(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi 2019/6148 E. , 2020/8646 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacının davalı ... tarafından sigortalanmış olup, dava dışı Ahmet Toklu yönetimindeki araç ile yolculuk yaparken meydana gelen kaza sonucunda yaralandığını ve %12 oranında sürekli sakat kaldığını, davalı ... şirketinin davacıya 24.06.2013 tarihinde 21.898,60 TL ödeme yaptığını, davacının zararının daha fazla olduğunu belirterek sürekli sakatlık tazminatı olarak 1.000,00 TL"nin davalıdan ticari faizi ile alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, 22.07.2014 tarihinde ıslah ile talebini 6.901,36 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davacının sigorta şirketine başvurması üzerine davacının zararını giderdiklerini ve davacının kendilerini ibra ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, belirlenen 6.901,36 TL tazminatın 27/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışındaki taleplerin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Daire’nin 2015/2955 Esas 2017/8856 Karar sayılı ilamında özetle "...Somut olayda; olay nedeniyle davalı ... tarafından davacıya ödeme yapılmış, taraflar arasında 25.06.2013 tarihli ibraname imzalanmıştır. Eldeki davanın 28.08.2013 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK"nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir. Öncelikle maluliyet tazminatı, ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK"nun 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ayrıca hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacı bakımından hesaplamada asgari geçim indirimi dahil edilmiş asgari ücret esas alınmış, aktif-pasif dönem ayrımı yapılmamıştır. Bu durumda yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı için aktif-pasif dönem ayrımı yapılarak, pasif dönem zararının, asgari geçim indirimi olmaksızın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir." gerekçeleri ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 2.764,30 TL tazminatın 27/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davadan önce davalı trafik sigortacısı tarafından 24.06.2013 tarihinde ödenen 21.893,60 TL"nin gerçek zararın altında olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş; davalı taraf ise, davadan önce yapılan ödemelerin yeterli olduğu savunmasında bulunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu davalılar tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması; daha sonra, ödeme ile ödenmesi gereken miktar arasında fahiş fark olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Fahiş fark olduğunun tespiti halinde ise, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalıların ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri hesaplanan güncel tazminattan düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir.
Eldeki davada, Mahkemenin hükme esas aldığı 17.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda, ödeme tarihindeki verilere göre davacının gerçek zararının 24.657,30 TL olduğu, davacıya yapılan ödemenin 21.893,60 TL olduğu, buna göre davacının ödeme tarihindeki zararının %89 oranında karşılandığı, ödeme tarihi itibariyle davacıya 2.764,30 TL eksik ödeme yapıldığı belirlenmiş, Mahkemece bu miktar üzerinden tazminata karar verilmiştir. Yine aynı bilirkişi raporunda hesap tarihi itibariyle davacının gerçek zararının 48.135,58 TL olduğu, yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin mahsubu ile bakiye zararı 14.457,22 TL olarak hesaplanmıştır.
Yukarıda açıklanan ilkelere göre davacının hesap tarihinde belirlenen güncel tazminat miktarından davadan önce ödenen bedelin güncellenmiş değerinin mahsubu ile sonuç tazminata karar verilmesi gerekirken, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.