Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Türk Medeni Kanunun 337. maddesi uyarınca evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de; kanun koyucu, babalık davasında ananın her zaman çocuğun yararına davranamayacağı ilkesinden hareket edilerek küçük için kayyım atanmasını (TMK.md.426/2) ve davanın Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye; ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbarını öngörmüştür (TMK.md.301/3). Böylece şu veya bu gibi düşüncelerle ana-babanın çocuk aleyhinde birleşmeleri ve onun zararına bir durumu önlemek istemiştir.
Yukarıda açıklanan kural çerçevesinde davanın Hazineye ihbar edilmeden (HMK.md.61) katılımına imkan tanınmadan, gösterdiği takdirde delilleri de toplanmadan eksik tahkikatla hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de;
Dava babalığın tespitine ilişkin olup, hak düşürücü sürenin Türk Medeni Kanununun 303. maddesine göre hesaplanacağı halde, Türk Medeni Kanununun 289. maddesinde soybağının reddi davasına ilişkin hak düşürücü sürenin esas alınması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.01.2012