10. Hukuk Dairesi 2021/4282 E. , 2021/12992 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının 1991-2002 yılları arasında 267356-35 sicil numaralı dava dışı Ahmet Araç isimli kişiye ait iş yerinde çalıştığı, davacının ilk işe giriş bildirgesinin 11.09.1991 tarihinde kuruma verildiği, ancak dönem bordrosu olmadığı gerekçesiyle davacının sigortalılık süresi kabul edilmediğini belirterek, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 11.09.1991 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı kurum vekili, 2.8550.278298.33.23 sicil numaralı işyerinden 10/10/1991 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği fakat dönem bordrosunda davacının adının bulunmadığı, çalıştığını iddia ettiği döneme ilişkin olarak bahsi geçen iş yerinde fiilen çalıştığına dair müvekkil kuruma verilmiş dönem bordrosu vb. resmi bir belge de bulunmadığını, yalnızca işe giriş bildirgesinin verilmiş olmasının çalışma olgusunun ispatında yeterli olmadığı, fiili çalışma olgusunun ve resmi kurum kayıtlarının aksinin geçerli ve kesin delillerle ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"Davanın kabulü ile,
1-Davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin 11/09/1991 tarihi olduğunun tespitine" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
"1-İlk derece mahkemesinin kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı HMK"nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Dava konusu somut olayda mahkemece, davacı ve bordro tanıklarının beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Eldeki davada, Mahkemece dinlenen bordro tanıklarının işyerinin ... otogarında bulunan berber dükkanı olduğu yönünde beyanda bulundukları, işe giriş bildirgesinde de işyeri adresinin "Santral Garaj içi/..." olarak kayıtlı olduğu, bununla birlikte Bölge Adliye Mahkemesi"nin iade kararından önce dinlenen ve biri de davacının kardeşi olan davacı tanıklarının işyerini unlu mamuller satılan işyeri olarak tarif ettikleri ve beraber çalıştıklarını beyan etmeleri karşısında tanık beyanları arasında çelişki oluştuğu ortadadır. Bu bakımdan, Mahkemece, öncelikle, davacıya davası açıklattırılmalı ve hangi tarihte, nerede, kimlerle, hangi işi yaptığı sorulmalı; davacı tanıklarının davacının yaptığı işle ilgili beyanları ile bordro tanıklarının ise berber dükkanında çalıştığını belirtmeleri karşısında oluşan çelişki giderilmeli, davacının fiili çalışması tereddütsüz şekilde ortaya konulmalı, askerlik durumu araştırılmalı ve ilgili belgeler celbedilmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.10.2021 gününde karar verildi.