Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/2841
Karar No: 2021/1574
Karar Tarihi: 23.09.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/2841 Esas 2021/1574 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2841
Karar No : 2021/1574

TEMYİZ EDENLER :1-(Davacı): ... Odası
VEKİLİ : Av. ...
2- (Davalı) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 12/06/2019 tarih ve E:2019/2494, K:2019/5508 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 27/10/2016 tarih ve 29870 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen Yönetmeliğin 5.maddesinin 2.fıkrasının (b) bendi ve devamının, 15. maddesinin 2., 7. fıkrasının ve 13. fıkrasının "Mimari proje ile yönetim planında malik imzası aranmaz." şeklindeki son cümlesinin, 15/A maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ve 3. fıkrasının, 8. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinin, 7.maddesinin 9. fıkrasının iptali ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Ek 1.maddesinin (b) bendi ile 6.maddesinin 1.fıkrasında yer alan "Bu çerçevede riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarında uygulama yapılan etap veya adada, riskli yapılarda ise bu yapıların bulunduğu parsellerde, yapılar yıktırılmadan önce, parsellerin tevhit edilmesine, münferit veya birleştirilerek veya imar adası bazında uygulama yapılmasına, ifraz, terk, ihdas ve tapuya tescil işlemlerine, yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usuller ile yeniden değerlendirilmesine, yapının paydaşı olup olmadıkları gözetilmeksizin sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilir. Bu karara katılmayanların arsa payları, Bakanlıkça rayiç değeri tespit ettirilerek ve bu değerden az olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılır." cümlesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 12/06/2019 tarih ve E:2019/2494, K:2019/5508 sayılı kararıyla;
Anayasaya Aykırılık İddiası Yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 11/01/2018 tarih ve 30298 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/11/2017 tarih ve E:2016/133, K:2017/155 sayılı kararında; "6306 sayılı Kanuna eklenen Ek 1.maddenin 2.fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesi ile (b) bendinin Anayasaya aykırı olmadıklarına" karar verildiği, Anayasa Mahkemesi incelemesinden geçmeyen Kanunun diğer kısımlarına ilişkin Anayasaya aykırılık iddialarının ise ciddi görülmediği,
Dava Konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik hükmünün dayanağı olan ve 6306 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 3. fıkrasının gerekçesinde, “Kanunla öngörülen maksadın gerçekleştirilmesini temin için” riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmeyeceği yolundaki sınırlamanın getirildiğinin ifade edildiği, 6306 sayılı Kanun'un 1. maddesinde ise; Kanun’un amacının afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenileme olduğunun belirtildiği, Kanun’un bu amacının gerçekleştirilebilmesi için öngörülen uygulamaların Kanun'un 3., 4., 5. ve 6. maddelerinde düzenlendiği,
Bu kapsamda, ilk önce riskli yapıların tespiti, daha sonra bunlar üzerindeki tasarrufların kısıtlanması, tahliyesi ve yıkımı ile diğer uygulama işlemlerinin düzenlendiği,
Belirtilen hususlar dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükmünün dayanağı olan 6306 sayılı Yasa'nın 4.maddesi ile getirilen sınırlamanın amacının, uygulamaları devam ettirebilmek için riskli yapıların tahliye edilmesi konusunda bireylerin zorlanması olduğunun anlaşıldığı,
Nitekim söz konusu Kanun hükmüne ilişkin Anayasa Mahkemesince verilen 27/02/2014 tarih ve E:2012/87, K:2014/41 sayılı kararda da bu hususa vurgu yapıldığı ve Kanunla öngörülen afet riski altındaki alanların yeniden yapılandırılması nihai amacına ulaşılabilmesi için, kendi iradeleriyle yapıyı terk etmeyen bireylerin, zor kullanılması yerine elektrik, su ve doğal gaz hizmetleri verilmeyerek tahliyeye zorlanmalarının makul görülebileceği ve böyle bir kural öngörülmesinde kamu yararı bulunduğunun belirtildiği,
Ancak, uygulama sırasında Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından talep edilmesi hâlinde, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmeyeceği yolundaki kuralın uygulanabilmesinin, Kanun metninden açıkça anlaşılacağı üzere hak sahiplerinin görüşünün alınması koşuluna bağlandığı,
Dava konusu Yönetmelik hükmü incelendiğinde ise; dayanak Yasa hükmünde aranan bu koşula, Yönetmelik kuralında yer verilmediği anlaşıldığından, dayanağı Yasa hükmünü daraltacak nitelikteki Yönetmelik düzenlemesinde bu yönden hukuka uyarlık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 15.maddesinin 13.fıkrasında yer alan "Mimari proje ile yönetim planında malik imzası aranmaz." cümlesi yönünden;
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/12/2017 tarih ve Y.D İtiraz No: 2017/1118 sayılı kararıyla; Yönetmeliğin 15.maddesinin 13. fıkrasında geçen "Mimari proje ile yönetim planında malik imzası aranmaz." ibaresinin 634 sayılı Kat Mülkiyet Kanununun 12.maddesinde düzenlenen, kat mülkiyetini kurabilmek için tapu idaresine sunulan mimari proje ile yönetim planının, malik veya maliklerce imzalanmasının zorunlu olduğu kuralına açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş ise de; dava devam ederken 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda yapılan değişiklikle, anılan Kanun'un 10. maddesine "Mimari proje ile yönetim planında malik imzası aranmaz" hükmünün getirilmesi karşısında, Yönetmeliğin 15.maddesine eklenen 13.fıkrada 6306 sayılı ve 634 sayılı Kanunlardaki hükümlere ve hukuka aykırılık görülmediği,
Yönetmeliğin 5.maddesinin 2-(b) ve devamı fıkraları, 15.maddesinin 2. ve 7. fıkraları, 15/A maddesinin 1-(b) ve 3.fıkraları ile 7.maddesinin 9.fıkrası yönünden;
Afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemeler yapılabilmesi amacıyla kabul edilen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda 14/04/2016 tarihinde kabul edilen 26/04/2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6704 sayılı Kanun ile değişiklik yapılması üzerine değişen hükümler dayanılarak dava konusu Yönetmelik kurallarının düzenlendiğinin anlaşıldığı,
Bu durumda; kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisi uyarınca dava konusu Yönetmelik kurallarının öngörüldüğü, normlar hiyerarşisine uygun olarak, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda düzenleme yapıldığı sonucuna ulaşıldığından, yukarıda belirtilen hükümlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinin iptaline, Yönetmeliğin dava konusu diğer maddeleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin 5/2-(b) maddesinin; dayanağı olan 6306 sayılı Kanunun Ek 1.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi ile aynı doğrultuda düzenlendiği, dayanağı Kanun maddesinin mülkiyet hakkını ölçüsüz ihlal etmesi nedeniyle Anayasaya aykırı olduğu, dolayısıyla dava konusu düzenlemenin de hukuka aykırı olduğu, aynı Yönetmeliğin 5/1.maddesinde aranılan teknik raporun anılan maddenin 2.fıkrasında riskli alan ilanı sırasında aranmadığı, aynı maddenin 3. ve 4.fıkralarında ise; 1.maddede belirtilen bilgi ve belgeler ibaresinin kaldırılması sonucunda can ve mal güvenliği bakımından teknik inceleme yapılamayacağı, Yönetmeliğin 15.maddesinin 2. ve 7. fıkrasının, dayanağı 6306 sayılı Kanunun 6/1.maddesine uygun olarak düzenlendiği, dayanağı Kanun maddesinin mülkiyet hakkını ölçüsüz ihlali nedeniyle Anayasaya aykırı olduğundan bahisle anılan Yönetmelik maddelerinin de hukuka aykırı olduğu, aynı maddenin 13.fıkrasındaki "mimari proje ile yönetim planında malik imzası aranmaz" cümlesinin 634 sayılı Kat Mülkiyet Kanununa aykırı olduğu, Yönetmeliğin 15/A maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde ve 3.fıkrasında yapılan değişiklikle satış işleminin maliklere ulaşılamaması halinde nasıl tebliğ edileceğine ilişkin belirsizlik oluştuğu, maddenin eski halinde satışa ilişkin işlemin tebliğinin maliklerin mernis adresine yapılacağı belirtilmişken, yeni halinde bu şartın kaldırıldığı, malikten habersiz satışın yapılabilmesinin söz konusu olduğu, bu durumun mülkiyet hakkının Yönetmelikle sınırlanması sonucunu doğurduğu ve hukuka aykırı olduğu, Yönetmeliğin 7/9.maddesinde belirtilen tescilli kültür varlıklarının hiçbir şekilde riskli yapı ilan edilip yıkılamayacağı, anılan fıkranın Anayasanın 63.maddesine ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Yönetmeliğin 8/2-(ç) maddesinin Kanun'un 4. ve 5.maddelerine uygun olarak düzenlendiği, aynı zamanda Kanun'un amacı olan afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile can ve mal güvenliğinin bir an önce sağlanması amacına da hizmet ettiği, söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın redde ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından ise savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemiene konu kararın; 15/12/2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete'de yayamlanarak yürürlüğe giren 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 27/10/2016 tarih ve 29870 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair Yönetmelik ile değişik 7. maddesinin 9. fıkrası ile 15/A maddesinin 3. fıkrasında yer alan "maliklerin adreslerine taahhütlü posta yoluyla veya" ibaresi yönünden bozulması, diğer kısımlar yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu değişiklik Yönetmeliği ile değişik asıl Yönetmelik'in 8. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinin iptali diğer kısımlar yönünden davanın reddi yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 12/06/2019 tarih ve E:2019/2494, K:2019/5508 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 23/09/2021 tarihinde Yönetmeliğin 7.maddesinin 9. fıkrası ve 15/A maddesinin 3. fıkrasında yer alan "maliklerin adreslerine taahhütlü posta yoluyla veya" ibaresi yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesi ile değiştirilen Yönetmeliğin riskli yapıların tespiti ve itiraz başlığını taşıyan 7. maddesinin 9. fıkrasında: "21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında olan yapıların riskli yapı tespiti yapı maliklerinin talebine istinaden yapılır. Riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden sonra durum ilgili kültür varlıklarını koruma bölge kuruluna bildirilir ve bu kurulun alacağı karara göre uygulama yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
6306 sayılı Kanun'un ilk halinde mevcut olan "Uygulanmayacak mevzuat
" başlıklı 9. maddede yer alan; bu Kanun kapsamındaki alanlarda bu Kanunun öngördüğü uygulamaların zaruri kılması hâlinde, bu uygulamaların gerektirdiği iş ve işlemler hakkında; 21/7/1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun, bu Kanunun uygulanmasını engelleyici hükümleri ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı yolundaki hüküm Anayasa Mahkemesi'nin 26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27/02/2014 günlü, E:2012/82 K: 2014/41 sayılı kararı ile “tarih, kültür ve tabiat varlıklarının" Anayasa’nın 63. maddesi ile koruma altına alındığı ve 6306 sayılı Kanun'un anılan düzenlemesinin Anayasa'nın 63. maddesi ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle iptal edilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "İzinsiz müdahale ve kullanma yasağı" başlıklı 9. maddesinde: "Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, sondaj, kısmen veya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler inşaî ve fizikî müdahale sayılır." hükmü yer almış, aynı Kanun'un "Yapı esasları" başlıklı 18. maddesinde ise; korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının gruplandırılması ile tescilli taşınmaz kültür varlıklarının rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri ve bunların uygulanmasının nasıl yapılacağına dair düzenlemelere yer verilmiş ve konuya ilişkin bir de yönetmelik hazırlanması öngörülmüştür.
2863 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca çıkarılan "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmelik" 11/06/2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş, anılan Yönetmeliğin ilgili maddelerinde yıkılma tehlikesi bulunan yapılar hakkında yapılacak işlemler, tescilli yapı için hazırlanacak rölöve, restitüsyon, restorasyon projeleri gibi hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden sonra ilgili kültür varlıklarını koruma bölge kurulunun alacağı karara göre uygulama yapılacağını düzenleyen dava konusu yönetmelik hükmü kapsamında yapılacak uygulamalarda, önce riskli yapı tespitinin kesinleşmesi gerektiği ve bu durumun riskli yapı tespiti yapmak için koruma bölge kurulunun iznine ihtiyaç duyulmadan alana müdahale sonucunu doğuracağı, dolayısıyla dava konusu yönetmelik maddesinin bu yönüyle, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "İzinsiz müdahale ve kullanma yasağı" başlıklı 9. maddesi ile bağdaşmayacağı açıktır.
Açıklanan nedenle, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin, dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen 7. maddesinin 9. fıkrasında hukuka uyarlık bulunmadığından davacının temyiz isteminin bu madde yönünden kabulü ile anılan madde yönünden temyiz istemine konu kararın bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; dava konusu Yönetmeliğin 15/A maddesinin 3. fıkrasında: "Müdürlük, satışın yapılacağı yeri ve zamanı, arsa payı satılacak malikler ile üçte iki çoğunlukla anlaşan maliklere veya üçte iki çoğunlukla anlaşan maliklere bildirilmek üzere, kendisinin de malik olması şartıyla üçte iki çoğunluğa sahip maliklerin anlaştıkları yükleniciye elden veya maliklerin adreslerine taahhütlü posta yoluyla veya 7201 sayılı Kanuna göre tebliğ eder. Yapılan araştırmaya rağmen arsa payı satılacak malike ve adresine hiçbir şekilde ulaşılamaz ise satış işlemi gıyabında yapılır." düzenlemesine yer verildiği görülmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebligatın yapılması" başlıklı 1. maddesinde ise: "(Değişik: 11/1/2011-6099/1 md.) Kazaî merciler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile vakıf yükseköğretim kurumları, il özel idareleri, belediyeler, köy hükmî şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligat, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır." hükmü yer almaktadır.
7201 sayılı Kanun'un 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yapacağı bütün tebligatlar yönünden, tebligatların 7201 sayılı Kanun'a göre yapılacağı yönündeki açık ve emredici hükmü karşısında Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünce yapılması öngörülen tebligatın taahhütlü posta yoluyla yapılmasını öngören dava konusu yönetmelik hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 15/A maddesinin 3. fıkrasında yer alan ve 7201 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık içeren dava konusu "maliklerin adreslerine taahhütlü posta yoluyla veya" ibaresinde hukuka uyarlık aksi yöndeki Daire kararında ise hukuki isabet bulunmadığından söz konusu ibare yönünden Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki karara katılmıyoruz.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi