlerden sorumlu olduğu beyan edildiği, davacı vekilinin de ticari defterlerin davalı yöneticilerin uhdesinde olduğunun kabulü gerektiğini beyan ettiği, defterlerin bu nedenle incelenemediği, bu nedenle davacının iddia ettiği zararın oluşup oluşmadığı, davalıların bu zararın oluşumunda özen ve bağlılık yükümlülüğüne, dürüstlük kurallarına aykırı hareket edip etmedikleri, varsa zararın oluşumunda kusurlu olup olmadıklarının tespit edilemediği, davacı tarafın görev dönemi sonunda defterleri şirkete teslim ettiğine dair bir belge sunamadığı, yine davacı tarafından dosyaya sunulan özel denetim raporunun kimin tarafından düzenlendiği belli olmadığı gibi imza da içermediği, davacı tarafından dosyaya delil olarak sunulan davalı ... tarafından kaleme alındığı iddia edilen ve zararın itiraf edildiğine dair mektup aslının da dosyaya ibraz edilemediği, ayrıca 30/09/2013 tarihli genel kurulda davacı ..."un satış rakamlarının düşüklüğü, performans yetersizliği ve pazarlama tekniklerinin iyi bir şekilde uygulanmadığı, masrafların kısılarak yeni faaliyet alanlarının belirlenmesi ve kar artırıcı çalışmaların yapılması konusunda beyanda bulunmasına karşın, aynı toplantıda ... tarafından yazıldığı iddia edilen belgelerden bahsetmemesi karşısında zararın ticari riskten kaynaklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile İlk Dereec Mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve davacı tarafın zararın varlığını usulüne uygun elverişli delillerle ispatlayamamış olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 06/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.