![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2014/27860
Karar No: 2015/30661
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/27860 Esas 2015/30661 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/05/2014
NUMARASI : 2013/167-2014/150
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ve davalı şirket avukatlarınca istenilmesi ve davalı P. Şti. tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.11.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar adına vekili Avukat Ç. ile karşı taraf adına vekili Avukat N. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davalı P. Şti. yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davalı A.. B.. yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı P. Şti. vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin ve davalı P. Şti. vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalıya ait işyerinde, 10.06.2005-31.07.2012 ve 01.11.2012-18.03.2013 tarihleri arasında olacak şekilde aralıklı iki dönem halinde çalışmıştır. Mahkemece, davacının birinci çalışma döneminin sonunda kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödendiği gerekçesiyle, bu döneme ilişkin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Dosyaya sunulan, birinci çalışma dönemine ilişkin ibranamede, davacıya 6.810,75 TL kıdem tazminatı ve 1.511,37 TL ihbar tazminatı ödendiği yazılı olup, söz konusu ibraname işçi imzasını taşımaktadır. İbranamede belirtili kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi toplamı olan 8.322,12 TL, davacının banka hesabına 06.08.2012 tarihinde yatırılmıştır. Davacı vekili, müvekkili işçinin, işverenin hilesine maruz kaldığını, işverenin muhasebecisinin elinde işçinin banka kartının bulunduğunu, bankaya yatırılan tutarın kısa bir zaman dilimi içerisinde işverence geri çekildiğini, bu olay sebebiyle davacının şikayetinin engellenebilmesi amacıyla da işçinin yeniden işe alındığını iddia etmiştir.
Dinlenen davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgisi bulunmamakta olup, beyanlarında davacının tazminatlarının, işverence banka hesabına yatırılıp sonra çekildiğini duyduklarını ifade etmişlerdir.
Banka hesap dökümlerinin incelenmesinden, 06.08.2012 tarihinde saat 14:10"da, kıdem ve ihbar açıklamasıyla 8.322,12 TL"nin ve aynı tarihte saat 14:11"de maaş açıklamasıyla 869,57 TL"nin davacının banka hesabına işverence yatırıldığı, yine aynı tarihte saat 14:14"de ise, söz konusu tutarların toplamı olan 9.191,69 TL"nin davacının banka hesabından, dava dışı Serkan Ayan isimli şahsın hesabına “borcuma istinaden” açıklamasıyla havale edildiği anlaşılmaktadır. Türkiye İ. B. 31.01.2014 tarihli cevabi yazısında, 9.191,69 TL"lik havalenin bankamatik aracılığıyla yapıldığı bildirilmiştir.
Davalı şirket yetkilisinin, Savcılıkça alınan 25.10.2013 tarihli ifadesi içeriğinden, S. A. isimli şahsın davalı şirketin muhasebecisi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı işçi, ceza soruşturmasında alınan ifadesinde, işveren firmanın muhasebecisi olan S. A., hesabın kapatılacağını bahane edilerek .... maaş kartını elinden aldığını, kendisinin bilgisi dışında para yatırılıp tekrar çekildiğini, aynı uygulamanın işyerinde çalışan A. Ö. isimli bir başka işçiye de yapıldığını beyan etmiştir. Dava dışı A. Ö., kolluk birimince alınan 28.03.2013 tarihli ifadesinde bu durumu doğrulamıştır. Dairemizin 2014/28692 esas sayılı dosyası içeriğinden, A. Ö. isimli işçinin de, davalı şirkete karşı dava açtığı, davasında benzer bir uyuşmazlığın söz konusu olduğu, şahsın banka hesabına tazminat ödemesi yapıldıktan kısa süre sonra, bankamatik havalesi yoluyla S. A.n hesabına, “borcum olan” açıklamasıyla havale işlemi gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, davalı işveren şirketin, ibranamede yazılı kıdem ve ihbar tazminatı tutarlarını davacının banka hesabına yatırdığı, yatırılan tutarı yaklaşık dört dakika sonra, işçinin banka kartını elinde bulunduran muhasebecisi S. A. vasıtasıyla bankamatik aracılığıyla hesaba havale yöntemiyle geri aldığı, S. A. isimli şahsın işveren adına hareket ettiği sabittir. Bu hileli işlemlerle kayden ödeme yapılmış gibi gösterilmiş ise de, gerçekte ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan sebeplerle, mahkemece, birinci çalışma dönemine ilişkin davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi yapıldığının kabulü hatalı olmuştur.
3-Mahkemece, davacı tanıkları anlatımları esas alınarak, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları hüküm altına alınmış ise de, tanıkların davalıya ait işyerindeki çalışma süresi ve dolayısıyla davacının çalışma şartlarını bilmelerinin mümkün olduğu süre değerlendirilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, tanıkların hizmet döküm cetvelleri celp edilerek incelenmeli ve davacının çalışma şartlarını bilmeleri mümkün olduğu süre tespit edilerek değerlendirme yapılmalıdır.
Diğer taraftan, dava dilekçesinde yedek şoför olduğunda hafta tatili izninin kullandırıldığına yönelik açıklama mevcut olup, mahkemece dava dilekçesindeki söz konusu açıklamanın nazara alınmadan davacının tüm hafta tatillerinde çalıştırıldığının kabul edilmesi de hatalı olmuştur.
4-Mahkemece, ıslah dilekçesinde faiz talebi bulunmadığı gerekçesiyle, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarında ıslah ile artırılan miktarlar yönünden faiz işletilmemesine karar verilmiştir.
Davacının ıslah dilekçesi ile dava konusu alacak miktarını artırmak suretiyle dava dilekçesini kısmen ıslah ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kısmi ıslahta, dava dilekçesinin sadece miktar yönü düzeltilmiş olup, dava dilekçesinin diğer kısımlarının geçerli olduğunun kabulü gerekir. Başka bir anlatımla, dava dilekçesinin faiz ile ilgili kısmı ıslahla artırılan miktar için de geçerlidir. Davacının faiz talebini ıslah dilekçesinde tekrar etmesinin anlamı yoktur. Aksi halde dava dilekçesinin miktar dışındaki tüm unsurlarına ıslah dilekçesinde de yer verilmesi gerekir ki, kısmi ıslahta bunun gereksizliği ortadadır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmuş olup, miktar artırmak suretiyle yapılan kısmi ıslahta ayrıca faiz talebinin bulunması gerekli değildir. Mahkemece bu yönün nazara alınmadan, ıslah dilekçesinde faiz talebinin bulunmaması gerekçesiyle, ıslahla artırılan miktara faiz işletilmemesine karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin ise davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.