8. Ceza Dairesi 2017/7504 E. , 2019/6395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TCK.nın 268. maddedeki suçun oluşması için öncelikle, fail tarafından işlenen bir suçun bulunması gerekmektedir. Başka deyişle iftira suçunun aksine, bu madde bakımından gerçek bir suçun işlenmesi ve bu suçun faili ile 268. maddedeki eylemin failinin aynı kişi olması zorunludur.
İşlenmiş olması gereken suçun kasıtla veya taksirli suç olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, maddede yalnızca suçtan söz edilmekle, kabahatler veya disiplin eylemleri madde kapsamında değerlendirilmektedir.
Maddedeki ifade biçiminin hatalı olduğu söylenebilir ise de, mevcut düzenleme karşısında, failin gerçekte o suçu işlememiş bulunduğunun anlaşılması halinde, başkasının kimlik bilgilerini kullanma eyleminin 268. maddedeki suçu oluşturmadığını kabul etmek, kanunilik ilkesi bakımından zorunlu görülmektedir. Bu tür eylemlerde 206. maddenin uygulanması gereklidir.
Hırsızlık suçundan verilen ve kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığı kararı karşısında hukuken sanığın işlediği bir suç bulunmadığının kabulünde zorunluluk bulunduğu halde kolluk görevlisine (düzenlenecek bir belgeye esas olarak) beyanda bulunurken, başkasına ait kimliği veya bilgileri kullanma eylemi 268. maddeyi değil 206. maddedeki suçu oluşturmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında hırsızlık suçu şüphelisi olarak yakalanması üzerine hakkında soruşturmaya başlandığı sırada kimliğini ... olarak beyan eden sanık hakkında başlatılan hırsızlık soruşturması sonunda verilen ve kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığı kararı karşısında sanığın "işlediği bir suçtan" söz edilemeyeceği cihetle TCK.nun 268. maddesinde tanımlanan suçun unsurları oluşmayıp sanığın TCK.nun 206. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği halde yazılı gerekçe ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi;
Kabul ve uygulamaya göre ise;
Sanığın müşteki hakkında kovuşturma başlamadan önce, parmak izi kaydı veya teşhis şeklinde maddi bir delil olmadan, müştekinin farklı bir soruşturma nedeniyle polis merkezinde hakkında hırsızlık suçundan işlem yapıldığını öğrenmesi ve bu suçu işleyen kişinin kendisinin olmadığı beyanı üzerine başlatılan soruşturma sırasında gerçek kimliğini açıklaması şeklinde gerçekleşen eyleminde, TCK"nın 269/2. madde ve fıkrası uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.05.2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE:
Olay günü saat 03:20 sıralarında ... Caddesi,No:15 Zemin Katta hırsızlık olduğu ihbarı üzerine, kaçma istikametlerinde yapılan araştırmada görülen iki şahıstan birinin görevlileri görünce elindeki cismi sakladığı görüldüğünden şahısların yakalanarak haklarında hırsızlık suçundan soruşturma başlatıldığı, sanığın kardeşi ..."un kimlik bilgilerini kullandığı, sanığın suç işlediği şüphesi ile yakalandığı sırada kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla mağdura ait kimlik bilgilerini kullanmaktan dolayı TCK.nın 268/1 delaletiyle TCK.nın 267/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Daire çoğunluğuyla aramızdaki uyuşmazlık sanığın gerçekte hırsızlık suçunu işlememiş bulunduğunun anlaşılması karşısında, TCK.nın 268. maddesindeki suçu oluşturmayıp TCK.nun 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğuna ilişkindir.
İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunun oluşabilmesi için kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği somut olayda sanığın hırsızlık suçu soruşturmasından kurtulmak için kardeşinin ismini verdiği, yapılan soruşturma neticesinde suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçunun oluşumuna etki etmeyeceği, yalan
beyanın failin işlediği bir suçun soruşturulması dolayısıyla gerçeğe aykırı kimlik bilgilerini kullanma şeklinde işlenmesini öngören öğeleri bakımından TCK.nın 268. maddesinin TCK.nın 206. maddesine nazaran özel hüküm niteliğinde bulunduğu, özel normun önceliği ilkesi uyarınca fiile yalnızca TCK.nın 268. maddesinin uygulanması gerektiğinden, sayın çoğunluğun suça sürüklenen çocuğun eyleminin TCK.nın 206. maddesinde tanımlanan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturacağına ilişkin bozma düşüncesine katılmıyorum.07.05.2019