Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3828
Karar No: 2014/5851

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/3828 Esas 2014/5851 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/3828 E.  ,  2014/5851 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, davalılardan işverene ait işyerinde geçen sigortalı çalışma sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma üzerine, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılardan gerçek kişilerin tüm, Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- İşveren ... r’in mirasçısı olan gerçek kişi davalıların, Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 31.01.2002 tarih, 2001/1782-2002/114 sayılı kararı ile, Türk Medeni Kanunu"nun 605 ve devamı maddeleri gereğince mirası şartsız olarak reddettiklerinin tesciline karar verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Tespit davası” başlığını taşıyan 106 ncı maddesinde, tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Bu davaların işlevi, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespiti olup, bundan öteye gitmez.
    Sigortalının, Kuruma bildirilmeyen geçmiş hizmetlerinin tespiti için 506 sayılı Kanunun 79/10 uncu maddesine (5510 sayılı Kanun md. 86/9) göre açacağı dava, "tespit davası" niteliğini taşımanın yanı sıra, aynı zamanda "olumlu tespit davası" özelliğini de göstermektedir (Güzel/Okur, s. 200; Tuncay/Ekmekçi, s. 245; Tunçomağ, s. 193; Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Serhi, Ankara 1985,
    s. 512; Sözer, s. 74; ... “Sigortalı Hizmetin Tespiti”, Çimento İsveren Dergisi, 1998/1, s. 31).
    Hal böyle olunca; işverenin gerçek kişi olduğu hizmet tespiti davalarında, çalışma iddiası ispatlandığı takdirde, mahkemece kurulacak hüküm, sigortalı hizmetlerin varlığının tespitinden öte, akçalı (parasal) konulara ilişkin herhangi bir irdeleme içermediğinden, mirasçıların mirası reddetmiş olmaları, mirasçılar yönünden tespit hükmü kurulmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, bu husus, Kurum tarafından primlerin tahsili aşamasında göz önünde bulundurulmalıdır.
    Kaldı ki; Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; mirasın reddi durumunda tasfiye sonucu terekeden arta kalan olursa, bunlar ikinci zümreye geçmeyecek olup, mirası reddetmiş olan birinci zümreye verileceği hususu, yine tespitine karar verilecek sigortalılık süresinin prim miktarını, bunun sonucu olarak da terekeden ödenecek kısmı etkileyeceği gözetildiğinde, hizmet tespiti davasının mirası reddetmiş olanların da hak alanını ilgilendireceği açık olup, kendilerine husumet yöneltilerek yargılamaya devamla karar verilmiş olması yerindedir.
    Yine, yargılamanın devamında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 üncü maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Kanunun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3 üncü maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir. Kimsenin, bilerek ölü kişi aleyhine dava açmayacağı hususu gözetildiğinde, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan ... r’e dava dilekçesi ile husumet yöneltilmesinin maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmakta olup; Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilip, sonradan husumet yöneltilen mirasçılar aleyhine yargılamaya devam edilerek, sundukları deliller değerlendirilip, hüküm kurulmuş olması isabetli bulunmuştur.
    Ancak; hükmün ferilerine ilişkin olarak, işveren tarafın harçtan sorumlu olacağı gözetilmeyip, Kurum’un harçtan muaf olduğu belirtilerek harcın davacıya iadesine karar verilmiş olması; davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderinden sadece Kurum’un sorumlu tutulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilerek, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
    S O N U Ç : Hüküm fıkrasının harca ilişkin dördüncü bendinde yazılı “karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine” sözcükleri silinerek yerine “gerçek kişi davalılardan alınarak davacıya verilmesine; eksik 3,20 TL karar ve ilam harcının gerçek kişi davalılardan alınarak hazineye irat kaydına” rakam ve sözcüklerinin; yargılama giderine ilişkin beşinci bendinde yazılı “davalı kurumdan” sözcükleri silinerek yerine “davalılardan” sözcüğünün”; davacı lehine vekalet ücretine ilişkin altıncı bendinde yazılı “davalıdan” sözcüğü silinerek yerine “davalılardan” sözcüğünün yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Üyeler ... ve ...’in muhalefetine karşı; Başkan ..., Üyeler ... ve ...’in oylarıyla ve oyçokluğuyla 14.03.2014 gününde karar verildi.

    KARŞI OY

    Somut olayda işveren ... "in yasal mirasçılarının tamamı mirası reddettikleri halde; davacı tarafından işverenin mirasçıları aleyhine hizmet tespiti davası açılmış; Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalılar tarafından hükmün temyizi üzerine ise Dairemizin oy çokluğu ile aldığı kararında, hükmün yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Yüksek Dairenin belirtilen çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebeplerle katılmıyoruz:
    Hizmet tespiti davasında verilecek kararlar, sadece hizmet süresinin tespitine yönelik sonuç doğurmayıp; aynı zamanda işverenin bildirilmeyen hizmet sürelerine ait prim borcunun ödemesine ilişkin sonuçlar da doğurmaktadır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarında husumetin, aleyhine hüküm teşkil etmesi istenen (SGK ile birlikte) bildirimde bulunmayan ve prim borçlusu olan işveren aleyhine de yöneltilmesi gereklidir. İşverenin vefatı halinde ise, işveren yerine geçen ve prim borçlusu olan mirasçılarına karşı husumetin yöneltileceği ve davanın görüleceği hususu tartışmasızdır. 4721 sayılı T.M.K. m.605 ve devamı maddelerine göre, mirasın reddi beyanı, bozucu yenilik doğuran beyanlardandır ve geriye doğru hüküm doğurur. Mirası reddedenlerin, ölüm gününden başlayarak mirasçılık sıfatları kalkar ve tereke borçlarından sorumlu olmazlar.
    Bu nedenle somut olayda, mirası reddeden mirasçılar, işverenlik sıfatlarını ve muristen kalan tüm malvarlığını reddetmiş sayıldıklarından; T.M.K m.605 ve devamı hükümlerine göre terekeyi temsil görevleri yoktur. Bu durumda T.M.K m.612 uyarınca, iflas hükümlerine göre terekenin tasfiye olunması ve tasfiye memuruna karşı husumetin yöneltilip davanın görülmesi sağlanmalıdır (B.Kuru H.U.M.K.2001, 1. cilt syf. 916-926).
    Eğer Dairenin çoğunluk görüşündeki gibi; mirası reddeden mirasçının, prim borcundan sorumlu olmamak üzere davada yasal hasım olarak bulunması ve terekeyi temsil etmesi görüşü kabul edilirse, bu görüşün olumsuz sonuçları da olacaktır.
    Şöyle ki mirası reddeden mirasçı davada hasım olacak, kendisini davalı olarak savunmak zorunda kalacak, vekil tutacak, yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır ki tüm bu sonuçlar mirası reddeden kişiye yasaya aykırı olarak mali yükümlülük getirecek ve mirasın reddi hükümlerine aykırılık teşkil edecektir. Davada hasım olarak gösterilen birisinin ise yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması usul hükümlerine aykırılık teşkil edecektir. Diğer taraftan hizmet tespiti kararı sonucunda,
    işverenin prim borcu doğacaktır. İşverenin vefatı halinde, tüm mirasçılar tarafından miras reddedildiğinde, SGK prim borcunu varsa terekeden tahsil edecektir. Oysa ki reddeden mirasçılara karşı dava yürütülmüşse, asıl davalı olması gereken tereke tasfiye memuruna husumet yöneltilmediğinden tereke temsil edilmiş olmayacaktır. Çünkü usulen terekeye, husumet yöneltilmemiştir. Mirası reddeden mirasçının ise terekeyi temsil görevi olmadığından, davada hasım gösterilmesi tereke aleyhine sonuç doğurmayacaktır. Bu nedenle verilecek kararda tereke taraf olmadığından karar terekeyi bağlamayacaktır.
    Sonuç olarak Mahkemenin kararı usule ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiği düşüncesindeyiz. Yüksek Daire"nin kararın düzeltilerek onanmasına yönelik çoğunluk görüşlerine katılmıyoruz.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi