Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/19246
Karar No: 2017/28177
Karar Tarihi: 15.12.2017

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/19246 Esas 2017/28177 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2017/19246 E.  ,  2017/28177 K.

    "İçtihat Metni"



    Hakaret, kasten yaralama, tehdit ve mala zarar verme suçlarından sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 86/2 (iki kez), 86/3-e (iki kez), 35 (iki kez), 106/2-c, 151, 62/1 (dört kez) ve 52/1. (dört kez) maddeleri gereğince 1.740,00 Türk Lirası, iki kez 2.240,00 Türk Lirası ve 2.000,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hakaret, kasten yaralama ve tehdit eylemlerinden dolayı hükmedilen cezaları bakımından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2016 tarihli ve 2014/620 esas, 2016/686 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 17/10/2017 gün ve 94660652-105-57-9406-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/10/2017 gün ve 2017/58941 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş bulunulması karşısında, kurulan hükmün henüz hukukî bir sonuç doğurmadığı, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verileceği, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi hâlinde ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi uyarınca mahkemece geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verileceği anlaşılmış ise de, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 19/04/2017 tarihli ve 2017/3084 esas, 2017/4906 karar sayılı ilâmıyla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu hükmün kanun yararına bozulmasına karar verildiği gözetilerek yapılan incelemede;
    Sanık ..."nin, suç tarihinde dosyanın diğer sanığı ile birlikte katılan Mustafa Erdoğan"ın işletmekte olduğu restoranta gelip alkol almaya başladıkları, akabinde sanıklar ile restorant çalışanları arasında çıkan tartışma sırasında sanığın hakaret, kasten yaralama, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, sanığın savunmasında, suçun işlendiği tarihte askerde bulunduğunu ve suçu işlemediğini beyan etmesi, Şanlıurfa Karaköprü Askerlik Şubesi Başkanlığının 29/04/2015 tarihli yazı içeriğine göre sanığın 04/03/2014-06/03/2015 tarihleri arasında askerlik yükümlülüğünü yerine getirdiğinin anlaşılması ve soruşturma sırasında Boyabat İlçe Emniyet Müdürlüğünün 27/10/2014 tarihli fezlekesinde sanığın T.C. Kimlik numarasının farklı olması karşısında, suçun işlendiği 21/10/2014 tarihinde askerlik görevini ifa ettiği anlaşılan sanık hakkında 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"un 223/1-b maddesi gereğince yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkumiyetine karar verilmesinde,
    isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Hakaret, kasten yaralama, tehdit ve mala zarar verme suçlarından sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 86/2 (iki kez), 86/3-e (iki kez), 35 (iki kez), 106/2-c, 151, 62/1 (dört kez) ve 52/1. (dört kez) maddeleri gereğince 1.740,00 Türk Lirası, iki kez 2.240,00 Türk Lirası ve 2.000,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hakaret, kasten yaralama ve tehdit eylemlerinden dolayı hükmedilen cezaları bakımından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2016 tarihli ve 2014/620 esas, 2016/686 sayılı kararının, "sanık ..."nin, suç tarihinde dosyanın diğer sanığı ile birlikte katılan Mustafa Erdoğan"ın işletmekte olduğu restoranta gelip alkol almaya başladıkları, akabinde sanıklar ile restorant çalışanları arasında çıkan tartışma sırasında sanığın hakaret, kasten yaralama, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, sanığın savunmasında, suçun işlendiği tarihte askerde bulunduğunu ve suçu işlemediğini beyan etmesi, Şanlıurfa Karaköprü Askerlik Şubesi Başkanlığının 29/04/2015 tarihli yazı içeriğine göre sanığın 04/03/2014-06/03/2015 tarihleri arasında askerlik yükümlülüğünü yerine getirdiğinin anlaşılması ve soruşturma sırasında Boyabat İlçe Emniyet Müdürlüğünün 27/10/2014 tarihli fezlekesinde sanığın T.C. Kimlik numarasının farklı olması karşısında, suçun işlendiği 21/10/2014 tarihinde askerlik görevini ifa ettiği anlaşılan sanık hakkında 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"un 223/1-b maddesi gereğince yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği" gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Sanık ..."nin hakaret, kasten yaralama ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına, hükmedilen bu cezalar bakımından hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların ve mala zarar verme suçundan miktarı itibariyle kesin nitelikte 2000 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair hükmün hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 23. maddesi ile çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Kanunun 40. maddesiyle 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tâbi kılınmıştır.
    Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.03.2014 tarih ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; Ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 gün ve 70-159 sayılı kararında yer verildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz kanunyoluna tâbi bulunması nedeniyle, gerek itiraz edilerek, gerekse itiraz kanunyoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde, olağanüstü bir kanunyolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceğinde şüphe bulunmamaktadır. Ancak, kanun yararına bozma kanunyolunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı; 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinde aleyhe bozma yasağının sadece davanın esasını çözümleyen hükümlerle sınırlı olarak kabul edilmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki şartlar kapsamında denetlenerek, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının bulunup bulunmadığı, ceza miktarı, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet, zararın giderilip giderilmediği, suçun inkılap kanununda belirtilen suçlardan bulunup bulunmadığı ve denetim süresi ile denetim süresi içerisinde uygulanacak denetimli serbestlik tedbirinin doğru tayin edilip edilmediği gibi hususlara ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulabilecek, belirlenen hukuka aykırılıkların yeni bir yargılamayı gerektirdiği ahvalde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilecek, yargılama gerekmeyen ahvalde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca giderilecektir. Özetlemek gerekirse; kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların kanun yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
    İncelenen dosyada;
    21.10.2014 tarihinde Sinop ili Boyabat ilçesi"nde meydana gelen kasten yaralama, hakaret, tehdit ve mala zarar verme eylemleriyle ilgili olarak yürütülen soruşturma sırasında, şüphelilerden Bedih oğlu ve Sabiha"dan olma, Hilvan 11.12.1992 doğumlu 51892687466 T.C. Kimlik numaralı ..."nin, 21.10.2014 tarihinde Çamlık Polis Merkezi Amirliğinde ifadesinin alındığı, şüpheliler ... ve inceleme dışı olan İsmail Kurtca hakkında yukarıda belirtilen suçlardan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sırasında talimat yoluyla ifadesi alınan ..."nin 29.06.2015 tarihli ifadesinde, şikayetçileri tanımadığını, Sinop"a hiç gitmediğini, suç tarihinde askerlik görevini yaptığını savunduğu ve buna dair evraklarını sunduğu,
    Sanığın askerlik belgesi incelendiğinde, 04.03.2014-04.03.2015 tarihinde asker olduğu, askerlik süresince 14.08.2014-29.08.2014 tarihleri arasında 14 gün, 17.02.2015-04.03.2015 tarihleri arasında da 15 gün izin kullandığı,
    Yapılan yargılama neticesinde; sanığın, tehdit suçundan TCK"nın 106/2-c ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası, hakaret suçlarından TCK"nın 125/1-4, 62 ve 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 1740 Türk lirası adli para cezası, kasten yaralama suçlarından TCK"nın 86/2, 86/3-e, 35,62 ve 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 2240 Türk lirası adli para cezası ve mala zarar verme suçundan ise TCK"nın 151/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2000 Türk lirası adli para cezasına mahkum edildiği, tehdit, hakaret ve kasten yaralama suçlarından hükmedilen cezalar bakımından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mala zarar verme suçu yönünden ise zarar giderilmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, kararların ve hükmün yöntemince kesinleştiği,
    Mala zarar verme suçundan hükmolunan cezanın infazı sırasında, sanığın atılı suçu işlemediğini tekrar ileri sürdüğü, buna dair askerlik belgelerini eklediği, ancak Yerel Mahkemece süresinin geçmesi nedeniyle itirazın reddine karar verilerek dosyanın merciiye gönderildiği, mercii mahkemesince de itirazın süresinden sonra yapılması nedeniyle reddine karar verildiği, mala zarar verme suçundan hükmolunan cezanın niteliği itibariyle kesin olduğu,
    Anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    Sanığın, yargılama sırasında askerde olduğunu ve Sinop"a hiç gitmediğini savunmasına karşın, savunmanın doğruluğu araştırılmamış, sadece askerlik adresi ve muhtemel terhis tarihi için askerlik şubesine yazı yazılmıştır. Sanığın askerden firar edip etmediği, kullandığı izinlerin tarihi, sağlık durumu nedeniyle izin alıp almadığı askerlik şubesinden sorulmamış ayrıca suça konu eylemleri gerçekleştiren kişinin sanık olup olmadığına ilişkin olarak katılanlar ve tanıklara teşhis de yaptırılmamıştır. Bu sebeplerle de eksik inceleme sonucu yukarıda belirtildiği biçimde hüküm ve kararlar kurulmasında isabet bulunmamaktadır.
    Anılan hukuka aykırılığın, teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüne ilişkin olduğu ileri sürülebilse de; bu aykırılığın sanığın doğru kişi olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olması nedeniyle, ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin olduğunda ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.03.2014 tarih ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki şartlar kapsamında denetlenerek, kanun yararına bozma kanun yolunda bozmaya konu edilebileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden Boyabat Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2016 tarihli ve 2014/620 esas, 2016/686 sayılı kesinleşen kararının, sanık ... hakkında tehdit, hakaret ve kasten yaralama suçlarından kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar ve mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 15/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi