11. Hukuk Dairesi 2018/1410 E. , 2019/6853 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/11/2016 tarih ve 2015/140 E- 2016/798 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 26/01/2018 tarih ve 2017/801 E- 2018/83 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.11.2019 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. ... ile davalı-karşı davacılardan asil ... ve vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalılar arasında yapılan 26/04/2013 tarihli sözleşme ile Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. AŞ."de bulunan toplam %40 hisselerini müvekkiline sattıklarını, satış bedelinin 14.500.000 USD olarak belirlendiğini, sözleşme gereğince hisse senetlerinin peşinat bedeli olan 5.000.000 USD."nin Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. A.Ş."nin 2012 yılı genel kurulunun yapılmasına müteakip 75 gün içinde, bakiye 9.500.000 USD.nin ise düzenlenecek 4 adet senetle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, hisse devrinin, peşinatın ödenmesiyle birlikte aynı anda yapılacağının kararlaştırıldığını, tarafların sözleşmeyi ihlal etmeleri halinde ihlal eden tarafın diğer tarafa 1.000.000 USD cezai şart ödemeyi de kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme hükümleri çerçevesinde, borcun ödenmesi için T.Finans Katılım Bankası AŞ nezdinde gerekli girişimlerin yapıldığını, ödenmesi gereken peşinatın banka nezdinde hazır hale getirildiğini, buna rağmen davalıların 10 gün içinde ödeme yapılması hususunda ihtar gönderdiğini, karşı ihtarda 05.09.2013 tarihinde bankada devir işlemi için hazır olmalarının bildirildiği, ihtar davalılara geç ulaştığından 06.09.2013 tarihinde bankada buluşmak üzere anlaştıklarını, ancak bankaya gelen ..."nin hisse senetlerini getirmediğini, bu şekilde davalıların sözleşmeye aykırı hareket ederek temerrüde düştüklerini, ihtara rağmen cezai şartı ödemediklerini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davalılardan ayrı ayrı 1.000.000 USD olmak üzere toplam 2.000.000 USD nin temerrüt tarihi olan 06/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; sözleşmede belirlenen 5.000.000,00 USD peşinatın davacı şirket tarafından 2012 yılı Genel Kurulunun yapılmasını müteakip engeç 75 gün içinde ödeneceğini, bakiye borcun ödenmesi için düzenlenecek senetlere Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. AŞ."nin müşterek borçlu-müteselsil kefil olacağını, bu maddenin de genel kuruldan geçirileceği hususlarının kararlaştırıldığını, bu görevin davacı şirket ve onun gerçek kişi ortaklarına ait olduğunu, ancak seçilen yeni yönetim kurulunun Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. AŞ."nin davacı şirketin borçlarına kefaleti ve katılımının sağlanması amacıyla herhangi bir faaliyetlerinin bulunmadığını, böylelikle sözleşmeyi ihlal ettiğini, peşinatın ve bakiye borç için düzenlenecek senetlerin 75 gün içinde müvekkillerine teslim edilmediğini, davacının sözleşmeyi ihlal etmesi ve cezai şartın tahakkuk etmesi sebebiyle davacıya 22/08/2013 tarihli ihtarnameyi gönderdiklerini, TTK 380 maddesine göre ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yapılan savunma TMK 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, 26/04/2013 tarihli sözleşmeyle müvekkillerinin hisselerini devir borcu altına girdiğini, bu nitelikte bir hisse devir sözleşmesi şahsi veya ayni herhangi bir teminat alınmaksızın akdedilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısıyla müvekillerinin Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. AŞ."nin kefalet ve borca katılım olmaksızın bu sözleşmeyi imzalamayacağının da açık olduğunu savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı davasında ise, davacı şirketin sözleşmeyi ihlal etmesi nedeniyle müvekkillerinin ceza koşuluna ayrı ayrı hak kazandıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla ayrı ayrı 50.000,00 USD olmak üzere toplam 100.000,00USD cezai şart alacağının 22/08/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi uyarınca işleyecek temerrüt faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslahla talebini 400.000,00USD"ye yükseltmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. A.Ş."nin hisselerinin 14.500.000,00 USD karşılığında devredildiği, sözleşmede herhangi bir teminat öngörülmediği, satış bedelinin 9.500.000,00 USD"lik kısmının 4 yıla yayılan senetlerle ödenmesinin kabul edildiği, bu senetlerin ödenmesinin temini amacıyla Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. A.Ş."nin kefaletinin ve borcu kabulünün kararlaştırıldığı, bu nedenle Siltaş Silis Kumları San. ve Tic. A.Ş. yönetim kurulunun da davacı şirket gerçek kişi ortaklarından oluşmasına yönelik sözleşmeye de hüküm konulduğu, tarafların karşılıklı gönderdikleri ihtarnamelerde bu edimin yerine getirilmesinin ısrarla üzerinde durulduğu nazara alındığında kefalete ilişkin maddenin hükümsüz sayılmasının sözleşmenin tamamını geçersiz kılacağı, geçersiz bir sözleşmeden ötürü taraflar arasında herhangi bir borç doğmayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karara karşı her iki taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; sözleşme hükmü uyarınca kendi edimlerini yerine getirmeyen davacının cezai şart talep hakkının bulunmadığı, ayrıca, TTK 380/1. maddesi düzenlemesi karşısında taraflar arasında imzalanan 26/04/2013 tarihli sözleşmenin son fıkrasının hükümsüz olduğu, bu hususun resen nazara alınacağı, sözleşmenin niteliği gereği, ilgili şartın hükümsüz sayılması halinde sözleşmenin kalan kısmını geçerli saymaya imkan tanımıyorsa bu durumda sözleşmenin tamamının hükümsüz hale geleceği, sözleşmedeki bu düzenleme dikkate alındığında, davalıların farazi iradesinin, bu teminat düzenlemeleri olmadan sözleşmeyi imzalamayacakları yönünde olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kısmi hükümsüzlük konusunda yaptığı değerlendirme isabetli olduğundan HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, her iki tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ve özellikle asıl dava bakımından dava dayanağı taraflar arasında düzenlenen sözleşme maddesinin TTK’nın 380. maddesi uyarınca geçersiz olması nedeniyle sözleşmenin TBK’nın 27/son maddesi gereğince her iki taraf için de hükümsüz hale geldiğinin kabulü gerektiği gözetildiğinde, asıl ve karşı davaya ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararda birzisabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin asıl ve karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve karşı dava bakımından verilen kararların HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin her bir taraftan alınarak yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 05/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.