Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3031
Karar No: 2019/6851

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3031 Esas 2019/6851 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/3031 E.  ,  2019/6851 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04/05/2017 tarih ve 2012/602 E.- 2017/227 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 19/04/2018 tarih ve 2017/938 E.- 2018/428 K. sayılı kararın Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 05.11.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; murisleri ..."ün İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü"nde kayıtlı Birikim Petrol Ürünleri Otomotiv ve Yedek Parça San. ve Tic. Ltd. Şti."nde hissedar olduğunu murisin ölümünden sonra öğrendiğini, murise ait hissenin mirasçılarına payları oranında intikalinin yaptırıldığını, şirketin 20/10/1995 tarihinde kurulduğunu, 900.000.000.- TL sermayesinin 300.000.000.- TL"sinin muris ..."e ait olduğunu, 21/12/1999 tarihinde muris ..."e ait bu hissenin 275.000.000.- TL"lik kısmının eşi olan davalı ..."e devredildiğini öğrendiklerini, muris ... 275/300 hissesini mirasçılarından ilk eşinden olma kızı davacıdan kaçırmak ve davacıyı mirastan mahrum bırakmak amacıyla eşi olan davalıya ve ondan olma kızlarına devrettiğini, devir işleminde muris muvazaası bulunduğunu, görünürdeki satış sözleşmesinin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından, gizli bağış sözleşmesinin de şekil şartlarını taşımadığından geçersizliğinin ve iptalinin her zaman ileri sürülebileceğini, murisin hissesini devretmesi için haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığını belirterek 275/300 hisseye isabet eden 6.111 payın 1/4"ünün iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesi ile; muris ile müvekkilinin 1982 yılında Almanya"da tanışarak evlendiğini, murisin 1995 yılında müvekkilinin ise 1997 yılında Türkiye"ye döndüğünü, müvekkili adına kurulması gereken şirketin 10/10/1995 tarihinde 900.000.000 TL"lik esas sermayenin 300.000.000.- TL"si murise ait olacak şekilde kurulduğunu, müvekkilinin Türkiye"ye kesin dönüş yapmasından sonra noter hisse devir senedi ile hisselerin müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin 1973-1997 yılına kadar aktif olarak çalıştığını, elde ettiği gelirler ile Türkiye"de gayrimenkul satın aldığını, hatta gayrimenkullerinden bir tanesinin şirkete ayni sermaye olarak konulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ile murisin Almanya"da birlikte çalıştıkları, Kadıköy ilçesinde bulunan bir adet taşınmaz davalıya ait iken satılarak elde edilen gelirin şirkete sermaye yapıldığı, şirket ilk kurulduğunda davalının Almanya"da ikamet etmesi sebebiyle kendisine hisse verilmediği, Türkiye"ye dönüş yaptıktan sonra hisselerin devredildiği, şirketin ilk kuruluşunda hisselerin tamamının muris adına oluşturularak sonradan davalıya ait olanların davalıya devredilmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, hisselerin devrinin muvazaalı olduğuna dair somut delil bulunmadığı, davacının iddiası dışında bir delil bulunmadığı, bu şekilde muvazaanın sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davalı hissenin baştan beri kendisine ait olduğunu, çeşitli saiklerle ve yurt dışında bulunması nedeniyle hisselerin muris üzerinde gösterildiğini, daha sonra, zaten kendisine ait olan bu payların muris tarafından iade edildiğini savunduğu, devrin muvazaalı olduğunun bu savunma ile açıklığa kavuştuğu, davalının beyanlarının inançlı işleme ilişkin olduğu, inançlı işlemin tarafı olan davalının iddiasını yazılı delille ispat edebileceği, ancak yazılı delille ispat edemediği, dinlenen tanık beyanlarına göre de, şirketin kuruluş aşamasında murise hisse bedeli karşılığı para gönderdiğini ve hisselerin gerçek sahibinin kendisi olduğunu da ispat edemediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile; dava dışı şirketteki davalı adına kayıtlı 1.527,75 adet payın davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına şirket pay defterine ve ticaret sicilinde kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 9.519,88 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 05/11/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞIOY

    Dava, muris muvazaası nedeniyle limited şirket hisse devrinin iptali istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, limited şirket hissesi taşınır niteliğindeki mal varlığı değerlerindendir. Yargıtay HGK"nın 28.05.2008 tarih ve 2008/4-399, 2008/408 sayılı kararı ile Dairemizin 18.05.1999 tarih ve 1998/9242, 1999/4123 sayılı, 27.04.2006 tarih ve 4472-4747 sayılı kararlarında da isabetle vurgulandığı üzere, taşınır malların ve alacakların kural olarak şekil şartına bağlı olmaksızın bağışlanması ya da bağış amacıyla bedelsiz devredilmesi mümkündür. Bu bakımdan, muvazaalı olduğu ileri sürülen gizli işlemler şekil şartı yönünden geçerli ise, söz konusu işlemlerin muris muvazaası sebebiyle iptalinin talep edilebilmesi mümkün değildir. Zaman itibariyle somut davada uygulanması gereken 6762 sayılı TTK"nın 520. maddesinde limited şirket hisse devrinden söz edilmekte olup söz konusu devrin satış-trampa-bağışlama yöntemleriyle yapılacak tüm devirleri içerdiği kuşkusuzdur. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, muris, devrettiği şirket hisseleri için davalıdan bir bedel almamış, hisseleri bağışlamış ise söz konusu bağışlama işlemi, 818 sayılı BK"nın 237. ve 6762 sayılı TTK"nın 520. maddeleri uyarınca şekil şartı bakımından geçerli işlem niteliğini kaybetmez. Hemen hatırlatmak gerekir ki, murisin bu nevi tasarrufları bakımından, taşınmazlarla ilgili olan ve kendi alanı ile sınırlı bulunan 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanması olanaklı değildir. Bu durumda, davacı, muvazaa iddiasını ispatlamış olsa dahi ancak tenkis isteyebilir. Davada bu yönde bir talep söz konusu olmadığından davanın dinlenmesi mümkün değildir.
    Öte yandan, temyize konu bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde, davalının savunması inançlı işlemle ilişkili bulunarak, ispat yükü ters çevrilmek suretiyle sonuca varıldığı belirtilmektedir. Halbuki, ortada muris tarafından sağlığında ve usulünce gerçekleştirilmiş bir hisse devri söz konusu olup bu devrin muvazaalı ve davacıyı mirastan mahrum bırakmak amacıyla yapıldığını ileri süren ve bundan lehine sonuç çıkaran davacı, kural olarak iddiasını ispatla yükümlüdür. Davalının, muris tarafından devredilen hisselerin öncesinde gerçek hak sahibinin kendisi olduğuna ilişkin savunması ile ispat yükünü üzerine aldığından söz edilemez.
    Tüm bu nedenlerle, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması görüşünde olduğumuzdan Daire çoğunluğunun onama yolundaki kararına katılamıyoruz.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi