3. Hukuk Dairesi 2020/4191 E. , 2020/4644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının imzasının yer aldığı borç ikrarını içerir belge ile Gaziantep 7. İcra Müdürlüğü"nün 2010/12333 E. sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, imza inkarında bulunmakla birlikte icra takibine konu olan belgenin tahrif edildiğini, davacıya her hangi bir borcu olmadığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının Gaziantep 7. İcra müdürlüğünün 2010/12333 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 32.616,29 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin ve icra inkar tazminatının reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, yazılı
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
şekilde davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hüküm bölümünün 1. bendinde yer alan “ fazlaya ilişkin ve icra inkar tazminatının reddine,” ifadesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine “fazlaya ilişkin talebin reddi ile davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.671,02 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan 29,20 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu davacı yönünden kapalı, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık olmak üzere, 23/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.