9. Hukuk Dairesi 2012/39310 E. , 2013/16445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının 22/11/2010 tarihinde davalı şirket bünyesinde çalışmaya başladığını, 27/07/2011 tarihine kadar kurumsal gelişim ve insan kaynakları müdürü olarak çalıştığını, davacının çalıştığı birimde bu pozisyonda çalışacak personel ihtiyacı olmadığı gerekçesiyle iş akdinin fesih edildiğini iş akdinin feshinin geçersizliğinin tespitine, davacının işe iadesine, haksız ve geçersiz fesih nedeni ile boşta geçen sürelere ait 4 aylık ücret ile diğer sosyal hak ve alacakların davalı şirketten tahsiline, işe iade kararı verilmesi halinde yasal ihtara rağmen davacının işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücret ve sosyal haklarının güvence altına alınmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; 26/01/2011 tarihinden 27/06/2011 tarihine kadar kurumsal gelişim ve insan kaynakları müdürü olarak görev yapan davacının şirketin merkezinde ve diğer bütün şubelerinin sevk ve idaresinden sorumlu olarak görev yaptığını, davacının ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı iki tane daha şirketin ortak ve yetkilisi olduğunu, geniş yetki ile işe alınan davacının genel müdüre bağlı olarak işe alma ve işten çıkartma yetkisi de dahil olmak üzere geniş yetki ile donatıldığını, münferit zamanlarda davacının bu yetkileri doğrudan doğruya kullandığını bu nedenle davacının işe iade davası açmaya hakkı bulunmadığını, ayrıca davalı şirkette 26/01/2011 ve 27/06/2011 tarihleri arasında görev yapan davacının 6 aylık kıdemi de olmadığını işe iade davası açma hakkı bulunmayan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının işletmenin bütününü gerektiğinde sevk ve idare yetkisi bulunan davacının işe dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Somut olayda insan kaynakları ve kurumsal gelişim direktörü sıfatıyla çalışan davacının bir kısım işçilerin iş sözleşmesinin feshi ve atamalarıyla ilgili bildirimleri, yönetim kurulu başkanı ve genel müdürle birlikte imzaladığına ilişkin belgeler ve davacının başka şirketlerde ortak olduğuna ilişkin belgeler sunulmuştur. Dosyaya sunulan belgeler davacının iş güvencesi kapsamında olmayan işveren vekili veya yardımcısı olduğunu ispatlamaya yeterli değildir. Yukarıda yer alan ilkelere göre davalı işyeri niteliğindeyse davacının işyerinin bütününü yönetme ve işçi alma ve çıkarma yetkisine sahip olup olmadığı; işletme niteliğindeyse davacının işletmenin bütününü yöneten işveren vekili veya yardımcısı olup olmadığı, davacıya bu konuda temsil yetkisi verilip verilmediği araştırılıp sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırmayla karar verilmesi hatalıdır.
Ayrıca davacının sigorta kayıtlarına göre 26.01.2011-27.06.2011 tarihleri arasında çalıştığı görülmektedir. Ancak davacı 22.11.2010 tarihinde işe başladığını iddia etmiştir. Mahkemece son celsede davacının aynı mahkemenin 2011/140 esas sayılı dosyasında görülmekte olan hizmet tespiti davası bulunduğu zapta geçirilmiştir. Yapılacak araştırmaya göre davacının işgüvencesi kapsamında olmayan işveren vekili veya yardımcısı olmadığı anlaşılırsa; davacının altı aylık kıdem şartını taşıyıp taşımadığı açılmış bulunan hizmet tespiti davasının sonucu beklenerek değerlendirilmesi gerekir. Buna göre eksik araştırmayla karar verilmesi bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.